GenelKıbrısManşetSiyasetToplum

Bakan Arıklı açtı ağzını yumdu gözünü!

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, din üzerinden yapılan tartışmalara sosyal medya hesabı üzerinden yanıt vererek, “Ağız ishali olanlar var” dedi.

Bakan Arıklı, “İshal, son zamanlarda salgın bir hastalık haline geldi. Hayır, hayır normal ishal salgınından bahsetmiyorum. Onun çaresi var. Gidersiniz doktora. Yapar tahlili. Birkaç ilaç, belki bir iki de serum. Tamamdır. İshalin bir de ağızdan olanı var ki, bunun çaresi psikologlarda bulunuyor ancak” dedi.

Bakan Arıklı açıklamalarında; “Bunlarla bir araya gelmek tam bir işkence idi. Şimdi bu iş sosyal medyada yapılıyor. Ağız ishaline yakalanan kişilerin bir de ideolojik saplantısı varsa, yandı gülüm keten helvası. Bu kişiler sabahın ilk ışığı ile birlikte, Facebook’a koşup, “bugün hangi bahaneyi bulup, Türkiye’ye, KKTC’ye, Türkiye yetkililerine falan saydırsam” diye ciddi ciddi düşünerek güne başlarlar. Türkiye’ye saldırının en son sebebi; Türkiye’deki filanca sendika başkanın KKTC laikliği ile ilgili yapmış olduğu saçma sapan ve hiçbir değeri olmayan açıklama. Malum kesimde iki gündür kıyametler kopuyor.”

Arıklı, “Bizim burada hangi sendika başkanımızın yaptığı saçma sapan açıklamalara Türkiye yetkilileri tarafından ciddiye alınıp, cevap veriliyor ki, siz bu şahsın bizimle ilgili vermiş olduğu demeci gündem yapıyorsunuz?” diye sorarak

Maksadın saçma bir demece cevap vermek, onun yanlışlığını ortaya koymak olmadığını dile getiren Arıklı, “O demeci genelleştirip, o demeç üzerinden tüm Türkiye’yi, Türkiye yetkililerini hedef almaktır maksat” ifadesini kullandı.

Arıklı; “Ha, bizim laiklik anlayışımız mükemmel mi? Değil tabi de, bunu kimle tartışacaksınız. Karpaz burnuna mescit yapmayı bile hazmedemeyen kesimle neyi, niye tartışacaksınız ki?” açıklamasını yaparak, şöyle devam etti:

“Gerçekten samimi olarak; “Orada mescidin ne işi var?” diye soranlara da bir iki kelam boynumuzun borcudur. Evvela, Karpaz burnunu sadece Hristiyanlar ziyaret etmiyor. Oraya Müslümanlar da gidiyor. İbadet yeri onların da hakkı. Vakıflar ihtiyaç olan her yere cami veya mescit yapar. Saniyen; Hristiyan dünyasında yaygın olduğu gibi Kıbrıs’ta da Kilise, geçmişte Adanın her tarafına insan olsun olmasın irili ufaklı manastır, şapel veya kilise yapmıştır. Bunu her tarafta görürsünüz. Kimse de; “Yahu burada cemaat mi var ki bunu buraya yapmışlar?” diye sorgulamaz. Çünkü orada amaç, ibadet yeri yapmaktan ziyade; “Burası kilisenin egemen olduğu topraklardır” imajını vermektir. Mesela gidin Makedonya-Üsküp’e… Şehre girerken sizi birkaç yüz metre uzunluğunda dev bir istavroz karşılar. 1990’larda bağımsızlığa yeni kavuşmuş, Yunanistan’la ciddi kavgası olan, sefalet içindeki Makedonya yönetimi, bu haçı oraya hangi amaçla koydu diye sorgulamazsınız. Mesaj açıktır. Evlad-ı fatihan diyarı Üsküp’e bakar iç geçirirsiniz sadece. Netice; Kilise dağlara, ıssız ovalara veya Karpaz burnuna hangi amaçla manastır, klise veya şapel yapmışsa, oraya yapılacak olan mescit veya caminin amacı da odur kardeşim. Hade selametle…”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu