EkonomiKıbrısManşetSiyaset

Hakkımızdır dediğimiz aslında nedir?

Güney Kıbrıs’a AB’den reel sektör için 3 milyar Euro ödenek haberini görünce peki ya biz ne yapacağız düşüncesi ile hop oturup, hop kalktım. Zira  bize dayatılan düzende tutunacağımız böyle bir dal yok

Güney Kıbrıs’a AB’den reel sektör için 3 milyar Euro ödenek haberini görünce peki ya biz ne yapacağız düşüncesi ile hop oturup, hop kalktım. Zira  bize dayatılan düzende tutunacağımız böyle bir dal yok.

KTEZO Genel Koordinatörü Hürrem Tulga elindeki verilere bakarak, şu an Kıbrıs’ın Kuzeyinde 50 bin kişiye yakın insanın işsiz kaldığını söylüyor. Bu aslında sadece işsiz olan 50 bin kişinin ve onların ailelerinin sorunu değil, bu hepimizin sorunu ve hepimizin kaygılanması gereken bir durumdur.

Ha verilen vaatler yok mu?

Var.

Önümüze pembe tablolar çizen, koyan da çok bu arada..

Hatta lafazanlığın biri de bin para.

Lakin icraat var mı?

Yok!

Zümresel bir çaba var.

Gemisini kurtaran kaptan anlayışında.

Halkın geneline yansıyacak, insanların hayatına olumlu katkı yapacak güzel dokunuşlar var mı?

O da yok.

Kısacası elle tutulur gözle görülür hiçbir şey yok..

Bu adanın Kuzeyi için geçerli..

Güney Kıbrıs ise Kıbrıslı Türklerin de ortağı olduğu devlette, üyesi olduğu AB topluluğunun programı çerçevesinde 2021-2027 döneminde AB’den 3 milyar Euro’nun üzerinde ödenek alacağını, bu ödeneği de çalışanların, yatırımcıların ve hane halkının menfaatine reel ekonomiye aktartacağını açıkladı.

Bakın maksadı nasıl açıklıyor!

“Hane halkının menfaatine” diyor..

Peki ya bizim hakkımız?

Yok!

Neden yok?

Çünkü biz kendimizi bu meşruiyet içinden dışlarken, ortağımızın ekmeğine kaymak ve bal sürdük.

Akabinde de  uluslararası alanda kabul gören Kıbrıs Cumhuriyeti’ni onlara altın tepside sunduk.

Dünya bu haksızlığa göz yumdu.

Ne haliniz varsa görün anlayışı ile yalnızlaştırıldık.

Önümüze tekrar tekrar gelen fırsatları da elimizin tersi ile itince kendimizi bugünün kaotik ortamında bulduk.

Lakin ders almadık, alacağa da benzemiyoruz.

Şimdi Avrupa Birliği sıkıntı yaşayan üye ülkelere kaynak aktarıyor. Biz Kıbrıslı Türkler ise hani bizim payımız nerde diyoruz.

Sizce var mı böyle bir hakkımız?

Yönetenler eliyle her gün itibarsızlaştırmaya çalıştığımız Avrupa Birliği içinde böyle bir hakkımız gerçekten var mı?

Sanırım o işin o kadar kolay olmadığını bilmeden bunu söylüyoruz.

Zira bizim müdahil olmadığımız bir düzenin dışında kalıyoruz.

Avrupa Birliğine üye olan tüm ülkeler birlik mevzuatı içinde ülkelerinde topladıkları KDV ve 3.ülkelerden aldıkları gümrük ve harçların belli bir kısmını her yıl Avrupa Birliği fonlarına  aktarıp birliğin bütçesine katkı koyuyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği bütünlüğünde yapılan yardımların  temelini bu oluşturuyor.

Haliyle biz bu bütünlüğün dışında kaldığımızdan mütevellit Avrupa Birliği fonlarına böyle bir katkımız yok.

Haliyle bu fonlardan yararlanma gibi bir durumumuz da yok.

Peki hani biz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortağı idik?

Biz bunu reddettik.

Ve bugünkü mevzuatın dışında kaldık.

Yıllar sonra (2004) adanın birleşmesi için ortaya tek taraflı koyduğumuz iradeye rağmen, Rumların ” HAYIR” demesi nedeniyle bu kez de  Rumlar bizim terk ettiğimiz devletin uluslararası meşruiyeti üzerinden AB’ye üye ülke sıfatını kazandılar.

Bir yerde adada çözüm isteyen taraf olan biz Kıbrıslı Türkler cezalandırılırken, Kıbrıslı Rumlar hayır(a) rağmen ödüllendirildiler.

Sonuç olarak AB nezdinde bireysel bir kazanım elde etmemize rağmen toplumsal açıdan kaybettik. Fakat buna rağmen bugün AB bütünlüğüne dahil olduğumuz ve bizim çoğunlukla farkında dahi olmadığımız haklarımız mevcut. Her AB vatandaşının sahip olduğu haklardır bunlar. Ve fakat maalesef  uluslararası alanda belli bir meşru statü bütünlüğümüz olmadığından mütevellit halk olarak bunun da dışında kalıyoruz ve hak etmediğimiz bu gerçekle her gün yüzleşiyoruz.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu