KıbrısManşetSürmanşet

Evet mi? Hayır mı?

11 Ekim’de sandık başına gideceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yanı sıra Anayasa Değişiklik Referandumunu da oylayacağız. Peki neyi oylayacağımızı biliyor muyuz?

YARGININ ÖNÜ AÇILACAK… Anayasa Değişiklik Referandumu, 8 olan Yüksek Mahkeme Yargıç sayısını 16’ya kadar çıkarmayı öngörüyor. Yüksek Mahkeme Yargıçlarının iş yükünün ciddi şekilde artması ve dava dosyalarının gün geçtikçe yığılması nedeniyle yargının bu değişikliğe ihtiyacı var.

“ADALETİN ERKEN TECELLİSİ ŞART”… Yüksek Mahkeme Yargıçlarının yoğun performans göstermelerine ve ciddi sayıda dava sonuçlandırmalarına rağmen dava sayısının azalacağına giderek arttığını vurgulayan Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı, bu durumun adaletin tecellisinin geciktiği eleştirilerine neden olduğunu vurguladı.

AHMET VAMIK – GIYNIK ÖZEL

Kıbrıs Türk halkı, 11 Ekim’de gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Anayasa Değişiklik Referandumunu da oylayacak. Anayasa Değişiklik Referandumu, 8 olan Yüksek Mahkeme Yargıç sayısını 16’ya kadar çıkarmayı öngörüyor.

Konuyla ilgili GIYNIK Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Avukat Hasan Esendağlı, Mahkemelerin 1974 sonrasında bugünkü teşkilat yapısına kavuştuğunu, o yıllarda yargıç sayısının saptandığını ve 1985 yılında yürürlüğe giren Anayasa’da yer aldığını ifade etti.

“35 YILDA YARGININ İHTİYAÇLARI DA ARTTI”

SORU: Neden Yüksek Mahkeme Yargıç sayını artırmaya ihtiyaç var?

35 yılda yargının ihtiyaçlarının da değiştiğini ve arttığını kaydeden Esendağlı, “1985 yılındaki yargının yüküyle bugünkü yükünü kıyaslamak mümkün değildir. Kaza Mahkemesi yargıç sayısını değiştirmek mümkünken, Anayasa değişikliği yapmadan Yüksek Mahkeme Yargıç sayısını değiştirmek mümkün değildir. Kaza Mahkemesi Yargıçlarının sayısı yıllar içerisinde artırıldığı için alt mahkemelerde görülen dava sayısı da arttı. Bu nedenle, Yüksek Mahkeme’nin önüne giden dava sayısının artmasına rağmen yargıç sayısı 35 yıl öncekiyle aynı olması nedeniyle aşağıdan gelen dosyalar yukarıda tıkanıyor” dedi.

“DAVA SAYISI AZALACAĞINA ARTIYOR”

SORU: Bu yoğunlukta Yüksek Mahkeme Yargıçlarının makul sürede karar üretebilmesi mümkün müdür?

Yüksek Mahkeme Yargıç sayısının başkan dâhil 8 olduğunun altını çizen Esendağlı, “Her heyet 3 yargıçtan oluştuğu için aynı anda sadece 2 heyetin oturum yapması mümkün. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Yüksek İdare Mahkemesi’nin önündeki dava sayısı 1000’i aşmış durumda. İki heyetin bu dosya sayısını eritmesi mümkün değildir. Yargıtay ve Yüksek İdare Mahkemesi’nin önüne gelen davalar birkaç yıl boyunca yargıç önüne gelip duruşma sırası alamıyor. Yüksek Mahkeme Yargıçlarının yoğun performans göstermelerine ve ciddi sayıda dava sonuçlandırmalarına rağmen dava sayısı azalmıyor aksine artıyor. Bu durum da adaletin tecellisinin geciktiği eleştirilerine neden oluyor” şeklinde konuştu.

“İLK HEDEF YARGITAY CEZA HEYETİ KURULMASI”

Ceza davalarının sayısında çok ciddi artış olduğunu vurgulayan Hasan Esendağlı, “10 yıl önce ülkede sadece 1 Ağır Ceza Mahkemesi vardı. 10 yıl içerisinde bu sayı 3 oldu. Ceza davası kararlarının istinafının en hızlı şekilde görüşülmesi gerekirken, Yargıtay’ın yoğunluğundan dolayı ve ayrı bir Yargıtay Ceza Heyeti olmamasından dolayı alt mahkemelerden gelen dava dosyalarının görüşülmesi gecikiyor” dedi. Esendağlı, Yüksek Mahkeme Yargıç sayısının artırılması halinde ilk hedefin ayrı bir Yargıtay Ceza Heyeti’nin kurulması olduğunu ifade etti.

“ADİL YARGILANMA SİSTEMİNİN OLMAZSA OLMAZIDIR”

Soru: Bu kadar fazla sayıda Ceza ve Ağır Ceza Mahkemesi kararının istinaf edilmesi bir sorunu mu işaret ediyor?

“Neden bu kadar fazla alt mahkeme kararının istinaf edildiği sorusu ayrı bir tartışma konusu olabilir. Yargıçların nitelikleri, verdikleri kararların isabeti, meslek içi eğitimleri ve liyakatlerini tartışabiliriz” diyen Esendağlı, Yargıda her şey güllük gülistanlıktır demiyoruz, bu Anayasa değişikliği tek başına sorunları da çözmez ama alt mahkeme kararlarının istinaf edilmesi adil bir yargılama sisteminin olmazsa olmazıdır. Herkese bir ikinci mahkemeye başvurma hakkı verilmelidir” şeklinde konuştu.

“VATANDAŞ HAKKINI YARGIDA ARIYOR”

Öte yandan vatandaşlar tarafından Yüksek İdare Mahkemesi’ne ciddi bir başvuru olduğuna dikkat çeken Hasan Esendağlı, “İdari makamların ürettiği kararlar insanları mağdur ediyor. İnsanlar bu kararların adil ve yasal olduğuna inanmıyor ve hakkını yargıda arıyor. Bu da Yüksek İdare Mahkemesi’nde bir yığılmaya neden oluyor” yorumunda bulundu.

“KISITLAMA TAMAMEN DE KALDIRILABİLİRDİ”

SORU: Neden Yüksek Mahkeme Yargıçlarının sayısını artırmak yerine Anayasa’daki bu kısıtlamayı kaldırmayı oylamıyoruz?

“Kaza Mahkemesi Yargıçları sayısının belirlenmesinde olduğu gibi Yüksek Mahkeme Yargıçları sayısının da yasa ile belirlenmesine ilişkin Anayasa’da bir değişikliğe gidilebilirdi” diyen Esendağlı, “Anayasa’da sayı belirleme noktasında bir kurucu irade belirlenmiş. Bence bu kurucu iradeye bir saygı gereği düzenlemenin yapısını değiştirmeden sadece yeterli olmayan sayının artırılması noktasında bir karar üretildiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“REFERANDUMUN SEÇİMLE BİRLİKTE YAPILMASI BİR HANDİKAP”

SORU: Anayasa Değişiklik Referandumlarının seçimlerle birlikte yapılması sizce ne kadar sağlıklı?

“Bu bir handikap ve biz şu an bu handikabı yaşıyoruz. Biz bu Anayasa değişikliğinin onaylanması gerektiğini, bunun acil ve elzem bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz ama görüyoruz ki Cumhurbaşkanlığı seçiminin ciddi şekilde gölgesinde kaldı. 2014 Yerel Seçimlerinde de yine Anayasa Değişiklik Referandumu seçimlerin gölgesinde kalmıştı ve halkın onayını alamamıştı. Ayrı bir seçim takvimi belirlenip referandumun tek başına halkın onayına sunulması halinde bu konun halka çok daha iyi şekilde izah edilebileceği, siyasilerin görüşlerini rahatça açıklayabileceği, daha belirgin bir platform yaratılabilir. İdeali referandumun ayrı yapılmasıydı fakat ekonomik koşullar bunu mümkün kılmıyor.  Bir seçimin maliyeti oldukça yüksek, ayrı bir referandum yapılması aynı masrafın tekrardan yapılması anlamına geliyor. Bu nedenle böyle bir talep pek gerçekçi görünmüyor. Bu nedenle Anayasa’daki değişiklik ihtiyaçlarının paket şeklinde değil de parça parça seçimlerle birlikte halkın onayına sunulması uygulanabilir bir yöntemdir.”

“BU DEĞİŞİKLİK TALEBİNİ SİYASİ KONULULARLA İLİŞKİLENDİRMEK DOĞRU DEĞİL”

“11 Ekim’de gerçekleştirilecek halkoylamasında, halka tek bir soru soruluyor. Yüksek Mahkeme Yargıç sayısının artırılmasına evet mi diyorsunuz, hayır mı diyorsunuz. Başka bir tartışma, başka farklı bir durum söz konusu değil. Oylayacağımız tek şey bu olacak. Anayasa değişikliğine evet ya da hayır derken, oylamaya sunulmayan maddeler üzerinden tartışma yaratılmasını doğru bulmuyorum. Geçici 10. Maddeyle bunu ilişkilendirip ‘Hayır’ çağrısı yapanlar var. Geçici 10. Madde bir tartışma konusudur ama Geçici 10. Madde kaldırılmadığı için Yüksek Mahkeme Yargıç sayısının da aynı kalması gerektiği görüşüne ben katılmıyorum. Bunun mantıklı bir cevabı yoktur. Biz yargı mensupları olarak, yargının tıkandığını vurguluyoruz ve bu sayının artırılması gerektiğini söylüyoruz. Kıbrıs’ta çözüm olsun olmasın, mevcut koşullar devam ettiği sürece yargı hizmetleri de devam ediyor. Bu tamamen statükocu bir zihniyettir. Statükoya karşıyım diyerek, mevcut düzenin değişmesine karşı bir duruş sergilemek çok büyük bir tezatlık içerir. Anayasa Değişiklik Referandumuna şu an hayır demekle elinize geçen tek şey Yüksek Mahkeme’deki mevcut sıkıntının devamını onaylamaktır. Bunu başka bir şeyle ilişkilendirmek, sisteme olan öfkenizi bununla haykırmak bana göre pek mantıklı bir hareket değildir.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu