Erhürman: Konya Büyükşehir Belediyesi kadar olan bitenden haberi olmaya hakkı yok mu?

GIYNIK ÖZEL

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nun bugün toplanmasının ardından söz alan Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, Hükümetin kurulmasına atıfta bulunmasının ardından Maraş’a dair düşüncelerini uzun uzun belirten bir konuşma yaptı. Konuşmasında “Konya Belediyesi’nin bizden daha çok bilgiye sahip olduğunu” vurguladı.

Erhürman’ın konuşmasının tamamı şu şekilde:

“Ortada çok da eğlenceli bir durum olduğunu düşünmüyorum. Keşke ben de kahkahalarla gülebilseydim. Yaşadıklarımız bana eğlenceli gelmiyor, eğlenceli gelenlere de neden geldiğini söylesinler biz de bilelim.

Meclis partilerin iç meselelerinin konuşulacağı yer değildir. Partiler kendi organlarında kendi değerlendirmelerini yaparlar ama bir süreci hatırlayalım. 11 Ekim Cumhurbaşkanı seçiminin yapıldığı gün. 11 Ekim’den çok kısa bir süre önce Maraş’la ilgili yapılan bir açıklamadan dolayı hükümette Maraş konusunda yetkilendirilmiş olan Dışişleri Bakanı’nın her hangi bir haberi olmaması nedeniyle hükümetten çekilen bir Halkın Partisi var. HP hükümetten çekiliyor, o dönemki UBP Genel Başkanı istifasını dönemin Cumhurbaşkanı’na sunmuyor. 18 Ekim’e geliyoruz, anti demokratik bir ortamda seçim sonuçlanıyor. Ersin Tatar hala istifa etmiyor. Meclis’te yapılan toplantıda herkesin önünde kendisine önce vekâlet bırakıp daha sonra istifa etmesi gerektiği ve tercihen bu vekâleti Başbakan yardımcısına bırakması gerektiğini belirtiyoruz fakat göz göre göre vekâlet vermeden gelip burada Cumhurbaşkanlığı yemini ediyor ve Başsavcı’nın da belirttiği şekilde ülkeyi hükümetsiz bırakıyor.

Bu durum memleketin tarumar edilmesiyle ilgilidir. Bir partinin iç meselesi değildir. Sayın Saner UBP’nin kendi iç mevzuatına göre, çok doğal olarak başkan vekili oldu. Sayın Saner başkan vekili olduğu gün madem ülkenin hükümetsiz kalması endişesi taşıyorduk. Teknik olarak hükümeti kurma görevini o gün Sayın Ersan Saner’e verseydi.

UBP kurultaya gitti, ona da bir lafımız yok ama memleketin yine hükümetsiz bırakılması ülkenin sorunudur UBP’nin sorunu değildir. UBP en çok milletvekiline sahip partidir, hükümeti kurma görevini alması gayet doğaldır. Hepiniz kurultayda UBP Başbakan’ı da seçiyor diye konuştunuz. Biz de Başbakan’ı seçmenizi beklediniz. Siz garantiymiş gibi Başbakan’ı seçiyoruz dediniz. Hükümeti o günden hallettinizse hayırlı olsun. Biz UBP ikinci tur kurultayını gerçekleştirmesini beklerken, bir anda ikinci tura kalan iki adayın da çekildiğini öğreniyoruz.

Günün sonunda bugün bize ziyarete kim geliyor yine hiç kurultay olmasa da doğal olarak bu göreve gelecek olan kişi geliyor. Birinci gün hükümet kurma görevini alabilecek kişi gelecek. Bu kadar zamandır beklememizin ne anlamı kaldı. UBP’ye ve parti tabanına saygım sonsuzdur. Söylediklerim UBP’nin iç meselesiyle ilgili değildir, ülkenin sorunlarıyla ilgilidir. Bugün neden Sayın Saner kahve içmeye geliyor anlamış değiliz. Tabi ki başımın üstünde yeri var, buyursun gelsin. Biz bugün bu şartlarda hükümet kurmayı konuşacağız.

Hayatımda UBP’den isim göstererek o bunu yaptı, şu bunu yaptı demedim. Mesele UBP’yi sevmek ya da sevmemek değil. Parti zaten sevilmez o partideki insanlar sevilir, ben de UBP’li arkadaşlarımı da seviyorum. 1 aydır hükümet olmamasının sebebi UBP’de bu yaşananlardır ve şu an mı aciliyet oldu. Ben artık anormalin normalleştirilmesinden sıkıldım. Bu memleketin geçmişinde, demokrasi tarihinde yaşanmaması gerekenler yaşandı. Geçmişte yaşananları meşrulaştırmamalıyız, Eğer bunları meşrulaştırırsak devletiz demeyin. Bize kimse ikide birde milletvekili andını hatırlatmasın, egemenlik lafını da bırakın. En azından aklımızla dalga geçmeyin.

Her şeyi araştıralım, müdahaleleri ki araştırılsın, CTP’ye de dokunan tarafı varsa ortaya çıksın. Artık bu durumlar normalleştirilmesin. Bu ülkede demokrasi varsa müdahaleler normalleştirilmesin. Kimler demokrasi istiyor, kimler istemiyor ortaya çıksın. Halk mı karar veriyor başkaları mı ortaya çıksın. Ortam gerilmesin diye yırtınan biz olduk, ortamı gerdiniz gerdiniz şimdi de hepiniz ortam gerilmesin diyorsunuz. Biz elimizi taşın altına koyalım dediğimiz gün neredeydiniz. Seçime beş kala yapılan istihdamları da mı görmezden gelelim. Seçim yasaklarının içinde yapılanlar mubah mı? Yoktur böyle bir dünya.

Kendi içimizde tutarlı olalım. Maraş konusunda uluslararası hukuka Maraş’ın açılmasını dile getirdik. Uluslararası hukukun çerçevelerinin ne olduğunu biliyoruz. Bizim görüşümüz budur ve biz görüşümüzün doğruluğuna inanıyoruz. Uluslararası hukuk anahtarını kullanarak bu kapıyı açmak ve Kıbrıs Türk halkını uluslararası hukukla buluşturmak mümkünken, sanki yokmuş gibi risk alarak yapılan davranışlara karşı çıkıyoruz. Maraş, KKTC toprağıdır-değildir meselesi değil BM Genel Kurulu kararlarına uyup uymadığı konusudur. KKTC kamusu kimdir? Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı kamunun bir parçası değildir. KKTC Ana muhalefet partisi başkanın Konya Büyükşehir Belediyesi kadar olan bitenden haberi olmaya hakkı yok mu? Ucuz siyaset yapmayalım. Doğrular üzerinden konuşalım. Sorunlar dev gibi büyüdü ve ben ekonominin, esnafın, turizmin, eğitimin, sağlığın içine düştüğü durumu düşünmek bile istemiyorum.

Elimizi taşın altına sokmayla ilgili kimse bizim yerimize karar vermeye kalkmasın. Biz elimizi ne zaman taşın altına koyacağımızı ya da koymayacağımızı biliyoruz.

Maraş konusuna Türkiye karışmasın diyen yok. Cumhuriyet Meclisi’nin haberinin olmadan hareket edilmemesi doğru mudur? BMGK siyasi karar üretir ve ürettiği karar hukuku etkiler. Gözünüzün önünde bir fırsat penceresi var. Üstünüze davalar geliyor. Orada yaptıklarınızın meşru olması için oradaki özel mülkiyetteki malları eski sahiplerine vereceksiniz ve yönetim konusunda Birleşmiş Milletlerle istişare edeceksiniz.

Şu anda yapılan şeyin bununla uzaktan yakından alakası yok. Maraş’ta yapılanlardan KKTC’nin kurumsal yapısının haberi yok Konya Belediyesi Maraş’a girecek ve bu normal mi sayılacak.”