Erdoğan BM Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’ye gitti
Erdoğan: “Görüşmelerin ilk gününde 24 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitap edeceğim. İnşallah burada bölgemizin ve insanlığın gündeminde yer alan hususlarla ilgili kanaatlerimizi paylaşacağız. Özellikle Gazze'deki soykırıma ve İsrail'in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğim"
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’ye hareket etti.
Erdoğan, “CAN” uçağıyla saat 14.10’da Atatürk Havalimanı’ndan ABD’nin New York kentine hareket etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşi Emine Erdoğan, Türkiye Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ve bazı yetkililer eşlik etti.
Erdoğan, ziyaret öncesi Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde düzenlenen basın toplantısında konuştu.
“Zirveye hitabımda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve uluslararası finans mimarisi başta olmak üzere küresel yönetişim mekanizmasının reform ihtiyacına yine dikkat çekeceğim”
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı açıklamada, 24 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap edeceğini belirterek, “İnşallah burada bölgemizin ve insanlığın gündeminde yer alan hususlarla ilgili kanaatlerimizi paylaşacağız. Özellikle Gazze’deki soykırıma ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğim.” dedi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yoğun bir toplantı ve görüşme trafiği olacağını belirten Erdoğan, bu yıl genel kurulun en dikkat çekici etkinliğinin BM Genel Sekreterinin ev sahipliğinde tertiplenecek “Geleceğin Zirvesi” olduğunu söyledi.
Erdoğan, 23 Eylül’de gerçekleştirilecek zirvede çok taraflı sisteme yönelik meydan okumalar karşısında ortak çözümler üretilmesi hedeflendiğini kaydederek, şöyle devam etti:
“Zirveye hitabımda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve uluslararası finans mimarisi başta olmak üzere küresel yönetişim mekanizmasının reform ihtiyacına yine dikkat çekeceğim. Daha kapsayıcı, adil ve etkili bir yapılanmaya duyulan gerekliliğin altını çizeceğim. Türkiye’nin bu yöndeki çabalara dair katkı ve desteğini beyan edeceğim. Bu yıl ki genel kurul görüşmeleri ise hiç kimseyi geride bırakmamak teması altında yapılıyor. Görüşmelerin ilk gününde 24 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap edeceğim. İnşallah burada bölgemizin ve insanlığın gündeminde yer alan hususlarla ilgili kanaatlerimizi paylaşacağız. Özellikle Gazze’deki soykırıma ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğim.”
“Kalıcı ateşkesin tesisi için özellikle Birleşmiş Milletlere önemli görevler düşüyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşan kış mevsiminin Gazzeli kardeşlerinin yaşadığı zorlukları daha da ağırlaştıracağını belirterek, açlık, susuzluk, temel gıda ve tıbbi malzeme eksikliğinin sahadaki durumu giderek kötüleştirdiğini kaydetti.
İsrail hükümetinin bir nevi Nazi imha kamplarına çevirdiği Gazze’deki 2 milyonu aşkın insanı ya bombalarla ya da açlık ve susuzlukla katlettiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Neredeyse bir yıldır devam eden bu zulmün sona ermesi, kalıcı ateşkesin tesisi ve insani yardımların engelsiz akışı için hepimize, tüm dünyaya, özellikle Birleşmiş Milletlere önemli görevler düşüyor. Ziyaretimizde bunları bir kez daha muhataplarımıza hatırlatacağız. İlk günden beri İsrail’in hedefinin sadece Gazze olmadığını söylemiştim. Lübnan’a yönelik son günlerde yapılan saldırılar, İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi haklı çıkardı. Netanyahu ve şebekesi radikal siyonist ideolojilerini hayata geçirmek için her türlü provokasyona, her türlü tahrike başvurmaktadır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya yönelik artan saldırılar ve tacizler de aynı kirli senaryonun birer parçasıdır.”
Türkiye olarak bu konudaki hassasiyetlerinin hangi seviyede olduğunu daha önce defalarca ifade ettiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bugün de aynı yerdeyiz. Bölgemizin büyük bir felakete sürüklenmemesi için İsrail üzerindeki baskıların daha da artırılması gerekiyor. Genel kurul marjında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla Türkevi’nde görüşmelerim olacak. Bütün bunlarla beraber bu ikili görüşmeler yanında yine bizlerden randevu talebinde bulunan devlet başkanlarıyla hükümet temsilcileriyle görüşmelerimi sürdüreceğim. Ziyaretimizde Amerika’da yaşayan vatandaşlarımızla da bir araya geleceğiz. Düşünce kuruluşu temsilcileri ve Amerikan iş dünyasının seçkin üyeleriyle de temaslarımız olacak. Ziyaretimizin ve bu çerçevede yapacağımız görüşmelerin, ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
“(İsrail’in Lübnan’a siber saldırıları) İsrail bir kez daha maalesef devlet gibi değil, bir terör örgütü gibi saldırılar düzenliyor ”
Erdoğan, İsrail’in Lübnan’a düzenlediği siber saldırılarla ilgili, “İsrail bir kez daha maalesef devlet gibi değil, bir terör örgütü gibi saldırılar düzenliyor. Özellikle bu dijital saldırıları şu anda devreye almış olması bunun çok açık net ifadesidir. İsrail bu saldırıyla sivil hassasiyetlerinin bulunmadığını kendi bu nefret edici emellerine ulaşmak için de her yolu deneyebileceğini açık ve ortaya koymuştur.” dedi.
Bir gazetecinin İsrail’in Lübnan’a yaptığı siber saldırılarla ilgili değerlendirmesini sorması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Tabii İsrail bir kez daha maalesef devlet gibi değil, bir terör örgütü gibi saldırılar düzenliyor. Özellikle bu dijital saldırıları şu anda devreye almış olması, bunun çok açık net ifadesidir. İsrail bu saldırıyla sivil hassasiyetlerinin bulunmadığını, kendi bu nefret edici emellerine ulaşmak için de her yolu deneyebileceğini açık ve ortaya koymuştur. Bu saldırının başka bir anlamı da bizim tüm ikazlarımıza rağmen, bazı batılı ülkelerin de desteklerini yanına alarak, İsrail’in çatışmaları Lübnan ve bölge geneline maalesef yayılmaktadır.”
Erdoğan, değerli dostu Necib Mikati evvelsi gün yaptıkları görüşmede, şu anda çok çok ciddi sıkıntılar içerisinde olduklarını ifade ettiğini belirterek, “Bu konuda da bizler neler yapabileceğimiz veya neler yapabiliriz? Bunları kendisiyle konuştum.” dedi.
Şu anda bölgenin açıklanamayacak derecede büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tabii birçok şeyler söyleniyor. İşte şu an itibariyle Lübnan özellikle bu İsrail’e karşı ne yapabilir? Tabii (Lübnan Başbakanı) Mikati’nin şeyi bize ne gibi destekleriniz olabilir? Ne gibi yardımlarınız olabilir? Biz sizlerden bunu bekliyoruz ve Birleşmiş Milletler’e gelme noktasında da ‘Bu sene herhalde gelemeyeceğim.’ ifadesini kullandı. Tabii batılı ülkeler başta olmak üzere uluslararası toplum İsrail’in bu canice eylemlerini seyretmeyi bırakmalı ve caydırıcı adımları atmalıdır. Dünya barışını koruma misyonuna sahip bütün ülkelerin İsrail’i durduracak çözümleri ortaya koymasının vakti geldi ve geçiyor. İnsanlığı kaybedecek bir günü dahi kalmamıştır. Diğer taraftan Lübnan’da düzenlenen saldırı, milli teknolojilerin sadece savunma sanayi alanında değil çok daha geniş bir çerçevede ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Biz de tabii bu gelişmeler karşısında çok daha farklı tedbirler almak suretiyle şu anda bütün imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız.”
