
Dün büyük bir rezalete daha tanıklık ettik üstelik tarihe not düşerek. Malum konu Meclis Başkanı seçimi. UBP Meclis Grubu mevcut Başkan Zoru Töre ve Faiz Sucuoğlu arasında bir karar üretti. Bu karara göre 13 oya Zorlu Bey’e, 10 oy da Faiz Bey’e verildi. Bu durumda doğal olarak dersiniz ki UBP Zorlu Bey’i tercih etti Zorlu Töre’yi Meclis Başkanı yapacaklar.Lakin öyle olmadı. UBP fire verdi, Zorlu Töre’nin adaylığı geri çekildi onun yerine Kutlu Evren ismi üzerinde mutabakata varıldı. Kutlu Bey de ilk turda UBP desteğini alamadı. Elbette burada isimlerin bir önemi yok. Burada önemli olan UBP’nin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gereken bir zamanda UBP’li vekillerin kişisel ajandaları ile farklı beklentiler içinde kendi partilerini sabote etmiş olmalarıdır. Bu aynı zamanda şunu da gösteriyor, daha çok yok kurultayda zaferle çıkan Genel Başkan Ünal Üstel’in partisinin yönetim yetkisini gerektiği gibi eline alamadığını gösteriyor.Nitekim tek tek UBP vekilleri ile bire bir görüşüp onlardan destek sözü alan bir Genel Başkanın bu duruma düşmesinin başka bir izahı olamaz elbette. Ülke deyim yerindeyse yangın yerine dönerken ülkenin tek derdi buymuş gibi bir koca günü bu şekilde koltuk kavgaları ile geçiren hükümetin büyük ortağının bu hazin durumu aslında ülkenin de nasıl yönetilmediğine dair ipuçlarını veriyor bize.. Buradan şu çıkarımı yapabilir miyiz? UBP’nin de ortaklarının da memlekete dair hiçbir gailesi yoktur. Ekonomi tepetaklak olmuş, Sağlıkta, eğitimde çözüm bekleyen sorunlar varmış, ülkenin yolları ve aydınlatılması yokmuş, ve bunlar araç kullananlar için büyük riskler oluştururmuş, ülkede satın alma gücü günden güne azalırmış gibi daha birçok sorunla halk boğuşurken bu arkadaşların bütün bunlara dair hiçbir konu zerre kadar umurlarında değil.. Varsa da yoksa da koltuk. Varsa da yoksa da kişisel bekaları.. Dolayısıyla parti yapılarına yansıttıkları gelenekleri yıllardır devam ediyor.Hatta giderek daha da yoğunlaşıyorlar menfaat üzerine kurulan yapının etrafında! Nitekim dün de bugün de verdikleri kişisel hesaplaşma mücadelesi içinde hiçbir zaman toplumsal bir mücadele gayretleri olmadı olmayacak da..






































