DünyaEkonomiKıbrıs

“Madem ülkeni bu kadar seviyorsun, neden başka bir ülkeye göç ediyorsun?”

Zorluklardan ve gelecek kaygısından ötürü ülkemizden göç etmeyi düşünen Veri Bilimi & İş Analitiği Yüksek Lisan Öğrencisi Tunç Eren Fransa’ya yerleşerek, hayatını yabancı bir ülkede sürdürme kararı aldı.

NE KADAR UZAĞA GİTSEM DE KIBRIS’I ARARIM… Küçüklüğünden beri hep farklı kültürlerden ve milletlerden insanların olduğu ortamlarda yetiştiğini ifade eden Eren, “Ne kadar uzağa gitsem de, dönüp bir şekilde Kıbrıs’ı anımsatan, bana biraz da olsa o hissi yaşatabilecek bir şeyler ararım” dedi.

KIBRIS’IN NE KADAR DEĞERİNİ BİLİYORUZ? Eren, ülkesiyle ilgili şunları sarf etti: “Doğa olarak da kültürel olarak da çok zengin topraklarda yaşıyoruz. Peki asıl soruya gelelim, bunun ne kadar değerini biliyoruz? Benim hissiyatım, hiç bilmediğimiz.”

AB FIRSATLARINI ÇARÇUR EDİYORUZ… “Avrupa Birliği gibi bir oluşumun, tam olarak olmasa da bir parçası olmak çok büyük bir şans. Yazıktır ki ülkemizde çoğunlukla bu paraları çarçur ediyoruz, düzgün yatırımlar yapmıyoruz ve aradaki uçurumun daha da açılmasına izin veriyoruz” ifadelerini kullandı.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 pandemisi ve dövizin gitgide yükselmesi hem ekonomik hem de sağlık açısından yaşamı olumsuz yönde etkiledi ve hala devam ediyor.

Herkes sağlık açısından endişe duyarken, şimdi de her geçen gün temel tüketim maddelerine yapılan zamlar ve artan dövize karşı büyük bir kaygı var.

Özellikle ülkemizde Türk Lirası kullanılması nedeniyle mevcut zorluklar etkisini daha çok gösteriyor ve her geçen gün yaşam zorlaşırken, gençleri de göç etmeye zorluyor.

Hali hazırda kötüleşen yaşam koşullarına bir de bitmek bilmeyen, yıllardır çözümlenemeyen ‘Kıbrıs Meselesi’ özellikle ülkedeki gençlerin önüne çoğu anlamda taş koyuyor.

Ülkedeki gençler her geçen gün doğdukları, büyüdükleri vatanlarını ve ailelerini geride bırakarak, yaşamak için farklı ülkelere göç ediyor.

Bu zorluklardan ve gelecek kaygısından ötürü ülkemizden göç etmeyi düşünen Veri Bilimi & İş Analitiği Yüksek Lisan Öğrencisi Tunç Eren Fransa’ya yerleşerek, hayatını yabancı bir ülkede sürdürme kararı aldı.

GIYNIK’a demeç veren Eren, Fransa’ya yerleşme kararını, oradaki hayatı ve değişen koşulları anlattı.

“NE KADAR UZAĞA GİTSEM DE KIBRIS’I ARARIM”

Küçüklüğünden beri hep farklı kültürlerden ve milletlerden insanların olduğu ortamlarda yetiştiğini ifade eden Eren, tüm okul hayatı boyunca farklı yerlerde, farklı okullara gittiğini ve şimdi de Paris’te yüksek lisans yapmakta olduğunu söyledi.

Eren, “Yaklaşık 50 farklı milletten insanla tanışmışım veya konuşmuşumdur, birçok ülkeyi gezip görmüşümdür ama hiçbiri bana, adamız Kıbrıs’ın verdiği güzel hissi, insanımızın samimiyetindeki sıcaklığı vermedi” diyerek, kendi kültürümüze, yemeklerimize, Kıbrıs’ımızın doğasına ve güzelliğine çok düşkün birisi olduğunu ifade etti.

“Ne kadar uzağa gitsem de, dönüp bir şekilde Kıbrıs’ı anımsatan, bana biraz da olsa o hissi yaşatabilecek bir şeyler ararım” diyen Eren, sözlerine şöyle devam etti:

KIBRIS’IN NE KADAR DEĞERİNİ BİLİYORUZ?

“Eminim hepimiz hem fikiriz ki cennet gibi bir adada yaşıyoruz, artısıyla eksisiyle bize çok güzel bir yaşam sunan, sıcak havası, kumlu sahilleri ve berrak deniziyle, birçok Avrupalının bile imrendiği bir kara parçası Kıbrıs. Venediklisinden Yunanlısına, Mısırlısından Osmanlısına, birçok imparatorluğa ve ulusa ev sahipliği yapmış, karşılığında çok acılar çekse de çeşitli kültürlerin getirdiği güzellikleri barındıran bir yer Kıbrıs. Mesela örnek vereyim, geçenlerde İtalyan bir arkadaşıma “Gancelli” kelimesinden bahsettim ve kelime aslında Latince kökenli bir kelime olup, bahçe kapısı anlamına gelen ve İtalya’da sık olmasa da kullanılan bir kelimeymiş. Büyük ihtimalle bize Venediklilerden kalan bir kelime. Yemeklerimizden bahsetmeye gerek bile yok, liste uzar ve gider. Demek istediğim şu ki, doğa olarak da kültürel olarak da çok zengin topraklarda yaşıyoruz. Peki asıl soruya gelelim, bunun ne kadar değerini biliyoruz? Benim hissiyatım, hiç bilmediğimiz.”

‘RANT, YAĞMA, ÇIKAR, PLANSIZLIK, GÜNÜ KURTARMA ÜZERİNE KURULMUŞ BİR YAPI’

 “KKTC’de kurduğumuz düzene bakarsak, ne yazık ki tamamen rant, yağma, çıkar ve plansızlık, günü kurtarma üzerine kurulmuş bir yapı. Zaman geçtikçe, bu düzen bizi içine çekiyor ve eritiyor. Bunun ne kadar farkındayız? Gayet farkında olduğumuzu, ancak kişisel çıkarlar ve/veya hareket etme korkusundan dolayı hiçbir şeyi değiştirmeye tenezzül bile etmediğimizi görmek pek zor değil. Bir kısım insan eminim ki bu kurulan çarpık, yozlaşmış düzenden besleniyordur, kendi ve çocuklarının geleceğini yaptığı yolsuzluklar ve çarpık düzenin getirileri ile garanti altına alıyordur. Peki diğerlerimiz? Sanırım kimsenin umurunda değil. Beni de açıkçası üzen bu. Çok zor bir ekonomik krizin içinden geçiyoruz, tamamen bizden bağımsız sebeplerden dolayı gün geçtikçe fakirleşiyoruz ve bu fakirleşmeyle beraber geleceğe dair olan umutlarımız da eriyip gidiyor. Özellikle gençler olarak, adamız ve ülkemiz için bir ışık göremiyoruz. Şanslıyım ki çok iyi kurumlarda eğitim aldım ve bu sayede çok fazla akıllı, çalışkan, ülkesini seven ve bir şeyleri değiştirmek isteyen arkadaşım oldu yıllar içinde, ancak ne acıdır ki gözlemlediğim kadarıyla bu gençler git gide umutlarını kaybediyor ve mecburen göç etme yoluna doğru ilerliyor.”

“KKTC’DE GENÇ OLARAK, BAĞIMSIZ, TEMİZ, DÜRÜST BİR ŞEKİLDE HAYAT KURMAK İMKANSIZ”

“Bize kızacaksınızdır; “Madem ülkeni bu kadar seviyorsun, neden başka bir ülkeye göç ediyorsun?”. Bunu söyleyen insanlar realitenin farkında değil, artık KKTC’de bir genç olarak, ailenden bağımsız, temiz ve dürüst bir şekilde hayat kurmak imkansız noktasında. Sen yıllarını ver, en iyi okullarda oku, alanında kendini geliştir, kültürel olarak kendine birçok şey kat, sonra dön ve KKTC’deki duruma bak. Dönmek ister mi insan? Dönse, bir torpili yoksa güzel bir iş bulmasının çok zor olduğunu, alacağı 3 kuruş parayla ay sonunu zor getireceğini, geleceğe dair plan yapmayı bırak, ev veya araba almak gibi şeylerin imkansız olduğunu görüyor. Bakın tekrarlıyorum, aileden bağımsız. 24 yaşındayım ve sağ olsun ailem bana bugüne kadar tam destek verdi, onlar sayesinde bu güzel eğitimi aldım ve alıyorum, ancak insan bir yerden sonra kendi kendine yetmek, aldığı eğitimin karşılığını vermek istiyor. İşte sorun tam olarak burada, KKTC’de kendi kendine yetilemiyor.”

EREN: AVRUPA BİRLİĞİ FIRSATLARINI ÇARÇUR EDİYORUZ

“Avrupa Birliği gibi bir oluşumun, tam olarak olmasa da bir parçası olmak çok büyük bir şans. Birçok ülkeye özgürce gidip gezebiliyor, hatta yaşayıp çalışabiliyoruz. Verdiği hibelerden, yatırımlardan yararlanıp ülkemizi geliştirebiliyoruz. Yazıktır ki ülkemizde çoğunlukla bu paraları çarçur ediyoruz, düzgün yatırımlar yapmıyoruz ve aradaki uçurumun daha da açılmasına izin veriyoruz. Ben şahsen, AB Bursu olmasa, bu döviz krizinde Fransa’ya yüksek lisans yapmaya gelemezdim. Paris gibi bir şehirde yaşamak, ESSEC gibi veri bilimi alanında Avrupa’da bir numara olan bir okula gelmek inanılmaz güzel bir his, ama yazının başında da dediğim gibi, aklım hep Kıbrıs’ta. KKTC’de gündelik sorunlarımız, muhabbetlerimiz, vizyonumuz o kadar geri kalmış, o kadar basit ve o kadar gereksiz ki, uyuyan bir toplum görüyorum sadece. Dünya yapay zekayı, Mars’ı kolinize etmeyi, fosil yakıtlardan kurtulmayı konuşurken, bizim derdimiz hangi aday, hangi partiden vekil çıkacak, kim kimin cebini dolduracak, o parti seçilirse oğlum/kızım işe girer mi vs. vs.”

“NE YAZIK Kİ, ÇOK GERİDEYİZ VE DAHA DA GERİYE GİTMEYE DEVAM EDİYORUZ”

“Ne yazık ki, çok gerideyiz ve daha da geriye gitmeye devam ediyoruz. Gençlerimiz, artan bir hızla ülkeden göç etmeye devam ediyor ve gerçekçi olalım, KKTC’de Kıbrıslılar büyük bir azınlık durumunda. Bu kimimizi rahatsız etmiyor olabilir, ama ondan sonra çıkıp “insanımızı, kültürümüzü, benliğimizi koruyalım” diye sahte nutuklar atmaları çok gülünç oluyor. Şahsen, artık yolun sonunda bir ışık göremiyorum ve benim gibi birçok arkadaşım da aynı şekilde, mecburen göçe zorlanıyor. Yakın zamanda bir şeyler çabucak değişmeye başlamazsa, üzülerek söylüyorum ki Kıbrıslı Türkler için yolun sonu oldukça karanlık. Çarpık düzenden faydalananlar kendileri çalıp kendileri oynamaya devam edebilir, ama bu yaşanan acı gerçekleri değiştirmiyor. Kim bilir, belki de kurulan bu düzen tam olarak bizim gibi gençlerin çok sevdiğimiz adamızı terk etmesini hedefliyor olabilir. Vakit ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu