EkonomiGenelKıbrısManşetSiyaset

2025 de Kıbrıs’ta statükonun ve yoksullaşmanın yılı olarak kayda geçti

Halkın en önemli sorunlar listesinde yer alan ‘Kıbrıs sorunu’ ve ‘ekonomi’ olduğu yerde kaldı

ARTUN ÇAĞA

Halkın en önemli sorunlar listesinde yer alan ‘Kıbrıs sorunu’ ve ‘ekonomi’ olduğu yerde kaldı

Yoğun diplomasiye rağmen ortak zemin bulunamadı; Kıbrıs sorunu çözümsüzlük sarmalından çıkamadı

Artan işsizlik, bozulan asayiş ve göç, ekonomik krizin toplumsal etkilerini derinleştirdi

DİPLOMASİ VAR, ZEMİN YOK

Kıbrıs sorunu açısından 2025 yılı, yoğun diplomatik temaslara rağmen somut bir ilerlemenin sağlanamadığı, “boşa geçen yıllar” hanesine eklenen bir dönem oldu. 2017’de Crans-Montana’da çöken müzakere sürecinin ardından, aradan geçen yıllara rağmen taraflar resmî müzakerelerin başlayabilmesi için gerekli “ortak zemini” bu yıl da oluşturamadı. Cenevre ve New York’ta, garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katıldığı 5+1 formatındaki genişletilmiş toplantılar diplomatik bir hareketlilik yarattı. Ancak bu temaslar, taraflar arasındaki derin görüş ayrılıklarını yeniden teyit etti. Güven artırıcı önlemler ve teknik başlıklar masada kalsa da sürecin özü olan siyasi çözüm bir kez daha ertelendi.

MÜLKİYET GERİLİMİ VE KIRILGAN UMUT

Yıl boyunca geçiş kapıları, hellim tescili ve iki toplumun günlük hayatını kolaylaştıracak adımlar sıkça gündeme geldi. Buna rağmen yeni bir geçiş kapısının dahi açılamamış olması, tıkanıklığın en görünür göstergesi oldu. Özellikle mülkiyet konusunda hem Güney Kıbrıs’ta hem Kuzey Kıbrıs’ta yapılan tutuklamalar ve mahkûmiyet kararları, süreci daha da sertleştiren bir kırılma yarattı. Ekim ayında KKTC’de yaşanan liderlik değişimi ve yılın son çeyreğinde artan temaslar, 2026’ya dair sınırlı bir beklenti doğurdu. Ancak, gelinen noktada 2025, çözüm yolunda bir ilerleme değil; statükonun, güvensizliğin ve belirsizliğin pekiştiği bir yıl olarak kayda geçti.

HAYAT PAHALILIĞI VE UMUT KAYBI

Türk Lirası’ndaki aşırı değer kaybı, maaş ve ücretleri fiilen eritmeye devam ederken; yüksek enflasyon hayat pahalılığını kalıcı hale getirdi. Bu olumsuzluk, 2025’i halkın alım gücünün hızla eridiği yıllar arasına kattı. İki gün sonra uğurlayacağımız yıl içinde barınmadan gıdaya, ulaşımdan eğitime kadar temel ihtiyaçlar her geçen gün daha ulaşılmaz oldu. Kontrolsüz artan yabancı nüfus iş gücü piyasasında baskıyı artırırken; işsizlik, kayıt dışılık ve düşük ücret sarmalı derinleşti. Bozulan asayiş ve artan suç oranları toplumsal güveni zayıflatırken, geleceğe dair umudu azalan gençler için göç, artık bir tercih değil zorunlu bir çıkış kapısına dönüştü.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu