DER
Peki neden?
Onurlu bir yaşam için..
Evlatlarına torunlarına huzur içinde yaşayabilecekleri bir toprak parçası verebilmek için.
Bu toprakları yaşanır bir vatan haline getirmek için..
Özgür ve bağımsız bir Kıbrıs için.
Bilmeyenler, anlamayanlar ve de anlamaya çalışmayanlar için bir kez daha belirteyim, Hilenin, hurdanın olmadığı, yalanın dolanın itibar görmediği, insanların birbirini değersizleştirmediği, hor görmediği, küçümsemediği, aşağılamadığı ve ötekileştirmeye maruz bırakmadığı birbirine karşılıksız sevgi veren, saygı gösteren hoşgörü sunan güzel insanların mücadelesiydi bu..
Onlar bizim atalarımızdı
Aç kaldılar, susuz bırakıldılar, uykusuz gecelerle sabahladılar, zor şartlarda yaşamaya mecbur edildiler, lakin yılmadılar, korkmadılar, inandıkları doğrular için mücadele etmeye devam ettiler..
Kenetlendiler ve sıkı sıkıya sarıldılar, birbirlerinin yaralarına merhem oldular, birinin sevinci hepsinin mutluluğu oldu, birinin derdi hepsinin kederi oldu, hiçbir karşılık beklemeden sarıldılar birbirlerine, kucak açtılar sevgiyle..
Ne güzel insanlardı onlar..
Onlar bizim dedelerimiz, ninelerimiz, babalarımız, annelerimizdi..
Ekmeklerini bölüştüler, evlerinin kapılarını açtılar zor günlerde ihtiyacı olanlara, kazançlarını paylaşmakta bir dakika bile tereddüt etmediler. Haksızlığa uğradılar lakin kimseye kin beslemediler, düşmanlık da gütmediler, nefret de etmediler..
Kısa süreli bir yere gidip gelirken ,komşusuna güvenerek “Bakarak ol benim eve 10 dk da gidip geliyorum” diyen ve kapısına kilit vurmayan, penceresini kapatmayan güzel insanlardı onlar.
Onlar bizim canlarımızdı..
Laf ola birlikte omuz omuza yürümediler yağmurun altında, çamurun üstünde, soğuğun içinde, kızgın güneşin altında!
İnançla sarıldılar sevgiyle kucakladılar birbirlerini.
Bu topraklara sevgi etkiler, hoşgörü biçtiler..
Şimdi artık bu güzel insanların birçoğu aramızda değil.
Nurlar içinde yatsınlar, yattıkları yer cennetleri olsun..
Onlar bizim atalarımızdı..
Adada onurlu bir yaşam için, huzur için, özgür ve bağımsız bir Kıbrıs için, canını hiç çekinmeden ortaya koyan bu güzel insanların yıllarca zor koşullarda verdikleri mücadele üstünden şimdi birileri yüzsüzce kendilerine pay çıkarmaya çalışıyor!
Birileri de bizim asırlardır koruduğumuz, kültürümüzü, inançlarımızı, etnik kimliğimizi hadsizce sorgulamaya açabileceğini sanıyor.
Birileri çıkıyor kraldan kralcı olmaya soyunuyor.
Birileri çıkıyor bize kendi ülkemizin tarihini öğretmeye kalkıyor.
Birileri çıkıyor insanlarımızı ötekileştirmeye çalışıyor.
Birileri çıkıyor topluma kin ve nefret kusuyor.
Birileri çıkıyor bize yaşam tarzını dayatıyor.
Birileri çıkıyor siz kenara çekilin, biz sizin yerinize düşüneceğiz, karar vereceğiz diyor.
Birileri de bütün bunlara alkış tutuyor.
Peki neden?
Kişisel menfaat elde edebilmek için.
Kendi insanına, halkına hakaret etmeyi marifet sayarak belli güç odaklarına yaranmanın kendilerine sağlayacağı avantajları düşünüyorlar.
Gücünü halkından almaya yüzü olmayanların son yıllarda başvurduğu yöntem bu..
Lakin yanılıyorlar.
Tarih bir gün gerçekleri mutlaka ortaya çıkaracak ve elbette onları da karanlık sayfalarına yazacak.
Makamlar gelip geçicidir.
Bugüne kadar kimse makamını yanında götüremedi.
İlla ki makam gider, insan yaptıkları ile anılır.
Köre kör topala topal asla demem.
Lakin kendi halkını itibarsızlaştırmaya kalkana her kim olursa olsun alçak demekten de imtina etmem.
Bu makamlar elbette bir gün altınızdan gidecek ve o gün yüzünüze bakacak, size Allah’ın selamını verecek kimseyi bulamayacaksınız. Hatta şaşalı günlerde etrafınızda topladığınız yalakalar bile gün gelecek sizi görmezden gelecekler!