Şubat ayından bu yana halkın karşısına üç kez çıkarılan Hükümet Programı yine “kes yapıştır” oldu
ENFLASYON MU, O DA NE? Henüz güvenoyu almayan Ünal Üstel kabinesinin Cumhuriyet Meclisi’nde okunan 7 bin 101 kelimelik hükümet programında, “Hükümetin temel hedefi; halkın refahını, demokratik standartlarını ve ülkemizin itibarını daha da artıran politikalarla, daha güçlü bir ekonomi için gerekli tüm reformların hayata geçirilmesini sağlamak olacaktır” denildi ama ülkeyi kasıp-kavuran “enflasyon” bir kez bile metin içinde yer almadı. KKTC’de halen yıllık enflasyon %88.81 gibi son 25 yılın en yüksek oranında seyrederken, her geçen gün fakirleşen halkın yaşamak için satın almak zorunda kaldığı gıda ürünleri enflasyonu %105’i aşmış durumda. Ekonomistler, son olarak iletişim ücretlerine yapılan astronomik zamma dikkati çekerek, fiyat artışlarının domino etkisiyle tüm mal ve hizmetlere yayıldığını ve enflasyonun Haziran ayı sonunda %100’ü aşması kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
EKONOMİDEKİ VİRÜSÜN ADI ENFLASYON… TİKEN’nin konuştuğu ekonomistler ve iş dünyası temsilcileri ise “Ekonomik kriz içindeki ülkede en önemli virüsün enflasyon olduğuna” işaret ediyor. Ekonomi çevreleri, hükümetin enflasyonun aşağıya nasıl çekilebileceği konusuna konsantre olması gerektiği fikrinde birleşiyorlar. Elektrik ve akaryakıt fiyatlarının artmasının; gümrük vergilerinin ve KDV oranlarının yüksek olmasının enflasyonu tetiklediğine işaret eden bu çevreler, “Bakanlar ve bürokratlar, dikkatlerini enflasyonla mücadeleye verirse, enflasyonunun düşürülmesine yoğunlaşırsa, yaşanan tüm ekonomik sorunların kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması sağlanacaktır” dediler. Ülkede %70 oranında kayıt dışılık olduğunu da hatırlatan iş çevreleri, devletin şu anda elde ettiği vergilerin en az 3 mislini daha alabilecek bir potansiyelin mevcut olduğunu hatırlatıyor. Kayıt dışılıkla mücadeleyle artırılacak gelirlerin, ülke ekonomisini rahatlatacağına da işaret ediliyor.
HİPERENFLASYON KAPIYA DAYANDI… Öte yandan ekonomistler, ekonomiye ve ülkedeki dengelere yapısal olarak büyük hasar veren aşırı yüksek bir enflasyon türü ‘Hiperenflasyon’un kapıya dayandığına dikkati çekiyor. Ekstrem koşullarda gerçekleşen hiperenflasyon, paranın değer saklama işlevini iyice bozup, dolarizasyona yönelimi tetiklerken, finansal sisteme de güveni azaltıyor. Fakirleşmenin hızlandığı bu enflasyon türünün görüldüğü ülkelerde demokrasinin büyük oranda erozyona uğratıldığı da biliniyor.
