KıbrısManşetSEÇİM 2022SiyasetToplum

Derviş Doğan yazdı: Sandıktan çıkanlar

Yüksek Seçim Kurulu’nun gayriresmî sonuçları duyurduğu internet sitesindeki verilere göre Meclis’e 5 parti girmeye hak kazanıyor.

Sandıktan çıkanlar..

763 Sandığın tümü açıldı.

Yüksek Seçim Kurulu’nun gayriresmî sonuçları duyurduğu internet sitesindeki verilere göre Meclis’e 5 parti girmeye hak kazanıyor. UBP: %39.6,’lık oranla ilk sıraya yerleşirken hemen arkasında CTP  %31.91,oranla onu takip ediyor. DP %7.42, oy oranıyla üçüncü sıradaki yerini aldı, Ve akabinde YDP:% 6.44,HP%6.69 oranlarla Cumhuriyet Meclisine girmeyi başardılar

Bu oranlara göre de  UBP 24 , CTP 18 , DP 3 , HP  3 ,YDP 2 Milletvekili çıkarmış oluyor.

Hepimiz de şunu çok iyi biliyoruz ki UBP seçimden güçlenerek çıkmadı, sadece 1. Parti olarak çıktı. Lakin bu bir başarı mıdır? Evet kesinlikle bir başarıdır. Güçlü çıkma meselesine gelirsek eğer tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu bulsaydı o zaman güçlenerek de  çıkmış olacaktı.. CTP ise oyunu artırmak suretiyle güçlü bir muhalefet yapma şansını yakaladı. DP  istediğini aldı, HP’nin düşüşü sürpriz olmadığı gibi TDP’nin TKP tavrıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı seçiminde Akıncı’ya oy verenlerin bir bölümünün yaptığı boykotun sonucu olarak da , TDP  baraj altında kaldı. YDP parti içi karışıklığa rağmen  istediğini alırken, BY farkındalık yaratarak çok başarılı bir propaganda sürecinden sonra emekçinin alternatif adresi olmayı da başardı. Velhasıl seçim artık geride kaldı, eğrisiyle doğrusuyla!

Şimdi sıra hükümet kurmaya geldi.

Lakin ona geçmeden önce  Kadın vekillerin meclisteki oranın %20 kotası adil bir uygulama değildir.

Dolayısıyla bunun öncelikli olarak değişmesi gerekiyor.

Gelelim Koalisyon seçeneklerine..

İlk akla gelen UBP-DP koalisyonu olsa da elbette farklı seçenekler de yok değil. Şimdi isterseniz bunu biraz açalım.

UBP 24 sandalyeye sahip.

DP’de 3 sandalye var.

Toplam da 27 sayısına ulaşılıyor.

Bu hükümet kurmaya müsait olan bir sayı olmasına rağmen güçlü bir hükümet modeli değil. Yine pamuk ipliğine bağlı olur hükümetin durumu. UBP,DP ve HP koalisyon da elbette bir seçenek.

Zira 30 sandalye sayısına ulaşılır.

Ve elbette UBP-DP-YDP koalisyonu da olasılıklar arasında 29 sayısını bulur.

Bütün farklılıklarına rağmen UBP-CTP koalisyonu da bir seçenek, üstelik 42 sandalye sayısına denk gelen güçlü bir hükümet modeli oluşabilir.

Fakat maalesef böyle bir koalisyona ne UBP cephesinden, ne de CTP cephesinden olumlu bir yaklaşımın gelmesi çok da mümkün görünmüyor.

Dolayısıyla birkaç gün içinde  UBP,DP ve HP 3’lü koalisyonu gündeme gelecek gibi görünüyor. Ve fakat sandıktan çıkan sonuçlara bakınca iradenin de toplumsal bir mutabakatı işaret ettiğini görmek mümkündür. Öyle sanıyorum ki siyaset kurumu bu mesajı yine görmezden gelerek süreci işletmeye devam edecek.

Şöyle hafızalarımızı bir yoklayalım.

Biz erken seçime neden girmiştik?

Önceki süreçte azınlık hükümeti modeliyle Meclis tıkanmış,işlevini kaybetmiş, uzlaşma koşulları oluşturulmamış ve erken genel seçim kaçınılmaz olmuştur. Dolayısıyla bugün uzun soluklu istikrarı sağlayabilecek bir hükümet modeline ihtiyaç vardır. Bu arada bütün bunların yanında bir gerçekle de yüzleşmemiz gerekiyor.

Nedir o?

Seçime olan vatandaş ilgisinin azalması.

Tarihin en düşük katılım oranı ile bu seçimi tamamladık.

Bu üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.

Nitekim bu seçime katılım oranı yüzde 58 olarak belirlenmiştir. Bu da gösteriyor ki yüzde 42 oranında bir kitle sandığa şu veyahut bu nedenle gitmemiştir.

Buradan da açıkça görülüyor ki 1998’den bu yana toplum git gide sandığa karşı ilgisini kaybediyor. Elbette sebepsiz yere değil. 1998 seçimlerinde katılım oranı %86.6 olmuştu.

2003 seçimlerinde katılım oranı %86.0 idi,

2005 seçimlerinde katılım oranı  %80.8 kaldı, 2009 seçimlerinde katılım oranı %81.7 oldu.

2013 seçimlerinde katılım oranı %69.6’ya kadar geriledi, 2018 seçimlerinde katılım oranı %66.1 de kaldı.

ve nihayetinde 2022 seçimlerinde katılım oranı tarihin en düşük oranı oldu  %58 ile..

Dolayısıyla burada başta siyaset kurumu olmak üzere hepimizin çıkarması gereken dersler var. Yüzde 42 oranına denk gelen kesimin yaklaşık 6,7 bin civarı sağlık sorunları nedeniyle sandığa gitmediğini söylemek mümkün. Fakat geriye kalan kesimin siyaset kurumuna olan kızgınlığını iki noktada toplamak sanırım mümkün.

Birincisi doğru/yanlış siyaseten iktidara kim gelirse gelsin  bu ülkede bir şeylerin değişmeyeceğine inanan bir kesim var.

Peki bu kesim neye göre böyle bir kanaate varmıştır? Öncelikle ülkenin içinde bulunduğu ekonomik daralmanın olumsuz yansımalarından yola çıkarak, seçime katılan partilerin büyük oranda geçmiş referanslarını da sorgulayarak bu yönde motive oldukları anlaşılıyor. İkincisi ise her şart ve koşulda Ankara’nın etkin kontrolü altında sürecin ve rejimin zemin bulmasından rahatsızlık duyanların olmasıydı..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu