KıbrısManşetSiyaset

Yüzsüzlüğün bir sınırı var mı?

Bu ülkede insanlar evine ekmek götüremiyor, hastalarına ilaç alamıyor, çocuklarına okul harçlığı veremiyor, borçlarını harçlarını ödeyemiyor, evinin temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, bu ülkede yiyecek bulmak için insanlar çöp karıştırıyor

Hepsini geçtim.

Bari az vicdanınız olsun diyeceğim ama,

ahlaki ve etik değerleri bu kadar hasıraltı eden, ar damarı bu denli çatlamış bir anlayışın temsilcilerinden bunu beklemek sanırım beyhude olur.

Öyle anlaşılıyor ki Kuzey Kıbrıs’ta yüzsüzlüğün bir sınırı yok.

Böylesi sakat bir anlayışla bu ülkede bir arpa boyu yol almak mümkün mü?

Değil, hem de hiç değil!

Sonra da sağduyu diyor Başbakan Sucuoğlu, gailemiz gençler falan diyor, az sabır diyor, bize zaman verin diyor.

Diğer yandan da partisinden milletvekili adayı olan ve seçimi kaybeden Hasan Büyükoğlu’nu Mali Teknik ve Parlamenter Hizmetler Müdürü olarak atıyor ve böylelikle Büyükoğlu’nu kamu kaynaklarından mahrum bırakmıyor.

Böyle bir çelişki ve samimiyetsizlik olabilir mi?

Olmaz elbette.

Yazık günah değil mi bu ülkenin kaynaklarına?

Hem de ne yazık.

Anne karnındaki çocukların hakkını yemeye dahi cüret eden, çekince duymayan bir anlayış.

Malumunuz olduğu üzere Halkın Partisi‘ndeyken (HP) istifa edip Ulusal Birlik Partisi’ne (UBP) geçen, son seçimlerde de UBP’den milletvekili adayı olup kaybeden Hasan Büyükoğlu‘na adeta  teselli ikramiyesi veriyor hükümet..

Utanmadan, sıkılmadan, yüzsüzce vicdanları rahatsız olmadan Bakanlar Kurulu oturuyor ve , Hasan Büyükoğlu’nun Mali, Teknik ve Parlamenter Hizmetler Müdürü olarak atanmasına karar veriyor.

Böylesi bir atamaya ancak koca bir YUH çekebilirim.. Rezillikte sınır tanımıyorlar.

Bu ülkede gençler göç ediyor.

Bu ülkede insanlar evine ekmek götüremiyor, hastalarına ilaç alamıyor, çocuklarına okul harçlığı veremiyor, borçlarını harçlarını ödeyemiyor, evinin temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, bu ülkede yiyecek bulmak için insanlar çöp karıştırıyor.

Ve fakat Hasan Bey ya da bir başkası, sırf iktidar partilerine yakın olduğu için, kapılar ardından yaptıkları çirkin pazarlıklar neticesinde  kendilerine sözler verildiği için ödüllendiriliyorlar.

Bu ülkenin insanına reva görülen bu mudur? Hasan Büyükoğlu ya da herhangi birisi için böyle bir atamanın yapılmış olması ülkemiz de  40 yıldır tesis edilen bozuk düzenin bir yansımasıdır elbette.

Hani şimdi reform deyince mangalda kül bırakmayanlar var ya.

Hani gençlerin masasına oturup pişkin pişkin tek gayemiz sizlere iyi bir gelecek bırakmaktır temennisini ballandıra ballandıra atanlar var ya.

İşte bunların hepsi palavra.

Kaldı ki böylesi bir anlayışla hangi reformu hayata geçirecekler bu insanlar?

40 yılın sakat,adil olmayan,taraflı,halkına eşit fırsatlar sunmayan bu sığ yapının halka verebileceği bir şey olduğuna asla inanmıyorum.

Hasan Büyükoğlu’na gelince.

Kendisini tanımam.

Lakin bu ülkede geçmişte milletvekilliği yapmış bir kişi olarak,o olmazsa,bu olur gibi böylesi yakışıksız bir atama/görevlendirmeyi vicdani,etik ve ahlaki olarak nasıl içine sindirebiliyor?

Hade halkı geçtim, zira belli ki bu pişkinlikle halkın verdiği tepki zerre kadar umurlarında değil, peki kendi evlatlarının yüzüne nasıl bakar insan böyle bir durumda?

Ne der?

Bu durumu nasıl izah eder?

Bakın halk beni seçmedi ama bana söz verdikleri gibi yine Meclis’te

alındım mı der. Bu mevkiye zaten en layık olan ben miydim der?

Ben bunu hakettim mi der?

Ne der Allah aşkına?

Diğer Haberler

Başa dön tuşu