KıbrısManşetSiyaset

Absürt zamanlardan geçiyoruz

2 aylık hükümetin toplumsal fayda adına tek bir icraatı yok, bu yetmezmiş gibi parti içi çekişmelerle ülkeyi de bitiriyorlar

Saçma sapan bir dönem dersem yanlış bir benzetme olmaz sanırım.

Zira absürt günlerden geçiyoruz.

Her seferinde bundan daha beteri olmaz diyorum. Bundan daha dibi olmaz diyorum  Lakin yanılıyorum. Rahmetli babamın sık sık kullandığı bir sözü vardı, “ beterin beteri vardır” derdi hep. Maalesef içinden geçtiğimiz bu süreçte de beterin beterini görüyoruz halk olarak.

Hafızalarımızı şöyle yakın geçmişi gözden geçirmeye zorlayalım. Erken Genel Seçimler öncesi, ülkenin birinci partisi kendi başkanını seçemedi. Peki bunun sonucunda ne oldu?

Ülke olarak bir buçuk yıl kaybettik.

O dönem parti içi çekişmeler ve atanmış Başbakan’ın bakanlarına söz geçirememesi icraat yapmaya hep engel gösterildi.

Şimdi bu partinin %60’larla seçilen Başbakan’ı gene bir bakana söz geçiremedi. Mecliste başlayan restleşmeler,l af dalaşı şu öyle dediydi, bu böyle yaptıydı polemikleri derken konu hükümetin göstermelik istifasına ve yeniden hükümet oluşturmaya kadar gitti.

Peki şimdi her şey tamam mı?

Yine değil.

Taşlar yine yerine oturmadı.

Neden?

Sebebi şu ki, partisinin büyük desteğini almasına rağmen Faiz Sucuoğlu’nun bu taşları yerine oturtacak gücü sınırlandırıldı.

Kim veyahut kimler tarafından?

Üst akıl diye konumlandırılan güç odakları tarafından. Dolayısıyla çok açık ki Faiz Sucuoğlu etkisizleştirilmeye çalışılırken ciddi bir demokrasi karşıtlığı da bir kez daha kendini gösteriyor. Ki bu partili partisiz herkesin büyük zararlar  göreceği bir durumdur! Peki sadece bununla mı sınırlı yaratılmak istenen kaosun boyutu?

Elbette değil.

Öngörülen bazı hesaplar var.

Sırada ne var?

Parlamenter sistemi ortadan kaldıracak ve tek elden yönetilecek bir sistemin adını resmileştirmek.

Yani başkanlık sistemini şu veyahut bu şekilde ortaya atıp, bunun üzerinden ilerlemek var.  Elbette bu tartışılır eğrisiyle doğrusuyla ve hatta tartışılmalı.

Ve fakat bu süreçler yaşanırken  halk umurlarında değil!

2 aylık hükümetin toplumsal fayda adına tek bir icraatı yok, bu yetmezmiş gibi parti içi çekişmelerle ülkeyi de bitiriyorlar.

Tüketiyorlar toplumu.

Bilerek ve isteyerek kaosa sürüklüyorlar ülkeyi.

Peki ne uğruna?

Partisel çıkarlar uğruna.

Kişisel hesaplar uğruna.

Mevcut düzeni pekiştirmek uğruna.

Yazıyorlar, oynuyorlar.

Anayasayı hiç ediyorlar.

Onun da ötesinde en vahimi Anayasayı yaptıkları ciddiyetsiz işlere uydurmaya çalışıyorlar, yani kılıf uyduruyorlar.

Böyle bir gelişi güzelliğin içinde  devlet  ciddiyetini yerle yeksan ediyorlar..

Başbakan birlikte çalışmak istemediği bir bakanı görevden alamadı. Bunun yerine hükümet istifa etti, 1 gün sonra da tekrar yeni hükümeti kurmak için görevlendirildi.

Şimdi tekrar başa sarıyoruz.

Yeni hükümet kurulacak.

Hükümet programı okunacak.

Güven oyu alacak.

Bu arada hükümetin küçük ortakları DP ve YDP, büyük ortak UBP’ye 100 gün içinde hayata geçirilecek bir “icraat planı” sundu. “kabul etmezseniz güvenoyu vermeyiz” diyorlar. Öyle ya DP ve YDP öncesi koalisyonlarda toplum faydasına icraat yapmaktan ölüp bittiler.

Ah ah!

Eşine benzerine az rastlanan çok zor bir dönemden geçerken, toplumsal sorunlarımız üst üste çoğalırken, insanlar geçim mücadelesi verirken bu ciddiyetsiz yaklaşımı hiçbir  izah haklı çıkaramaz.

Lütfen artık kendinize gelin.

Toplumsal sorunlara odaklanın, çözümler üretin.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu