KıbrısManşetSiyasetToplum

Bir denge kurmak şart

Kıbrıslı Türkler olarak çok ciddi bir erozyonla karşı karşıya kalacağız, yani yok olmaya, bu adadaki nüfus hakimiyetimizin yanında topraklarımızı kaybetmeye doğru hızla ilerliyoruz

Bir ülke de bir milletin varlığını tescil eden en önemli gösterge topraktır, o toprağın üzerinde temeli olan mülktür. Dolayısıyla her coğrafya da toplumlar, buna büyük önem verir, zira bulunduğunuz yerde ülke olmanın ve bu ülkede yaşayan millet olmanın pekiştiği şey mülkiyettir.

Nitekim yaşadığınız coğrafyada millet olarak çoğunluk mülkiyeti kaybettiğiniz an o coğrafya üzerindeki egemenlik yetinizi da yitirmiş olursunuz.. Sanırım az sonra yazacaklarımın herkes farkındadır.. Ülkemizde dağ, taş ne varsa satılıyor.

Hatta şöyle yazayım, bu ülkeye bir vesile ile sonradan gelmiş, bu ülke de sistemin ve kurulan sakat düzenin sonrasında, taş atmadan kolu yorulmadan mal mülk sahibi olup, bu ülkeye içinde hiçbir aidiyet duygusu barındırmayan kişilerin terlemeden elde ettikleri toprakları satarak servet sahibi olduklarını bilmeyen yoktur.

İşin gerçeği şu ki kimin malını kime sattıkları konusunu kimse sorgulamadı. Ve tabi ki bunun yanında ekonomik sebeplerin de başı çektiği bir arz durumu da söz konusu oldu. Ekonominin daralması sonrası insanlar ellerinde olan ve paraya çevrilmesi kolay olan topraklarını elden çıkarmayı bir kurtuluş yolu olarak gördüler.

Hal böyle olunca artık bugün geldiğimiz günde imara kapalı bölgelerin dahi talep gördüğünü söyleyebilirim. Böyle bir ahvalde toplum olarak ülkemizdeki toprak ve mülk avantajımızı üçüncü dünya ülkelerinden gelen sermaye gruplarına kaptırıyoruz. Peki ya sonra ne olacak?

Kıbrıslı Türkler olarak çok ciddi bir erozyonla karşı karşıya kalacağız, yani yok olmaya, bu adadaki nüfus hakimiyetimizin yanında topraklarımızı kaybetmeye doğru hızla ilerliyoruz. Başbakan Ünal Üstel beyefendiye göre bu konuda bir sıkıntı yok, her şeyin kontrolü altında olduğunu söylüyor. Ve fakat hepimiz de farkındayız ki bu memleket, bu nüfusu kaldıramayacak.

Nitekim kaldırmıyor da! Bunu her gün deneyimleyerek görüyoruz. Yollar, sokaklar, okullar, hastaneler bu yoğunluğu kaldıramayacak noktaya geldi. Velhasıl ülkede mevcut olan ekonomik daralma çözümsüz kalınca kaçınılmaz bir fakirleşme ile karşı karşıya kaldı halkın büyük bir çoğunluğu ve satın alma kabiliyetini kaybetmiştir.

Haliyle yakın bir gelecekte ülkenin toprağını, yitirilen nüfusunu, sosyo-kültürel yapısını, kimliğini muhafaza etmek hele de bu vakitten sonra çok kolay olmayacak.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu