KıbrısManşetSiyasetSpor

Anti-sportif duygularımla

Eylül 2021’de Konya’da organize edilecek olan İslami Dayanışma Oyunları’nı inşallah pas geçmeyiz. Az değil, 56 ülkeden 3000’i aşkın sporcu orada yer alacak. Nasipse

Takvimlerin yaprakları 1976 yılını gösteriyordu. Dönemin ABD Başkanı Gerald Ford, nur içinde yatsın rahmetlik Bülent Ecevit’i Beyaz Saray’daki önceleri “Oval Ofis” denilen ama iyi saatte olsun Bay Clinton tarafından “Oral Ofis”e dönüştürülen mekâna davet edildi. Karaoğlan da bu daveti geri çevirmedi tabiî ki de.

İlk durak Washington DC öncesi New York’tu. Burada Türk iş insanlarının vereceği yemeğe katılmak için Waldorf Astoria Hotel’in lobisine girdi. İşte o anda Ecevit’e birilerinin bir sürprizi vardı. Stavros Psihopedrisdes isimli bir Kıbrıslı Rum “Geberrrr” diye bağırarak tabancasını çıkardı ama güvenlik görevlileri sayesinde kefeni yırttı Karaoğlan ki sonrası rahmetlere eceliyle.

Ya 12 Adalar muhabbetine ne demeli? Daha önce yazdık, yine yazalım; Tarih bilimci arkadaşlar diyor ki aslında bakarsanız “12 Adalar” denilen bölgede 12 adet ada yoktur. Türkiye’nin batısında bulunan bu bölgede 25 tane filan adacık vardır. Osmanlı’nın ‘12 kişilik İhtiyar Heyeti’ tarafından yönetilmeye çalışılan adacıklardır bunlar. “12”yi söyleye söyleye kestirmeden 12 Adalar yapıldı ve Yunan sularına çevrildi dönemin TC Hükümeti tarafından. Yine dönemin medyası da olayı biraz ‘kriz yönetimi’, biraz da ‘keriz yönetimi’ diye adlandırdılar.

Kurtuluş Savaşı’nda İzmir’de yaşananları bir çırpıda zaten geçtik. Yıllar geçti başka bir ada ‘moda’ oldu. Ona da “Kıbrıs Davası” dendi. Şimdilerde ise bir kısım medya o davaya “Kıbrıs Sorunu” diyorlar mâlum. Araya da Kardak Kayalıkları krizi atıldı bildik. Yok önce o geldi, yok önce bu gitti ve bayrağı dikti cinsinden gövde gösterisini hatırlıyorsunuzdur.

İşte, Türk-Yunan ikilisi arasındaki biraz soğuk, biraz da sıcak savaş dönemi meşhur Özal Başkan’ın meşhur Davos Zirvesi’yle donduruldu. E sonrasında noldu? O günlerden bu günlere köprünün altından çok sular aktı bildik. Bu defa takvimlerin yaprakları 2005 yılını gösteriyordu. Kıbrıslı Rum arkadaşlar Kurtuluş Savaşı öncesi olduğu gibi İzmir Kordon Boyu’na Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağını çaktılar. Sebebi mi? E adamlar İzmir’de organize edilen Dünya Üniversiteler Arası Yaz Oyunları’ydı. Universiade 2005 İzmir için biz de oradaydık. Sağ olsun KKTC Üniversite Sporları Federasyonu Başkanı Beyhan Gürgöze’nin sayesinde en azından, hiç yoktan ‘Gözlemci’ statüsünde yer aldık.

Sofrada “Yaş kemale erdi ya, gözlerim uzağı seçemiyor. Be Beyhan Abi bak da ben yanlış görürüm galiba. Oradaki bayrak Rumlar’a bıraktığımız bayrak değil mi? Aha o zeytin(!) dallı beyaz olan” dedim. O da “Aynen öyle” dedi sofrada. “E be gâvvolem İzmir’de Eylül’ün 9’unda indirilmişti o bayrak ama adamlar sporu kullanarak yine göndere çekmişler” dedim o andaki tüm anti-sportif duygularımla maalesef ama alıştık artık. Biraz Trabzonspor, biraz Fener, biraz Ülker, biraz da Karşıyaka takımları sayesinde bayraklar karşılıklı olarak göndere çekildi. Yakın geçmişte de ‘Millî Takımlar’ düzeyinde eşleşmeler gerçekleşmişti mâlum. Neyse, hâl böyleyken Eylül 2021’de Konya’da organize edilecek olan İslami Dayanışma Oyunları’nı inşallah pas geçmeyiz. Az değil, 56 ülkeden 3000’i aşkın sporcu orada yer alacak. Nasipse.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu