EğitimGenelKıbrısManşet

GAÜ Akademisyeni Yrd. Doç. Dr. Önder’den “Ukrayna Rusya savaşında bazı ana aktör devletlerin politikaları”

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ), Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ersoy Önder, İBB Meclis Grup Başkanı Doğan Subaşı’nın yönetim kurulu başkanı olduğu “Ülke Politikaları Vakfı” Haziran 2022 serisine, “Ukrayna-Rusya Savaşında Bazı Ana Aktör Devletlerin Politikaları” başlıklı makalesi ile katkıda bulundu.

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ), Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ersoy Önder, İBB Meclis Grup Başkanı Doğan Subaşı’nın yönetim kurulu başkanı olduğu “Ülke Politikaları Vakfı” Haziran 2022 serisine, “Ukrayna-Rusya Savaşında Bazı Ana Aktör Devletlerin Politikaları” başlıklı makalesi ile katkıda bulundu.

Yrd. Doç. Dr. Ersoy Önder, “Ukrayna-Rusya Savaşında Bazı Ana Aktör Devletlerin Politikaları” başlıklı makalesinde şöyle belirtti;

Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşında coğrafi konumu ve savaşın iki tarafıyla da ilişkilerinin bulunması sebebiyle, denge politikası izleyen ülkelerden biri olmuştur. Türkiye bir yandan NATO üyesi, bir yandan her alanda her iki tarafla da ilişkileri olan bir ülke konumundadır. Rusya, Türkiye’nin en büyük enerji tedarikçisidir. Türkiye, bazı stratejik silahlarını da Rusya’dan temin etmektedir. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin başlangıcından itibaren, Türkiye savaşa karşı bir tutum benimsemiş ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemiştir. Ancak aynı zamanda Rusya ile doğrudan herhangi bir çatışmaya girmeme konusunda da hassas davranmıştır. Türkiye’nin Kiev’in toprak bütünlüğü ile ilgili tam destek kararını açıklamasından iki gün önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky’den Türkiye Cumhurbaşkanı’na bir teşekkür mektubu gönderilmiştir. Mektupta, Türk Boğazlarının Montrö Anlaşması’na dayanarak Rus savaş gemilerinin hareketine kapatılması istenmiştir. Türkiye’nin bu savaştaki ana politikası, NATO üyesi bir ülke olarak, ittifakın üyesi olduğunu göz ardı etmediğini, ancak bölgedeki çıkarlarından da vazgeçemeyeceğini göstermektedir. Türkiye, bağımsız rolünü güçlendirmeye, itibarını artırmaya ve Ukrayna ile Rusya arasında bir denge kurarak bu rolü bölgesel ve küresel olarak genişletmeye çalışan orta büyüklükte güce sahip bir ülkedir.

“Dünya Düzenini Değiştiremezse, Bu Savaşın Kaybedeni Rusya, Kazananı ise Tek Bir Askerinin Burnu Bile Kanamadan Birçok Kazanım Elde Eden Batı Dünyası ve ABD Olacaktır”

Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, sadece bu iki ülkeyi değil, bölgesel ve küresel aktörleri de etkilemektedir. Savaşın neticelenme şekline göre, yakın gelecekte uluslararası dünya düzeninin yeni şeklinin belirlenmesi muhtemeldir. Soğuk Savaş’ın 1991’de bitimiyle tek kutupluluğa ve ABD hegomonik güç düzenine evrilen dünya, 2001’de yaşanan 11 Eylül saldırıları ve sonrasındaki 10 yılda yeni bir düzene geçmiştir. ABD’nin yarattığı bu yeni düzen, yeniden iki kutupluluğu, bir yanda devletler, diğer yanda terör örgütleri olacak biçimde şekillendirmiştir. Bu düzen 2011 Arap Baharı ve Suriye krizi ile sona ermiş, dünya düzeni Rusya, Çin ve AB’nin etkinliğini artırmasıyla çok kutupluluğa dönmüştür. Joe Biden’ın ABD’yi yeniden sisteme döndürmesi ve Rusya’yı Ukrayna’ya bir nevi itmesindeki amaç, dünya düzenini ABD’nin çıkarına olmayan çok kutupluluktan, geçmişte örneği görüldüğü gibi, çıkarına olan iki kutupluluğa çevirmektir. ABD tarafından demokratik ve anti demokratik ülkeler olarak sınıflandırılan bu iki kutuplu dünya düzeninde bir tarafın liderliğine ABD devam ederken, diğer tarafın liderliği için şekillendirilen aktör devlet Rusya olmaktadır. ABD, belki de sadece Türkiye haricinde, kendi tarafını bütünüyle konsolide etmiştir. Rusya ise, NATO’nun kendisi için tehdit olduğu gerekçesiyle sert gücünü kullanma yolunu seçmiştir. Savaşların kaybedeni, savaşlara katılanlardır. Dünya düzenini değiştiremezse, bu savaşın kaybedeni Rusya, kazananı ise tek bir askerinin burnu bile kanamadan birçok kazanım elde eden Batı dünyası ve ABD olacaktır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu