Geride bıraktığımız son 5 yıla baktığımızda, yaşanan siyasi gelişmeler ve sosyo-ekonomik hadiseler hepimizi haddinden fazla yordu ve açıkçası çok yıprattı. Elbette, burada bakış açısının doğruları eğrileri önemli; bu bakış açısı içinde siyasi gelişmeleri nasıl değerlendirdiğiniz ve, bunları hangi bağlamda yorucu ve yıpratıcı olarak gördüğümüz olaylar kişiden kişiye farklılık gösterse de, bu bakış açımıza göre değişkenlik gösterebilir.
Son 5 yılda yaşadığımız süreci etkileyen unsurları sıralayacak olursak Crans-Montana’da müzakerelerin çökmesi, pandemi süreci, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ekonomik kriz ve rutin uygulama haline dönüşen toplum mühendisliği sonrası ortaya çıkan irade müdahaleleri yaşadık.. Bu siyasi konjonktür içinde halkın desteğinden yoksun kişilerin belirli makamlara getirilmeleri sonrası, ülkemizdeki demokrasinin yerle bir olduğunu hep birlikte gördük yaşadık. Akabinde salgının toplumsal hayata yansıttığı olumsuzluklar ile boğuşmaya başladık, haliyle geçirdiğimiz süreçte sosyo-ekonomik olarak ayakta kalma mücadelesi ile hayata tutunma telaşının içinde bulduk kendimizi.
Böylesi bir atmosfer içerisinde girdiğimiz yerel seçimler de mevcut ortamın topluma dayattığı koşullardan mütevellit çoğumuz bu yerel seçimleri sadece belediyecilik ve yerel yönetim politikaları bağlamında ele almadık. Bilhassa bu realite sonrası diye addedilen süreçte , gerçek ve algının birbirine karıştığı, bazen algının gerçeği örttüğü zamanlar da yaşadık. Nitekim, öngörülerin ve beklentilerin sandıkta kaldığı, anketlerin dahi okuyamadığı sonuçlarla karşı karşıya kaldık zaman zaman..
Ve fakat bütün bu olumsuzluklara rağmen üç büyük kentte , Lefkoşa, Mağusa ve Girne’de, geleceği kendine dert edinen partim değil halkım demeyi bilen ve sosyal demokrasiye önem veren anlayışların kazanması önemli bir kazanım oldu hepimiz için. Burada altını çizmek isterim ki, bilhassa Mağusa Belediye Başkanlığı seçimlerine ayrı olarak bakmak ce değerlendirmek lazım, Nitekim kapalı Maraş’ın tamamen açılması ve bu seçimin federasyoncularla KKTC’ye inananlar eksenine çekilmesi gibi bir anlayış içinde dillendirilmesi üzerine kurgulanarak zarara uğratılmış bir belediye gerçeğinin milliyetçi algıyla örtülmeye çalışmasına karşı bir mücadele verildi ve kazanıldı..
Elbette seçimleri sadece üç büyük belediye bağlamında okuyarak değerlendirmemiz doğru olmaz… Genel ve yüzeysel bakan bir okumanın çok ötesinde , sürece daha kapsayıcı ve kırsala ciddiyetle inen bir anlayış geliştirerek bakmakta fayda var. Bu bağlam içinde Erenköy Karpaz bölgesindeki değişimi de çok iyi analiz etmek gerekiyor. Buradaki seçmen yapısı ve sol partilerin bu seçmenlere nasıl hitap edebildiği veya edemediği iyice araştırılmalıdır..
Ortaya çıkan seçim sonuçları bize kimlerin kazanıp kimlerin kaybettiği noktasından çok sürecin kapsayan ve çoğulcu bir toplumda yaşama ve umut veren bir gelecek hayali kurabilmemiz adına birlikteliğe ve işbirliğine her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu gerçeğini karşımıza çıkarttı.
