KıbrısManşet

Cumartesi seçmeleri

Kudret Özersay hocam, UBP ile kahve içmezken, nasıl koalisyon kurabildiğini; neden dörtlüyü bozduğunu; kimin, kimlerin bu konuda kendisine bir şey söyleyip söylemediğini, telkinde bulunup bulunmadığını açıklamalı…

CTP…

Cumhuriyetçi Türk Partisi…

Gençler…

Ve bizim akranlar…

Yani 35’ten küçükler ve 35’ten büyükler…

Partiyi 35’ten küçüklere emanet etmek ve bu arada Tufan Erhürman’ı beş yıl sonrasının cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlamak lazım…

Partiye ideolojik kimlik kazandırmak da şart…

Bu kimlik belli ki ya yırtılmış, ya kaybolmuş!

Kullanılmadığı bir gerçek!

Ve Erhürman sonrası başkanlığının; ya 35 yaş altı bir genç veya bir kadın olması için şimdiden hazırlanmak; hazırlamak lazım…

Ne yaş ayrımcısıyım, ne de cinsiyet…

Ne de CTP’yi “yaşlandı” diye eleştiriyorum…

Yok öyle bir şey…

Ama PM’de ve MYK’da gençler çoğunlukta olmalı; bizim nesil ve bizden büyüklerden gerekirse destek alınmalı…

Hem partiye hem de ülkeye sahip çıkılması adına…

-*-*-

Aslında hep hayal kuruyoruz…

Kıbrıs’ta çözüm!

Hayal!

Neden hayal?

Çünkü Türkiye “istirdat” siyasetinden hiç vazgeçmeyecek!

Ve Rum toplumu veya halkı, bizi asla “paylaşmaya hakkı olan eşit halk” olarak görmeyecek!

Boşa kürek çekmek gibi bir şey…

Ama bu küreği boşa olsa bile çekmek; “iki ayrı devlet hayali” kurmaktan çok daha “olabilir” bir hayaldir!

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

“Acınıklı” derdik eskiden…

“Dram” mıdır doğrusu?

Her neyse!

Alev Alev diye bir dizi başladı.

Hazar Ergüçlü başrollerde…

Hazar Ergüçlü, uzun yıllar birlikte çalıştığımız, değerli abimiz, eski genel yayın yönetmenlerimizden, eski müdürlerimizden Süleyman Ergüçlü ve bizim için O’ndan daha değerli gazeteci arkadaşımız Neşe Ergüçlü’nün kızları…

Hazar, şu anda Türkiye’nin yıldız oyuncularından biri…

Gururumuz…

-*-*-

Diziye gelince…

Hayatımız en berbatından…

Ortalık toz duman…

Ekonomi moktan…

Belirsizlik çoktan…

Üstüne korona korkusu cabadan…

E gel de bu diziyi seyret!

-*-*-

Gerim gerim gerildim açıkçası!

İzleyemedim!

Süleyman abiyi de aradım, “abi geçmiş olsun, umarım Hazar çok iyidir” dedim…

Vallahi izleyemedim, billahi izleyemedim yani!

İnsanlar yanıyor.

Herkes kötü, herkes birilerine kötülük yapıyor!

“At üstüne Recep İvedik” dedim kendi kendime…

Bu ahval ve şerait içerisinde, Hababam Sınıfı bile izleyemiyorum!

Arada Mahmut hocanın hasta olmasına bile dayanamıyorum anlayacağınız!

-*-*-

Yeni değil sadece bu dizi!

Yıllardır, “acınıklı” diziler veya filmler bana çok dokunuyor!

İzleyemiyorum!

-*-*-

“Kavuşuklu son” – “Mutlu son” yoksa, bakmıyorum…

Türk dizilerinin “komedi” olmayanları da beni hiç çekmiyor doğrusu…

Tamamen gerginlik içeren filmlerden, ölümlerden, öldürmelerden, durmaksızın bir birini aldatan tiplerden uzak!

Daha rahat!

-*-*-

Güldür Güldür…

Yes!

Şu andak favorim…

Cem Yılmaz, Tolga Çevik ve Recep İvedik kardeşim Şahan Gökbakar, sürekli favorim!

Bana, içinde “bir tek gram dram olmayan filmlerle” gelin lütfen!

Kaldıramıyorum!

Bünye çekmiyor!

-*-*-

Ve son konu…

Bazı Amerikan filmlerinde görüyoruz..

Uyuşturucu veya alkol bağımlıları, bu illetlerden kurtulduktan sonra veya kurtulmak istedikleri zaman, bir araya geliyorlar; bir daire şeklinde oturuyorlar ve herkes, yaşadığı kötülükleri, alkol ya da uyuşturucu nedeniyle hayatlarında kötü geçen anıları anlatıyor…

Paylaşıp, rahatlıyorlar anladığım kadarıyla…

-*-*-

Şimdi yanlış da anlaşılmasın ama; siyasetimizde, içmeden – çekmeden bizi sarhoş eden bazı gelişmeler var.

Bu içmeden ve çekmeden sarhoş oluumuza neden olan kişiler; bence, tıpkı o filmlerdeki gibi bir araya gelmeli, gizli kalmış bazı yaşadıklarını kamuoyuna açıklamalı…

-*-*-

Mesela CTP’li eski abiler, ÖRP olayını bize ayrıntılarıyla ve net anlatmalı…

Tüm açıklığı ile… Daha çok olay var çözemediğimiz veya çözüp de aslında “teyit” edemediğimiz!

Kudret Özersay hocam, UBP ile kahve içmezken, nasıl koalisyon kurabildiğini; neden dörtlüyü bozduğunu; kimin, kimlerin bu konuda kendisine bir şey söyleyip söylemediğini, telkinde bulunup bulunmadığını açıklamalı…

Hasan Taçoy ve Faiz Sucuoğlu, son kurultay maskaralığını açık ve de seçik itiraf etmeli…

Ne oldu?

Ne yaşandı?

-*-*-

Bilmek adına…

Şeffaflık adına…

Demokrasi adına…

Hesap verebilirlik adına…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu