EkonomiKıbrısManşetSiyaset

Fakirleştiren düzen yarattılar

Komşusunun aç yatmasını umursamayan bir anlayış gelişti ülkemizde. Bir tarafta evine taş atmadan kolu yorulmadan  ayda 50 bin TL düşen aileler varken, ki bugün onların kimler olduğunu herkes çok iyi biliyor. Bir diğer tarafta da  6 bin TL ile geçinmeye çalışan aileler gittikçe artıyor

TL kullanımından kaynaklı Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan herkesi de olumsuz etkileyen korkunç bir enflasyon söz konusu!

Satın alma gücünü sadece belli bir zümre kaybetmedi. Bunun dışında kalan çoğunluk alım gücünü çok büyük oranda yitirdi.

Temel ihtiyaçlar bir yana, faturalarını ödeyemeyecek durumda olan çok insan var.

Evine ekmek götüremeyen ya da zar zor götüren çok insan var. Finansal ilişkilere dayalı birçok yükümlülüğünü sırf bu nedenlerle yerine getirmeyen çok insan var.

Çarşı pazarı unutan insan sayısı da az değil. Evinin gıda ihtiyacı, elektrik, su ve temizlik malzemeleri ihtiyacını gidermek, eğer varsa aracına yakıt koymak ve/veyahut aracının yol ruhsatı gibi, sigorta gibi, araç muayene gibi yasal zorunluluk arz eden yükümlülüklerini de birçok insan yerine getiremiyor. Bıraktım üstüne başına çoluk çocuğunun ihtiyacı olan giyim, kuşam ayakkabı gibi gereksinimleri, insanlar çocuklarının okul giderlerini karşılayamaz duruma geldi.. Bütün bu gerçekler önümüzde dururken, ülkede kişisel menfaat odaklı koltuk mücadelesi veren bir siyasi anlayış hüküm sürüyor. Sorunların çözümü yerine kişisel beka kavgaları veriliyor.

Komşusunun aç yatmasını umursamayan bir anlayış gelişti ülkemizde. Bir tarafta evine taş atmadan kolu yorulmadan  ayda 50 bin TL düşen aileler varken, ki bugün onların kimler olduğunu herkes çok iyi biliyor. Bir diğer tarafta da  6 bin TL ile geçinmeye çalışan aileler gittikçe artıyor. Korkunç bir makas aralığı söz konusu burada. Bu adalet içermeyen durumu sorgulayan kimse de yok.

Yasalar karşısında fırsat eşitliği dahil olmak üzere birçok alanda vatandaşlar arasında korkunç boyutta fırsat eşitsizliği vardır.

Bunu düzeltecek olanlar ise öküzün trene baktığı gibi sadece izlemekle yetiniyorlar.

Neden bu kadar kayıtsız kalıyorlar?

Aslında nedeni çok açık.

Tok açın halinden anlamıyor.

Hoş anlamak için de bir çaba sarf etmiyor.

Zira yüksek standartta bir yaşam sürüyor.

Geçim derdi olmayan, yediği önünde yemediği arkasında bir hayat.

Lüks evde ikamet ediyor, lüks otomobil kullanıyor, senede en az iki kez tatiline çıkıyor, çocuklarının gelecek kaygısı yok vs. vs.. Böyle bir durumda az ilerideki mahallede insanlar aç yatıyormuş, evine ekmek götüremiyormuş, çocuğuna okul harçlığı veremiyormuş, faturalarını ödeyemiyormuş, umurlarında mı?

Değil elbette..

Velhasıl ülkece bir yoksulluğa terk edildik.

Bunun elbette genele yansıyacak bir bedeli olacak. Yani bugün bana dokunmayan yılan bin yaşa anlayışı içinde olanları da o yılan illa ki yutacak yiyip bitirecek.

Her gün alım gücünün biraz daha yitirildiği bu düzen içinde ahla vahla bir ömrü heba ediyoruz. Kısacası çürüyoruz bu ülkede.

Zengini daha zengin yapan, dar gelirli insanları da dibe çeken bir düzen kurmuşlar. Şimdi bu düzenin mimarlarından ise medet umuluyor.

Güya ülkeye refah getireceklermiş!

Sizce bu mümkün mü?

Elbette değil..

Bütün bunlar yaşanırken Bugün UBP-DP-YDP koalisyon hükümetinin güven oylamasına CTP  katılmayıp dışarda eylem yapacak. HP’de oturuma katılacak ve ret oyu verecek. Kuvvetle muhtemel hükümet güvenoyunu alacak. Velhasıl senaryo yazıldığı gibi hayat bulacak ve nihayetinde CTP’de Meclise girecek..

Peki elde ne var?

Koca bir hikaye..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu