KıbrısManşetSiyaset

Adım adım tükeniyoruz

Ülkemizde çarşıya pazara çıkmak lüks oldu, otomobile akaryakıt koyabilmek lüks oldu, elektrik faturası ödeyebilmek lüks oldu. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek lüks oldu. Ve hepsinden önemlisi bütün bunları düzeltebilecek siyasi bir otorite de ortada yok!

3 ayda 3 hükümet ve kabine değişikliği yaşandı. Bütün bunlar normal mi?

Değil.

Fakat ısrarla bunu normalmiş gibi gösterme gayreti içine girdiler. Sapır sapır dökülüyor ülke. Neyi tutsak elimizde kalıyor. Birileri bilinçlice kaosa oynarken acaba sırada ne var diye bekliyoruz. Bu kaotik ortamın içinde yerel seçim süreci de duvara tosladı. Hükümet edenler bunu da kafalarına giydiler. Ortada ne yasa kaldı, ne anayasa! Haziran’da belediye başkanları ve muhtarların görev süresi bitecek.

Muhtarlar ikamet belgesi vs. gibi evrak vermeye devam ederken, görev süreleri sona eren belediye başkanları da kurumlarında yetkili imzayı atmaya devam edecekler. Hatta belki de belediyelerini yeni borç yükü altına da sokacaklar. Lakin buna dur denilebilir. Yerel seçimlerin takviminde yapılması sağlanabilir.

Peki nasıl?

Yüksek İdare Mahkemesi elbette..

Yasal boyutu tartışmalı olan bu girişimin önüne geçebilir.

3 ayda 3 hükümetin ortaya çıktığı böylesi bir istikrarsızlık içinde hangi reformun hayata geçirilebileceği ise tam bir muamma.

Her gün yeni bir kaosla karşı karşıya kalıyoruz. Bu kaotik ortamı yaratanların ise ajandalarının bizden farklı olduğunu görmemek saflık olur.

Sırada ne var diye beklerken parlamenter sistemi sorgulatacak olumsuzlukların önümüze gelmeye devam edeceğini görebiliyoruz. Oysa bugün parlamenter sistem demokratik ülkelerin çoğunda son derece başarı ile kullanılan bir sistemdir. Ve elbette sorun sadece sistemin ne olduğu ile ilintili değildir, bu aynı zamanda toplumun etik anlayışı ile de alakalıdır. Dolayısıyla . bu koşullarda başkanlık sistemi oluşturmaya çalışmanın bir trajedi ile sonuçlanacağını söylemek mümkündür.

Farkındayım ki hepimiz bu sığ gündemler içinde yorulduk. Arpa boyu kadar yol almadığımız gerçeği ile her gün yüzleşirken enflasyon altında eziliyoruz, pahalılıkla mücadele edecek takatımız kalmadı. Çare üretilemiyor. Ülkemizde çarşıya pazara çıkmak lüks oldu, otomobile akaryakıt koyabilmek lüks oldu, elektrik faturası ödeyebilmek lüks oldu. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek lüks oldu. Ve hepsinden önemlisi bütün bunları düzeltebilecek siyasi bir otorite de ortada yok!

Bütün bunlar bir tarafa çağdaş dünyadan kopuk, uluslararası alandan uzaklaştırılmış bir görüntü içinde yalanla dolanla bezenmiş vaatlerle her gün biraz daha yok oluşa sürükleniyoruz.

 

Diğer Haberler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu