EğitimKıbrısManşetSiyaset

Bu ayıba daha fazla seyirci kalmayalım..

Bir düşünün 4 bin kişi muhtelif zamanlar da mezun olacaklar, ya da eğitimlerini sonlandıracaklar, ülkemizde yerleşik yaşam düzenine geçecekler  lakin gel gelelim devletin bundan haberi bile olmayacak

Bildiğim kadarıyla 72 farklı ülkeden öğrencimiz var adada.

Farklı dilleri konuşan, farklı kültürlere sahip gencecik çocuklar.

Çok şanslıyız ki üniversite eğitimi için bu gençler ülkemizi tercih ettiler.

Peki onlar da bizim kadar şanslı mıydı?

Keşke evet diyebilseydim!

Fakat maalesef değiller.

Devletin bu yönde ne bir politikası mevcut, ne de bir çalışması.

Yüksek Öğretimde sürdürülebilir bir politika yok.

Sorsanız üniversite adasıyız.

El yordamı ile günübirlik alınan kararlarla.

Kısacası biz bu gençleri yapayalnız bıraktık.

Onları anlamak için empati bile yapmadık, yapamadık..

Ve haliyle anlamadık da..

Tüm samimiyetimle söylüyorum kendi adıma ben utandım..

Ulusal Nijerya Öğrenciler Birliği Başkanı açıkladı, KKTC’de eğitimini tamamlayıp maddi sebeplerle ülkelerine dönemeyen 4000 kişi varmış adada! Bu haberi okuyunca aklıma gelen ilk şey bu çocukların ne yiyip, ne içtikleri karınlarını nasıl doyurdukları, nerede barındıkları ve devletin denetimsizliği geldi!

Malum bu çocuklara  zamanında taahhütler verildi ülkemizdeki üniversiteleri tercih etsinler diye. Ve bir şekilde adamıza getirildiler,

eğitimlerini tamamladılar, maddi imkansızlıklardan dolayı da ülkelerine geri dönemediler.

Peki ne yaptılar?

Sağda solda çalışıp karınlarını doyurmaya, 3\5 birleşip bir çatı altında barınmaya başladılar.

Peki kayıt kuyut?

Yok.

Kuvvetle muhtemel kaçak çalıştırılıp hak edişlerinin çok altında ücretler alıyorlar.

Peki ya devlet ne yaptı?

Seyretti.

Denetleyemediği gibi bu duruma seyirci kaldı.

Hatta ona göz yumdu da diyebiliriz.

Zira kamuya ait inşaatlarda dahi bu gençler çalıştırıldı.

Bunun gibi birçok belediye hizmetlerinde de günlük yevmiyeci olarak

çalıştırdıklarını hepimiz biliyoruz.

Peki nerden biliyoruz?

Görüyoruz yollarda sokaklarda bu gençleri..

Fakat hepimiz de biliyoruz ki bu durum sürdürülebilir olmaktan çıktı.

Bunun en başta farkında olan da bu gençlerin bizzat kendileri.

Yardım talep ediyorlar, seslerini duyurmaya çalışıyorlar..

Özellikle pandemi süreci çok mağduriyet yaşadılar.

Dertlerini hiç kimseye anlatamadılar.

Dil sorunu yaşadılar, iletişim kuramadılar.

Yeme içme barınma kaygıları bir yana sağlık konusunda da çaresiz kaldılar.  Sağlık Bakanlığıyla aşılanmalarıyla ilgili temas etmeye çalışsalar da bunu başaramadılar.

Peki ne olacak bu gençler?

Öylece bırakalım ne halleri varsa görsünler genişliğine mi yatalım.

Bu doğru bir yaklaşım mı?

Elbette değil.

Bu durumda olan,  şu veyahut bu nedenle ülkemizde yaşamak zorunda kalan yabancı uyruklu insanlara yardım etmek her şeyden önce insani bir sorumluluktur.

Devletin denetlemeden yoksun yapısını geçtim.

Belli ki ülkemizde bu anlamda denetim zafiyeti var.

Bunu nerden anlıyoruz?

Bir düşünün 4 bin kişi muhtelif zamanlar da mezun olacaklar, ya da eğitimlerini sonlandıracaklar, ülkemizde yerleşik yaşam düzenine geçecekler  lakin gel gelelim devletin bundan haberi bile olmayacak.

Dolayısıyla bu anlamda kayıtsız ve sağlıksız yaşamı bu insanlara daha fazla reva göremeyiz.

Bu insanlık ayıbına daha fazla seyirci kalamayız.

Ve haliyle yapılması gerekenler var.

Bugün itibarıyla hiç vakit kaybetmeden KKTC Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin ve Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin devreye girip bu gençlerin ülke temsilcilikleri ile  iletişime geçerek bu konuda neler yapılabileceğine dair ortak bir eylem planının hazırlanması gerekiyor.

Diğer Haberler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu