KıbrısManşet

Federal çözüm kavgası sadece saraylarda verilen bir kavga türü mü?

Erhürman’a da, Akıncı’ya da seçimi birlikte kaybettiren, stratejik hesap hatası yapan bir grup CTP’li ve herkese küfretmeyi, herkesi aşağılamayı çok büyük maharet sayan, bir grup Akıncı gönüllüsüdür...

İdeolojik temel yoksunluğu, siyasetteki en büyük sıkıntıdır; en önemli “zayıflık”tır…

Neden mi?

Çünkü, Türkiye hükümetlerini veya devletini, Kıbrıs’ın nüfus yapısını değiştirmeye çalışmakla suçlamak başka şeydir; hayatında bu iddiaya karşı çıkmamış olmak; hatta bu iddiayı savunanlarla kavga edip, onları bulunduğunuz partiden kovmak bambaşka bir şey!

-*-*-

Ve ideolojik temel yoksunluğu, öyle büyük bir sıkıntıdır ki; Türkiye hükümetlerini suçlamak yerine, örneğin Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a gelen ve yerleşip seçme / seçilme hakkı kazananlara saldırmayı “mübah” saymanıza yol açabilir.

-*-*-

Evet, Mustafa Akıncı, siyasi yaşantısının hiç bir döneminde, Türkiye’yi, Cenevre Konvansiyonu’na veya uluslararası sözleşmeler aykırı davranıp, Kıbrıs’ta nüfus yapısını değiştirmekle suçlamadı. Ama seçim akşamı, aynı Türkiye’ye, “seçimlerimize müdahale ettiniz” diye mesaj gönderdi.

Oysa, Türkiye’nin müdahil olmadığı hiç bir seçimimiz olmadı!

-*-*-

Türkiye, 2010’da da müdahildi; hem de en etkili, en yetkili, en organize ekipleriyle…

Öncesinde de öyleydi…

Ve Türkiye, 2015’te de müdahildi…

-*-*-

Türkiye, ilk başlarda öğretmenleriyle, akabinde subaylarıyla, 1948’den beri müdahil değil miydi?

İki örnek vereyim; mesela isimlerini bildiğimden soruyorum; Hasane Ilgaz, Celal Hordan, Japon vatandaşları mıydı?

TMT’yi silahlandıran, eğiten, komutanlık eden Sovyet ordusu muydu?

TMT aracılığı ile toplumun hem askeri hem de siyasi yönetimini üstlenen, Çin Halk Cumhuriyeti Ordusu muydu?

-*-*-

1974’te müdahale olmamış mıydı?

1981 devlet başkanlığı seçimlerinde de mi olmamıştı?

1990 genel seçimler, müdahalenin Allah’ını yaşamadı mı?

-*-*-

2004 Referandumu’nda bizzat Recep Tayyip Erdoğan ayakları, elleri ile basıp geçmemiş miydi; vurup yıkmamış mıydı?

Ne de hoşumuza gitmişte ayıptır söylemesi!

Hepimiz o dönemde, “Je Suis Erdoğan” değil miydik?

-*-*-

Ve eğer Türkiye, Pazar günkü seçimlere de müdahale etmişseydi; neden sonuna kadar beklediniz?

Neden sayım bittikten sonra çekildiniz de öncesinde çekilmediniz?

Neden sandıkları alıp yakmadınız?

Çünkü, “kazansaydınız”, sadece gülümseyerek teşekkür edecektiniz…

-*-*-

Ve sevgili CTP’li kardeşlerim!

Tufan Erhürman da “TC Devleti’nin adamı” mıydı?

Neden bunu söylettiniz?

Neden bunun söylenmesine müsaade ettiniz?

Sizi Akıncı’ya sahip çıktınız diye kutlamayacağım çünkü kendi genel başkanınıza sahip çıkmadınız!!!

Ve hepiniz gayet iyi biliyordu ki; genel başkanınız ikinci tura kalsaydı; rakibi kim olursa olsun, hap gibi yutacaktı!

-*-*-

Şu yorumu yapmak istiyorum:

Erhürman’a da, Akıncı’ya da seçimi birlikte kaybettiren, stratejik hesap hatası yapan bir grup CTP’li ve herkese küfretmeyi, herkesi aşağılamayı çok büyük maharet sayan, bir grup Akıncı gönüllüsüdür…

-*-*-

Sevgili Yenidüzen’in dünkü başlığı kısmen doğruydu; “Ak Parti çalıştı ve Ersin Tatar kazandı”…

Bence Berat Albayrak zaten bunu açıkça itiraf etmişti; herkes, Türkiye’ye daha yakın duruş sergileyen bir adayın, Türkiye tarafından desteklendiğini, destekleneceğini biliyordu ve Ersin Tatar’ın da bundan gocunduğu bir durum söz konusu bile değildi!

-*-*-

Efendim Türkiye para dağıttı!

“Kelin merhemi olsa, kendi başına sürerdi” demeyeceğim ama “ispat edin” demek istiyorum!

Ve bu suçlamanın, “örtülü ödenekle alakalı” kısmına da girmeyi istemiyorum!

Suçlamaysa, bol bol her tarafta vardır!

Önemli olan, “müdahaleden gerçekten rahatsızsaydınız, önceden çekilirdiniz, sonucu beklemezdiniz”…

Ve eklemek istiyorum; “madem ki müdahale bu kadar açıktı, neden maç bittikten sonra kavgayı bıraktınız?”…

Çıkıp tüm Dünya’ya anlatsanız ya!

-*-*-

Yıllardır sinen kibirli tavra da değinmek lazım…

Bu kibirli tavır; “Yerleşikler, Türkiye kökenliler, parayla satılanlar, onursuzlar” diye diye; yüzde 30’luk UBP’ye, yüzde 22’lik desteği yaratanlardır…

Kısacası, Avrupa’da faşist ve ırkçı partilerde ortaya çıkan “ırkçı, dışlayıcı” tavırlar ve kibir de size kaybettirdi…

-*-*-

Çünkü Ersin Tatar, kimseyi ayrıştırmadı; kimseye “yukarıdan” bakmadı; “Ben Cambridge mezunu süper zeki bir insanım, seçim sonucu sizin IQ seviyenizi ortaya koyacak” demedi mesela!

Ama siz dediniz…

-*-*-

Haaa mutlaka eklemek istiyorum…

Türkiye kökenli veya yerleşik dediğiniz ve belki de en az yarısını sizin vatandaş yaptığınız insanlar ve onların çocuklarının en az yüzde 70’i, hatta belki de yüzde 80’i diyelim ki Tatar’a oy verdi; peki geriye kalan yüzde 20’lik bölüm; DNA testi “saf Kıbrıslı” çıkmış olanlar mıydı?

Sizi gidi ırkçılar sizi!

-*-*-

Çözüm mü?

Yani, federal çözüm, federal çözüm diye diye canınızı yediniz!

Türkiye, “imzala” demeden, her hangi bir anlaşmaya imza atabileceğinizi mi düşünüyordunuz?

Yoksa, şimdi, Ersin Tatar’ın, “imzala” denmeden imzalayabileceğine mi inanıyorsunuz?

-*-*-

Ne yapacaksınız?

Siz de, seçimi kaybettiğiniz için, federal çözüm inancınızı, 2004’teki gibi eve mi hapsedeceksiniz?

Sokakta kalın; Akıncı’yı da sokağa zorlayın bence!

Değilse; seçim öncesi söylediğiniz ve yaptığınız her şeyin, sadece “Türkiyeli düşmanlığı içeren ırkçılık ve seçim kazanma maksatlı popülizm” olduğunu ispatlamış olmayacak mısınız?

Bu muydu kavganız?

Bence buydu!

Haydi, buyurun, beni ve benim gibi düşünenleri yanıltın, şaşırtın, utandırın!

Yani sorry ama federal çözüm kavgası sadece saraylarda verilen bir kavga türü müydü?

Diğer Haberler

Başa dön tuşu