Nancy Burtcher adlı yazar Akıllı Kadınlar adlı kitabında; “Partnerinizi spor kulübü üyeliğine ikna etmeye çalıştıysanız, dünyanın en berbat spor ayakkabılarını artık atması için yalvardıysanız, konuşurken televizyona değil de yüzünüze bakması için çok uğraştıysanız ya da o uyurken ayak tırnaklarını kesmemek için kendinizi zor tuttuysanız, bu kitap size gerekli olabilir!” demişti muhterem. Okuduk; yazara göre güya gönül ilişkilerinde karşı tarafı değiştirmeye yönelik atraksiyonlar varmış. Halt etmiş sayın yazar. Bilirsiniz; ‘Seçenin kadın, seçilenin erkek’ olduğu bir dünya hâsıl oldu. Çok da iyi oldu.
Kadının çevrede sağlam adı var artık; Yok öyle yarı prostat, pastırma kokulu ve de andropoz arifesindeki bakımsız erkek modeli. Özellikle 1950’lerden sonrası kadınların da ekonomik özgürlüğe kavuşması sonrasında seçilen değil, seçen kadın piyasaya çıktı. Hâl böyle olunca da erkekleri bir telaş aldı artık. E’ee, artık seçen tarafta, şeytanı taşlarken, şeytanın “Sen de mi usta!” dediği bir güzellik var.
Omuzlarındaki dokuz şeytana da hükmedebilen kadınlar artık toplumun yükselen değerleri. Erkeklere göre hem zihinsel, hem de duygusal yönden fazlasıyla güçlü. Durum bu vehâmette sürerken, günümüz erkekleri özellikle son yıllarda gayleler aldı. ‘Yo Yo Diyetler, lazer epilasyon, burun düzeltme, saç ekimi, liposuction, kulak düzeltme, çene düzeltme, yüz gerdirme, doğada bulunmayan abuk renklerdeki lens kullanımı, parfüm seçimindeki detaycılık, masaj, manikür, pedikür, fön, nemlendirici kremler, yağ yakıcılar, sıklaştırıcı kremler, steroidli sanal kaslar, Omega-3 kullanımı, bol E vitamini, viagra ve diğer ölülerinin goca körü iktidar sevdalı girişimler’. Tam da Akıllı Kadınlar adlı kitapta bahsedildiği gibi. Türk kasını baklavaya çevirmek isteyen pek çok arkadaş, her türlü müdahaleye açık bir pozisyon aldı.
E’ee, e’eesi yazımızın başında; “Seçilen değil, seçen kadın var artık” demiştik ya, buna adapte olan seçilecek, adapte olmayan ise çadır kurup bekleyecek. Sağlıkla.
