Öncelikle şunu belirtmekte fayda var.
Maaş üzerinden politika üretmek tamamen popülist bir yaklaşımdır. Önemli olan alım gücünü iyileştirmek, pahalılığın önüne geçmek ve yaşam standardını yükseltecek politikalar üretmektir. Ancak Mevcut düzen buna imkan vermiyor. Uzun vadeli politikalar üretilmiyor. Hatta günü kurtarmaya yönelik adımlar dahi atılmıyor ve fakat kimin umurunda? Gıda ,barınma ,eğitim, sağlık gibi temel insan haklarından mahrumiyet artarak devam ederken, muhalefetin dile getirdiği iddialar üzerine öğreniyoruz ki; 79 milyon TL değerinde yolsuzluğun/ihmalin/vurgunun adına ne derseniz deyin, ortaya çıktığı gün asgari ücret belirleniyor.
Binlerce insan açlık sınırının altında yaşamaya mahkum bırakılıyor.
Binlerce insanın muzdarip olduğu geçim derdi yine gündemin en başına yerleşiyor.
Ülkeyi bu hale getirenlerin adil bir anlayışı barındırmadıklarını zaten hepimiz tecrübe ederek öğrendik. Yani bunu bilmeyen yok..
Lakin emekçiyi sömüren anlayışı besleyen öte yandan da yolsuzluğu meşru kılmaya çalışan hatta bu kadar ayyuka çıkaran bir dönemi sanırım hiçbirimiz görmedik.
En azından bu dönem yaşananlara hiçbir dönem tanıklık etmedik. Hastanelerimizde ilaç bulunmuyor, çocuklarımızın gidebileceği yeterli okul yok ,yaşlı insanlarımızın gidebileceği yeterli sayıda bakım evi yok, bağımlı bireylerimiz için rehabilitasyon merkezleri yok ama bol bol nutuk atan var.
Hiç utanmadan sıkılmadan yüzleri dahi kızarmadan yaptıkları 3 kuruşluk politikanın üzerinden her gün halka yalanlar söylüyorlar.