GenelKıbrısManşet

Avrupa’nın bir parçası mıyız değil miyiz

Avrupa’ya sırtımızı dönecek kadar kayıtsız kalabiliyor isek  elbette bunun nedenlerine bakmak araştırmak gerekiyor.

Nitekim Annan Planı hayata geçseydi, Kıbrıslı Türklerin Brüksel’deki temsiliyeti daha sağlıklı bir zeminde hayat bulabilirdi fakat bu olmadı… Keşke olsaydı…Dolayısıyla bu süreçten sonra yaşanan hayal kırıklığı hissi çok anlaşılırdır. Lakin o günden bu yana aradan tam 20 koca yıl  geçti. Bu kadar yılın ardından Avrupa Birliği ve Kıbrıslı Türklerin  temsiliyetine dair eğer bizler toplum olarak bir siyaset geliştirememişsek, 20 sene önceki durumu yeniden ve yeniden tartışmanın bir anlamı da haliyle olmayacak. Dolayısıyla  Avrupa’ya kırılmanın gönül koymanın bu safhada bir yararı olmadığı aşikardır. Ha  eğer ortada AB vatandaşı bir toplum varsa, her toplum gibi temsil edilmelidir. Bunun gerçekleşmediğini görmek, her demokrat için incitici ve yaralayıcı olmalıdır. Eğer sistemin yanlış olduğunu düşünürsek ve bunda samimi isek, 20 senede bunun değişmesi için aktif bir çalışma içinde olmamız  gerekirdi. Yani konunun romantik  hüzünlere değil, gerçek önerilere ihtiyacı vardı.  Dolayısıyla seçim bittikten sonra bunu eleştirmenin bir ehemmiyeti de yok. Kaldı ki  Madem memnun değiliz, buna karşı ciddi ve uzun soluklu bir mücadele yürütecek miyiz? Yoksa Rumlar koltuklarımıza oturdu deyip eleştirmek, yani çok bildiğimiz suçlama oyununa devam etmek en kolayı mı gelecek bize her zaman yaptığımız gibi..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu