Birlikte hareket etmek durumundayız
Burada hangi hükümet oluşursa oluşsun, döviz konusunda müdahale edecek enstrümanlarımız yoktur. Fakat, doğru ve güvenilir ekonomik politikalar, Türkiye Cumhuriyeti ile realistik ilişkiler, doğru oluşturulmuş ve ülkeyi ayağa kaldıracak projelerin sunumu ve ortak aklın ürünü yaklaşımlar önümüzdeki sürece yardımcı olacaktır
Kıbrıslı Türkler kimliği, kökeni, ekonomik durumu fark etmeksizin bu toprakları yurt bilmiş herkesin böylesi bir zenginlik anlayışı içinde yaşayan bireyler olarak hem Demokratik hem de Ekonomik alanda ayakları üzerinde duran bir sistem talebi ile bunu kurgulayacak özne olduğumuz gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini bu ülkede herkesin ciddi ciddi talep etmesi gerekiyor. Zira dünyada ender görülen çok zor bir dönemden geçiyoruz, böylesi bir dönemden geçerken içinde bulunduğumuz siyasi açmazlardan, ekonomik çöküşten, kültürel yozlaşmadan, insanlıktan nasibini almamış vicdan yoksunu anlayıştan nefes alamaz hale geliyoruz..
Halkın moralinin oldukça düşük olduğu gelecekle ile ilgili kaygıların arttığı bu günlerde öyle anlaşılıyor ki en çok özlenilen gerçekten nereye doğru yol aldığımızı açık ve doğru bir şekilde bilmektir.
Dolayısıyla artık halk yapılan söylemlere göre değil, yaşadıkları hayata göre durum değerlemesi yapmaktadır.
Kim neyi nasıl söylerse söylesin.
Ya da kim neyi nasıl izah ederse etsin.
Hangi tabloyu önümüze koyarsa koysun, biz yaşadığımız gerçeklere bakarız.
Refah düzeyi yükseldi
Nasıl?
Elimizi cebimize atar bakarız, yaşadığımız hayat standardına bakar konuşuruz.
Dolayısıyla o şunu dedi, bu bunu söyledi her şey güzel olacak algısı yerine her birey kendi gerçekleri doğrultusunda bunu değerlendirir.. Velhasıl söylemle değil, somut elle tutulan, gözle görülen yaşadığı hayatın her alanında bunu hisseden insanı olmayan şeylerle kandıramazsınız..
İşte tam da bu nedenle halk olarak seçimimizi yaparken ülkeyi yönetmeye aday olan kişilerin insani temelinde dürüstlük, tarafsızlık, hesap verebilirlik ve şeffaflık olmasına iyice kanaat getirin.
Halk olarak hepimizin görevi önce kendimizde başlayarak bizi yönetenler ve bundan sonra yönetmeye aday olanlar için toplum dürüstlüğü ilkelerine uymayı taviz vermeden talep etmek olmalıdır.
Önümüzdeki 4 yıl için herkes şapkasını önüne koymalıdır. Kişisel ihtiraslar, karalamalar, egoları, biyat düzeni bir tarafa bırakılacak. Liyakat, sadece halka dönük olan yüzler, samimiyet, çözüm odaklı planlar üretilmelidir. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte en doğru akıl ile bu halkı düştüğü bu kör kuyudan nasıl alıp çıkarılabileceği konusuna yoğunlaşmalıdır siyaset.
Burada hangi hükümet oluşursa oluşsun, döviz konusunda müdahale edecek enstrümanlarımız yoktur. Fakat, doğru ve güvenilir ekonomik politikalar, Türkiye Cumhuriyeti ile realistik ilişkiler, doğru oluşturulmuş ve ülkeyi ayağa kaldıracak projelerin sunumu ve ortak aklın ürünü yaklaşımlar önümüzdeki sürece yardımcı olacaktır. Peki biz halk olarak bu sürece dayanabilecek miyiz?
Sanırım işin püf noktası da burası..