“Suriye’deki gerilimin artık sona ermesi gerektiğini açık ve net ortaya koyacağız”
“Suriye’yle bir süredir temas devam ediyor. Özellikle bölgede gerilimin bu kadar arttığı bir dönemde diğer ülkelerle diyalog konusu daha da önemli hale geldi. Bu temas konusunda hangi aşamadayız? Yakında bir görüşme olabilir mi?” sorusuna Erdoğan, “İşte özellikle Türkevi, inşallah bu defa çok farklı görüşmelere çok farklı ilişkilere vesile olacaktır. Bunun için Türkevi’nde yapacağım görüşmeler ve Türkevi’nde yapılacak bütün değişik ülkelerden liderlerle görüşmeler, inşallah bunların adımlarını attığımız bir merkez haline evimizi dönüştürecektir.” yanıtını verdi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Suriye’deki gerilimin artık sona ermesi gerektiğini, oradaki istikrarsızlığın başta terör örgütleri olmak üzere, tabii İsrail’in bir devlet terörü estirdiğini çok açık net ortaya koyacağız. Bu artık sıradan bir basit terör değil, devlet terörü. Bunu bugüne kadar çok kez tekrar ettik, söyledik ama bazıları hala özellikle Batılı ülkeler bunu anlamamakta ısrar ediyor. Biz de söylemekte ısrar edeceğiz ve bunu özellikle de inşallah Birleşmiş Milletler’deki konuşmamda ifade edeceğim. Bu gerginliğin sona ermesi, Suriye topraklarının tamamında huzur ve istikrarın sağlanması için Türkiye ve Suriye’nin birlikte atabileceği adımlar, Şam yönetimini muhaliflerin bir süredir Suriye’de çatışmasızlığın sağladığını görüyoruz. Bu durum kalıcı çözüm için etkin bir kapı aralamak adına elverişli bir ortam sağlıyor. Suriye dışında milyonlarca insan vatanlarına dönmek için bekliyor. Biz bu konuda çağrımızı yaptık. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz. Biz buna hazırız. Halkı Müslüman iki ülke olarak artık bu birlikteliği, bu beraberliği bir an önce gerçekleştirelim istiyoruz. İki ülke ilişkilerinde yeni bir dönem de böylesi bir görüşme neticesinde inşallah başlar diye inanıyorum.”
– “Sayın Biden ile henüz planladığımız bir ikili görüşmemiz yok”
Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile ikili görüşme gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceğine dair soruyu, şöyle yanıtladı:
“Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılmak için ajandamız dolu dolu gidiyoruz. Orada sadece Biden değil, birçok dünya lideri olacak. Şu an itibariyle Biden’la bir görüşme var mı yok mu henüz bu kesinleşmiş değil. Ana gündemimiz Birleşmiş Milletler’in Genel Kurulu ve oradaki temaslar. Fakat, Biden veya daha başka sürpriz görüşmeler nerede, nasıl olur bunların hepsini oradaki gelişmelerle ele alacağız. Gerek Türkevi’nde, gerek Birleşmiş Milletler binasında yoğun bir görüşme trafiğimiz olacak. Katılacağımız toplantılar planlanmış durumda. Bu trafik içerisinde Sayın Biden ile henüz planladığımız bir ikili görüşmemiz yok. Ancak çeşitli vesilelerle bir araya gelebiliriz, geleceğiz.”
Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Biz, Birleşmiş Milletler’de görüşeceğimiz tüm liderlerle başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarında akan kanı durdurmayı ele alacağız. Filistin ile birlikte tüm çatışma bölgelerinde yaşananları ve ne yapılması gerektiğini değerlendireceğiz. Çünkü insanlar çocuk, kadın, yaşlı… Ölüyor. Artık rakam 45 binin üzerine çıktı. Bu yenilir, yutulur, bir gelişme değil. İnşallah Türkiye olarak bugüne kadar bu mücadeleyi nasıl vermişsek, özellikle dünya Siyonizminin şu anda Orta Doğu’da estirdiği, bu ne yazık ki ölüm fırtınasına karşı, Türkiye olarak biz neler yapabiliriz bunun gayreti içerisinde olacağız. Bunun çalışmalarını şahsım, arkadaşlarım tüm bakanlarımızla birlikte ele alacağız ve elimizden ne geliyorsa bunu yapacağız.”