KıbrısManşet

Çeler: Toplum farkımızı görmeli

TDP Girne Milletvekili Zeki Çeler… Mevcut hükümeti “fiyasko koalisyonu” olarak nitelerken, TDP için, “Herkes aynı değil, biz farklıyız” dedi

YAPTIKLARIM ŞOVSA, BEN BUNU ÇOK SEVDİM…“Benim için “Şov yapıyor” diyenler, kıskananlardı. Eğer işçi ve emekçi hakkının savunulması noktasında işverenlerle kavga etmek, işverenlere yaptırım yapmak, özel sektör çalışanlarının gerçek maaş üzerinden yatırım yapılmamasının önüne geçmek için yasal bir güç elde etmelerini sağlamak için Sosyal Sigortalar Yasası’na sigortalar uygulamasını hayata geçirmek şovsa, ben şov yapmayı çok sevdim.”

AKINCI BİRİNCİ TURDA SEÇİLİR…“TDP olarak biz kendimizi anlatamıyorsak orada bizim sorunumuz var. Ama biz anlatıyorsak ve halk bizi ‘popülasyonları azdır’ düşüncesiyle seçmiyorsa o da sosyolojik bir sorundur. Bunda da bize büyük bir iş düşüyor. Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. Biz Akıncı’nın yanındayız. Sayın Akıncı’nın 1. turdan seçilmesi için çalışıyoruz, bu gidişle öyle olacağı da garanti görünüyor. Erken seçime gidilirse, TDP olarak yeniden seçilirsek anlayacağız ki yaptıklarımız doğrudur, mücadele etmeye devam edeceğiz ama yerimizde sayarsak da “Otur oturduğun yere, ye maaşı da hus ol deyceyik.”

GİZEM ÖZGEÇ’İN RÖPORTAJI – GIYNIK MANŞET


“BÖYLE GELDİ, BÖYLE GİDER MANTIĞI OLAMAZ”

SORU: Zeki Çeler siyasete girdikten sonra neyle karşılaştı? Şu an kendini nasıl hissediyor? Siyasete keşke hiç girmeseydim dediği zamanlar oldu mu?

ÇELER: Zeki, zengin bir aile çocuğu değil. Ailesinde milletvekili olmuş insan yok ve siyaseti gelenek olarak devam ettiren biri değilim ama siyaset bilimi okuyarak siyasete atıldı. İlk siyasi adımım Annan Planı dönemindeki referandum zamanında siyasete atıldım. Ailem koyu UBP’liydi. Ben daha farklı düşünürdüm. Okulda öğrendiklerim, bizim ülkeye uyarlanabilecek küçük nüfuslu toplumlar, küçük ölçekli yapı, dışa kapalı ve bağımlı bir ekonomisi olan bir ülkede en doğru yönetim şekli sosyal demokrasi, sosyal devlet anlayışı olduğunu savundum. O yüzden siyaseti da o yönde yapmaya başladım. 2010’da Girne Belediye Başkanlığı’na bağımsız aday oldum. 28 yaşında… Seçimi %6.5’lik oy oranıyla kaybettim. Hatta belediyenin folklor ekibini da ben çalıştırırdım, oylamanın açıklanmasının ardından ben oradan da atıldım. Daha sonra TDP’ye üye oldum ve sonrasında Girne İlçe Başkanı… Girne bölgesinde örgütler kurmaya başladık. Partinin kökeninden gelen abilerim, ablalarım çok destek oldular. 2013’te erken seçimlerde milletvekili seçildim ama ben son güne kadar diskoda halkla ilişkiler sorumlusu olarak çalışmaya devam ettim. Hayatımı özel sektörde çalışarak geçirdim. Daha önce dönercide, dondurmacıda, Waffle House’ta, kereste şirketinde, mobilya ve beyaz eşya satan yerlerde çalıştım ve en son da diskoda çalıştığım zaman milletvekili oldum. Meclis’e geçişim bu şekilde oldu.

Beklediğimi buldum mu? Ülkemiz küçük, nüfusumuz belli olan bir toplum olduğu için siyaseti istediğiniz gibi yapamazsınız. Sevdiğiniz veya sevmediğiniz, tanımadığınız size oy veren insanların sizden farklı beklentileri vardır. Bir kısmı hem yasaların en doğru şekilde uygulanmasını, eşit ve adaletli olunmasını ister hem de tolerans bekler. Memleket böyle geldi, böyle gider mantığıyla ilerleyemeyiz. Biz, çıkıp mücadele edip, sesimizi belli edeceksek daha sonra o insanlara borçlu kalmamamız gerekir. Bir ülkede devlet hükümetler tarafından yönetilir. Devleti yönetenler, vatandaşlarına refah sunmak zorundadırlar. Bunlardan biri de o insanlara iş imkanları sunmaktır. Gerek kamuda gerekse özeli destekleyerek sunulan imkanlar vardır. Ha bunu da yapamazsa aş vermek zorundadır. Bu mantalitede hareket etsek daha farklı olurdu ama siyaseten o koltuklara oturabilme, güçte kalabilme uğruna insanları satın alma, insanlar da oylarını satma yoluna gitti. Bunu değiştirmek için silkelenmemiz gerekir diye düşünürüm. Niyetim bu düşünceyi değiştirebilmek ve bu beğenmediğim sistemin bir parçası olmamaktı.

SORU: Toplum hayal kırıklığına uğrattı mı sizi?

ÇELER: Bu ülkede 2018’de ada genelinde en yüksek oy alan 3. aday olarak bitirdim ben seçimi. Bu topluma anlatmak istediklerimin aslında geri dönüşüydü. Toplumun bu noktada benimle beraber düşünmeye başladıklarını gördüm. Kısmet oldu bakanlık da yaptım. Bakanlıkta da TDP Partisi sosyal demokrat bir partidir ve sosyal devlet politikaları kapsamında adım atmaya çalışır her zaman. Öngörümüz, tüzüğümüz ve mantığımız o şekildedir. Örneğin LTB Başkanı Mehmet Harmancı’nın aş evini açması, kadın sığınma evini açması ve şiddete karşı mücadele birimi ve buna benzeyen birçok adımı hayata geçirmesi aslında sosyal belediyecilik, sosyal demokrasinin bir getirisidir. Ben de TDP’nin sosyal demokrat milletvekili olarak hareket edince toplum bunu anlamaya başladı diye düşünüyorum. Ha arada bireysel icraatlar için kapımızı aşındıranlar oldu.

Hakikaten ihtiyaçlı ve bürokrasiye takılmış bir durumdaydı, yardımcı olmaya çalıştım ama direk bakanlığa gelerek en üst makamda işinin çözülmesini isteyenleri, aşağıdaki bürokrasiyi ve yasaları ezerek, hiçe sayarak bir şeyler yapmak isteyenlere çok ağır bir şekilde yanıtlayarak, uzaklaştırdım. O yüzden hayal kırıklığım yok. Çok daha iyisi olabilir mi? Olabilir. Bunun için de bizim daha çok anlatmamız ve sizin aracılığınızla da bunu topluma yaymamız gerekmektedir. Yasalar uygulansın, herkese eşit ve adil davranılsın ama bana gelince ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ diye bir şey yok. Vatandaş ne istediğine da karar verecek. Doğru karar verilirse TDP gibi partiler yüksek noktaya gelecek ama ‘yok öyle değildir o işler’ derlerse da bir gün siyasetten silinip, gideceğiz.

“HEPSİ AYNI DEĞİL, TDP FARKLIDIR”

SORU: Bazı söylemleriniz için ‘Şov yapıyor. Halk bunu duymak istiyor diye öyle söylüyor ama icraata gelince hiçbir şey yapamaz” diyenler oldu. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?

ÇELER: Aslında bunu söyleyenler kıskananlardı. Bu ülkede bazı şeylerin yapılıyor olmasını bile kabul edemeyenlerdi. Yetiştiremediğim veya yavaş davrandığım şeyler de oldu.  Bakan olurken söylediğim bir cümle vardı. O cümle hiç unutulmamalıdır. “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın elinde bulundurduğu yasal gücü, tüm toplum eşit şekilde üzerinde hissedecektir” dedim. Ben öyle yaptığıma  inanırım. Hiçbir şekilde torpil yapmadım. Aksi gibi var olup da uygulanmayan birçok yasayı yürürlüğe koydum. Örneğin inşaatlar 7/24 çalışırken saat sınırlandırması getirip, pazar günleri inşaat yasağı koydum. Bilakis ben gidip denetim yaptım müfettişlerle beraber çünkü o ağırlığı hissettirmek lazım. Onlar istedikleri gibi nitelendirsinler. Sosyal medyada şimdi ‘Zeki Çeler dönemi bitti, pazar inşaatlar devam ediyor” deniyor. Sayın başbakan yatıp, kalkıp dua etsin ki pandemi vardı da çoğu işyeri kapalıydı. Yoksa ‘1 Mayıs’ta işyerlerini kapatın’ deme niyetleri de yoktu ama biz bunu yasal hale getirmeden da işyerleriyle kavga etmeden de özellikle süpermarketler ve benzinciler üzerinde ciddi bir pozitif birliktelik sağladık. İlk olarak yarım gün tatil, bir önceki sene de tamamen kapattılar.

1 Mayıs’ı yasa zorunluluğuyla değil de gönülden kapatma hem işveren açısından artıdır hem de emekçi açısından. Bunu başarabildik mi? İnsanlar eğer ‘Zeki Çeler gitti, 1 Mayıs bitti’ diyorsa o zaman bana şov yaptığımı söyleyenler bir daha düşünsün. Eğer sigortalarda 8 aylık ilaç parasının sigortalılara ve özellikle yaşlılara ödenmesinde gecikme varsaydı ve bunun nedeni para değil de sistemin teknolojik yapıya dönüştürülmemesi yüzündenseydi, eczaneler 8/10 ay geriden sigortalardan ödeme alıyor ve bazı eczaneler batma noktasına geliyorsaydı ve bunu daha öncekiler çözmemiş ve Çeler döneminde insanların ilaç paraları otomatiğe bağlanıp, elektronik ortamda izlenip, hiç daireye gelmeden hesaplarına yatırılabiliyorsa, eczacılara her ay sonu ilaç paraları ödeniyorsa, insanlar sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı işlemlerini online olarak yapabiliyorsa ve bunun adı şovsa eğer bir daha kısmet olursa daha fazlasını yapmaya devam edeceğim. Eğer işçi ve emekçi hakkının savunulması noktasında işverenlerle kavga etmek, işverenlere yaptırım yapmak, özel sektör çalışanlarının gerçek maaş üzerinden yatırım yapılmamasının önüne geçmek ve geriye dönük yatırımlarını alabilmelerini sağlamak için yasal bir güç elde etmelerini sağlamak için Sosyal Sigortalar Yasası’na sigortalar  uygulamasını hayata geçirmek, özel sektör çalışanlarının haklarını bilerek, resmi tatil günlerinde çalıştıklarında 1’e 2 ödenme zorunluluğunun olmasını sağlamak ve bunu duyurmak için denetim yaparak, yanlış yapanı sosyal medyadan duyurmak, doğru yapanı desteklemek adına paylaşmak şovsa ben şov yapmayı çok sevdim.

“DENETİMLERDE ZAFİYET VAR”

 SORU: Çalışma Bakanlığı’nı nasıl buluyorsun? Bazı aldığınız kararlarda gerileme veya seni üzen konular var mı?

ÇELER: Özellikle denetimler konusunda ciddi bir zafiyet var. “İşvereni çok ürkütmeyelim. Hele şimdi durum çok kötü” diyerek, ciddi anlamda sakinlik ve denetimde ciddi bir düşüş var.

“ÖNERİLERİMİ DİNLEMEDİLER”

SORU: Bakan Sucuoğlu ile hiç görüş alışverişi yaptınız mı?

ÇELER: Pandemi döneminde bilakis ben arayıp, kendisiyle irtibata geçtim ve o 1500 TL’lerin vatandaş ayrımı yapılıp, yapılmadığıyla ilgili veya daha fazla mı, az mı verilmesiyle ilgili, yöntem olarak nasıl verilmesi gerektiği konusunda TDP olarak çalışma yaptığımızı ve hem TDP hem de eski bakan olarak sunmak istediğimde görüşmeyi kabul etti. Bürokratlarla toplantı düzenledi. Gıda yardımlarının dağıtımı, verilecek maddi desteğin miktarı, kriterleri ve dağılımıyla ilgili önerilerde bulundum. Ben anlatmaya çalıştım ama uygulanmadı. Ben da boşuna gitmiş oldum o toplantıya. Onun dışında bürokratlarımız tarafından bazı konularda fikrim alınıyor. İşi kavrayıp farklı bir vizyona sahip olduğum için mi aranırım yoksa muhalefetim sağlam olacak da siyaseten bakanın sıkıya girmemesi için mi aranırım bilemem artık. Ama bakanlıkta çok değerli bürokrat arkadaşlar vardır gerek benim atadığım, gerekse orada olan arkadaşlar çalışmalarımız oldu. Siyasetçi bakan olduğu zaman tekrar seçilebilme gailesini ‘herkese samimi davranayım, korkutmayım, ürkütmeyim’ diye düşünerek yönetmektense, yasalar çerçevesinde ezeceğini ezeceksin eğer yanlışı varsa. İcraatlarımızın doğru olup, olmadığını seçimlerde göreceğiz…

 “SESİMİZ DUYULMUYOR”

SORU: Eskiden daha sesliydiniz. Ne oldu şimdi?

ÇELER: Yine çıkıp söyleyeceklerimi söylüyorum ama eskisi gibi duyulmuyor. Normalde başkasının söyledikleri anında sosyal medyaya düşer. Bizimki yok. Hiçbir yerde paylaşılmaz. Ben mi paylaşayım kendi haberimi? Çok zengin bir parti olmadığımız için bunu haberleştirecek arkadaşlarımız yoktur.

“HÜKÜMET TAM BİR FİYASKO”

SORU: Hükümete bakınca ne görüyorsunuz?

ÇELER: Fiyasko ve rezalet görüyorum. Mesela Serdar Denktaş’ın arsa krizini öne sürüp hükümeti bozan HP, bugün jet krizinden tut, Özgürgün’ün hala daha yargılanmaması… Hatta Aytaç Çaluda’nın bakanlık koltuğuna oturması için Sayın Akıncı’ya talepte bulunması, 58 dönüm arsa krizini kat kat arşınladı. Hatta belki da HP’nin ruhunun bile sezmediği daha birçok şey dönüyor ama farkındadırlar ki gidecek yerleri yoktur. UBP’ye biz alışığız. Entrikalardan beslendiğini bile söyleyebiliriz. Yıllardır iktidar oluyor, hükümeti ve çoğunluğu elinde tutuyor. Hata yapıyor, toplumun beklentisinin altında işler yapıyor. HP de Tatar da kendi kendilerini yedi.

“BAŞKANLIK ADAYLIĞINI KONUŞMAK İÇİN ERKEN”

SORU: İsminiz bir sonraki Genel Başkan olarak da anılıyor. Adaylık düşünceniz var mı?

ÇELER: Kasım-Aralık kurultayımız olacak… Tabi ki her siyasinin daha üst noktalara gelme isteği vardır. Ancak şu anda ne erkendir ne geçtir diye bir şey söyleyemem. Ben şunu savunurum; partiler gerek parti tabanının gerek toplumun destekçisidir. Partinin büyümesi için toplumun o partiye oy verebilmesi için ne yapması gerektiğini kararlaştırması lazım. Bence anketler yapılmalı. Gerek partililer gerekse siyasi partiye üye olmayanlara anket çalışması yapılması gerekir.

“BİZ Mİ ANLATAMIYORUZ, ANLAMIYORLAR MI BİLMİYORUM”

SORU: TDP derdini mi anlatamıyor? Sıkıntı nerede?

ÇELER: Siyaseten biz kendimizi anlatamıyorsak orada bizim sorunumuz var. Ama biz anlatıyorsak ve onlar bizi popülasyonları azdır düşüncesiyle seçmiyorsa o da sosyolojik sorun. Bunda da bize büyük bir iş düşüyor. Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. Biz Akıncı’nın yanındayız. Sayın Akıncı’nın 1. turdan seçilmesi için toplumu ikna etmeye çalışıyoruz, eğer öyle olursa ve ardından erken seçime gidilir, TDP olarak yeniden seçilirsek anlayacağız ki yaptıklarımız doğrudur, mücadele etmeye devam edeceğiz ama yerimizde sayarsak da “Otur oturduğun yere, ye maaşı da hus ol deyceyik.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu