DünyaEğitimEkonomiKıbrısManşetSiyasetToplumYaşam

Gençlerimiz ülkelerini terk etmek zorunda bırakılıyor!

Ülkedeki gençler her geçen gün doğdukları, büyüdükleri vatanlarını ve ailelerini geride bırakarak, yaşamak için farklı ülkelere göç ediyor. Bu zorluklardan ve gelecek kaygısından ötürü ülkemizden Hollanda'ya göç etmek zorunda kalan Yüksek Lisans öğrencisi, Sosyal ve Siyasi Sanatçı Buğçe Bozkurt, GIYNIK’a demeç verdi.

NE YAZIK Kİ ARTIK HİÇ UMUDUM KALMADI… “Ben sadece kendime yatırım yapmak için uğraşmadım, aynı zamanda Kıbrıs’ın geleceğine yatırım yapmak isterdim” diyen Bozkurt, ne yazık ki artık hiç umudunun kalmadığını üzülerek belirtti.

AB BURSU SAYESİNDE BEN EĞİTİMİMİ ALABİLİYORUM… “Eğer AB bursu olmasaydı, döviz kurları bu haldeyken Avrupa’da okumasının söz konusu bile olamazdı” diyen Bozkurt, bu yolda ilerlemek isteyen vatandaşların burs başvurusu için araştırma yapmaları önerisinde bulundu.

KENDİMİ ASLA YALNIZ HİSSETMİYORUM… Bozkurt, yakın bir süre sonra profesörlerinin de yardımıyla Hollanda ya da Belçika’da staja başlayacağını aktararak, “Çok güzel bir bölgede yaşıyorum, uluslararası dostlar edindim ve kendimi asla yalnız hissetmiyorum” dedi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 pandemisi hem ekonomik hem de sağlık açısından yaşamı olumsuz yönde etkiledi ve hala devam ediyor.

İnsanlar sağlık açısından endişe duyarken, diğer yandan her geçen gün temel tüketim maddelerine yapılan zamlar ve artan döviz nedeniyle yaşamak gün geçtikçe zorlaşıyor.

Özellikle ülkemizde mevcut zorluklar etkisini daha çok gösteriyor ve her geçen gün yaşam zorlaşırken, gençlerin göç etmesine neden oluyor.

Hali hazırda kötüleşen yaşam koşullarına bir de bitmek bilmeyen, yıllardır çözümlenemeyen ‘Kıbrıs Meselesi’ özellikle ülkedeki gençlerin önüne çoğu anlamda taş koyuyor.

Ülkedeki gençler her geçen gün doğdukları, büyüdükleri vatanlarını ve ailelerini geride bırakarak, yaşamak için farklı ülkelere göç ediyor.

Bu zorluklardan ve gelecek kaygısından ötürü ülkemizden göç etmek zorunda kalan Yüksek Lisans öğrencisi, Sosyal ve Siyasi Sanatçı Buğçe Bozkurt Hollanda’ya yerleşerek, hayatını yabancı bir ülkede sürdürme kararı aldı.

GIYNIK’a demeç veren Bozkurt, Hollanda’ya yerleşme sürecini, oradaki yaşamı ve değişen koşulları anlattı.

“NE YAZIK Kİ ARTIK HİÇ UMUDUM KALMADI”

Bir gencin ailesini, işini ve sevdiklerini bırakıp gitmesinin aslında çok harika bir olay olmadığını ifade eden Bozkurt, kendisinin KKTC’den ilk kez ayrılmadığını ve bu sebepten ötürü bu burukluğu ilk defa yaşamasa da yeni bir hayatın heyecanının kendisine hep çok cazip geldiğini söyledi.

Bozkurt, İngiltere ve Hırvatistan yolculuğundan sonra şimdi de hayatı Hollanda’da deneyimlemeyi karar vererek, çok gezerek, farklı farklı ülkelerde eğitim ve kişisel gelişim programlarına katıldığını aktardı.

“Kendimi geliştirdim ve bunu yaparken kafamda hep bir gün ülkeme döner, bir şekilde kendi mesleğimi yapmaya başlarım gibi bir umut vardı. Ben sadece kendime yatırım yapmak için uğraşmadım, aynı zamanda Kıbrıs’ın geleceğine yatırım yapmak isterdim” diyen Bozkurt, ne yazık ki artık hiç umudunun kalmadığını üzülerek belirtti.

Bozkurt, lisansını University of Nicosia’nın Güzel Sanatlar bölümünde tamamladığını ve şu an Sosyal Sanatlar dalında ilerlediğini anlatarak, şimdi de University of Groningen’de Sanat Politikası ve Kültürel Girişimcilik üzerine yüksek lisans yaptığını ifade etti.

HOLLANDA’YA İLK GİTTİĞİNDE ÇOK ZORLUK ÇEKTİ

Hollanda’ya ilk gittiğinde çok büyük zorluklar yaşadığını anlatan Bozkurt, sözlerine şöyle devam etti:

“İlk 2 ay ülkede konut sıkıntısı yüzünden evsiz kaldım ve yerel bir inisiyatif sayesinde geçici olarak birilerinin yanında yaşadım. Ev ararken beklemediğim bir ırkçılıkla karşılaştım. Düşündürmedi değil bu durum beni, Kıbrıs’a yerleşen öğrencilere karşı tutumuz gerçekten nedir acaba diye… Evsizlik tabi ki ciddi harcamalara ve israfa sebebiyet verdi. Geçti tabi bunlar artık! Şuan kendi odam ve bir işim var. Aynı zamanda Avrupa’da kültürel sektöre yüksek katkılarda bulunmuş akademik alanda çok değerli akademisyenlerden, dünyanın en iyi 100 okulundan biri olan üniversitede eğitim almaktayım. Bunlar gerçekten benim için paha biçilemez tecrübeler.”

“AB BURSU SAYESİNDE BEN EĞİTİMİMİ ALABİLİYORUM”

Bozkurt, AB bursu sayesinde eğitimi alabildiğini anlatarak, bu yolda ilerlemek isteyen vatandaşların burs başvurusu için araştırma yapmaları önerisinde bulundu.

“Eğer AB bursu olmasaydı, döviz kurları bu haldeyken Avrupa’da okumasının söz konusu bile olamazdı” diyen Bozkurt, Hollanda’da asgari ücretle yarı zamanlı bir işle geçinmenin de mümkün olduğunu söyledi.

Bozkurt, ilk başta yabancı dil sıkıntısından ötürü iş bulamayacağını düşünürken, zorlanmadan geçici bir süreliğine, staj zamanı gelene kadar çalışacağı bir işi olduğunu ve ev kirasını ödeyerek, ayı geçirecek cep harçlığının da kaldığını ifade etti, “KKTC de asla yapmam dediğim işlere burada girişebiliyorum. Çünkü hem çalışana saygı var, hem de emeğinin karşılığını alıyorsun. Bu çok ciddi bir fark!” dedi.

BOZKURT: GRONİNGEN BİR ÖĞRENCİ ŞEHRİ

Groningen’in bir öğrenci şehri, aşırı eğlenceli, enerjisi yüksek ve herkese saygılı bir şehir olduğundan söz eden Bozkurt, medeniyet ve bilimin kültürünü her yerde hissedebildiğini anlattı.

Tabi ki her yerde olduğu gibi buranında kusurları sorunları var diyen Bozkurt, karşılaştığı sorunları dile getirdi:

“Irkçılık, kolonileşme, görüşü kapalı bir kesim insan, covid-19 ile mücadele. Hollanda’da siyasi sıkıntılar çok. Gel gelelim hiçbir zaman bizim gibi toplumunu depresyona sürükleyecek dereceye gelmesine izin vermiyorlar çünkü düzen var. Tabi ki bu kadar gelişmiş bir ülkeyle tanınmayan 3. Dünya ülkesini karşılaştırmak mantıklı değil ama “Ülkeni bırakıp gittin sana ihtiyacımız var” diyen grubun Kıbrıs’ta bunları hesaba katması gerek.”

“KENDİMİ ASLA YALNIZ HİSSETMİYORUM”

Bozkurt, yakın bir süre sonra profesörlerinin de yardımıyla Hollanda ya da Belçika’da staja başlayacağını aktararak, olduğu konumdan fazlasıyla memnun olduğunu söyledi.

Ülkemize dair yaşadığı hayal kırıklıklarını dile getiren Bozkurt, sözlerini şöyle noktaladı:

“Çok güzel bir bölgede yaşıyorum, uluslararası dostlar edindim ve kendimi asla yalnız hissetmiyorum. Evimi, ailemi arkadaşlarımı, atölyemi özlemiyor muyum? Fazlasıyla! Ancak geleceği olmayan bir ülkeye sürünmek için dönmenin neresinde mantık var? Ben seve seve memleketime geri dönüp, olmayan kültürel devlet poliçemizi hazırlayanlardan olmak isterdim. Açtığım atölyemi toplumsal alan haline getirip gençlere kültürel üretimde katkı sunmak tabi ki isterdim ama oluru yok. Bir yandan siyaseti işletme sanan bir grup yönetim görevlisi havasında politikacı, diğer tarafta batık bir ekonomi ve kimsenin bahsetmediği ama öğrenciyi sermaye olarak gören eğitim kurumları.”

DEĞİŞMESİ GEREKEN O KADAR ÇOK ŞEY VAR Kİ MEMLEKETİN DÜZENİNDE…

“Şimdi söylesin biri bana ben bu kadar tecrübeyi alıp, hayalini kurduğum doktoramı tamamlayıp KKTC’de akademisyenlik neden yapayım? Ya da proje gibi yönetilebilecek bir işletme için, neden canımı dişime takayım? Gelip, Neo-liberallikten bile çıkmış bir yönetime neden poliçe hazırlamak için kendimi yiyeyim? Varsa rasyonel bir argümanı olan seve seve dinlerim. Umarım gün gelir ve bunlar sadece 24 yaşındaki benim yazdığım yorgunluk isyanları ve tecrübe yazıları olarak kalır. Ancak, hayal olmaktan bile çok uzak artık bu. Tabi ki bir çok göç eden gencimiz gibi bende adamıza sevdalıyım ama göç etmeye mahkumuz. Değişmesi gereken o kadar çok şey var ki memleketin düzeninde, izin verseler de gerçekten profesyonelce çözsek bile yıllarımızı alır ki artık bu bile tamamen hayal.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu