Hava oldukça sıcak ortam karışık
Kıbrıs’ta Maraş konusu uluslararası hukuka dahil olmuş bir konudur. Dolayısıyla burada Kıbrıs’ın mevcut siyasi sorunun devam etmesiyle birlikte Maraş’ta tek taraflı atılacak her adım ciddi sıkıntılar yaratacaktır
20 Temmuz’da Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs ziyareti sırasında kapalı Maraş, Ercan, limanlar gibi bir dizi yeni stratejilerin yol haritasını belirleyeceği bir açıklama yapması bekleniyor.
Sanırım konuların içeriğini bizi yönetenler de o gün yapılacak açıklamalardan öğrenecekler.
Bu durum başta BM Güvenlik Konseyi dahil olmak üzere , ABD, AB, Rusya, Çin, Fransa ve Kıbrıs’a ilgi duyan diğer uluslararası camia tarafından endişeyle karşılanıyor.
Zira Kıbrıs’ta Maraş konusu uluslararası hukuka dahil olmuş bir konudur. Dolayısıyla burada Kıbrıs’ın mevcut siyasi sorunun devam etmesiyle birlikte Maraş’ta tek taraflı atılacak her adım ciddi sıkıntılar yaratacaktır.
Lakin anlaşılan o ki gerek Türkiye’deki yönetim, gerekse Kuzey Kıbrıs’taki otorite Maraş konusunda adım atmakta kararlı.
Fakat bu adımların uluslararası hukuka uygun şekilde atılacağı eğilimi de mevcut.
Peki nedir o adımlar.
TMK’ nın halen iç hukuk zeminini muhafaza etmesi hasebiyle Maraş’ta malı, mülkü olan Rumların arzu etmeleri durumunda buraya başvurarak malını, mülkünü talep edebileceği veyahut tazminat talebinde bulunabileceği imkanı veriliyor.. Fakat Maraş’ın KKTC toprağı olduğu, ve Türk tarafı kontrolünde açılabileceği, Maraş’ta vakıf mallarının da tek taraflı olarak vakfa iade edileceği yönündeki eğilim BM’yi ve uluslararası camiayı oldukça rahatsız ediyor..
Nitekim Avrupa Komisyon Başkanı Leyen TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 20 Temmuz Kıbrıs ziyareti öncesi “Kıbrıs’ta sert mesajlar vermemesini rica etti.
Lakin TC Başkanı Erdoğan buna sert tepki göstererek Kıbrıs’ta arzuladığı şekilde açıklamalarını yapacağı mesajını verdi..
Bu arada çok önemli bir gelişme daha yaşandı.
Fransa’nın BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Nicolas de Rivière, BM Güvenlik Konseyi’nin 21 Temmuz tarihindeki oturumunda Kıbrıs konusunun da görüşüleceğini açıkladı.
Yapılan resmi açıklamaya göre, Büyükelçi Rivière, Temmuz ayında ülkesinin BM Güvenlik Konseyi dönem başkanı görevini üstlenmesi vesilesiyle 1 Temmuz tarihinde düzenlenen bir basın toplantısı sırasında BM Güvenlik Konseyi’nin 21 Temmuz oturumdaki gündeminde Kıbrıs konusunun da olacağını açıkladı.
Peki bu ne anlama geliyor?
Her şeyden önce BM Kıbrıs’ta devam eden sorunu kendi haline bırakma niyetinde değil.
Belli ki koşulları zorlamaya devam edecek.
Bunu anlayabiliyoruz.
Dolayısıyla BM Güvenlik Konseyinde Kıbrıs konusunun görüşüleceğine dair vurgusu bu anlamda önemli.
Zira öyle anlaşılıyor ki, o günkü koşulların bir gereği olarak 1960 tahtında oluşturulan “Garantörlük Sistemi” uluslararası desteğe mazhar olmuştu, nitekim bu çerçevede “GARANTÖR” tanımı 3 ülke özelinde İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ı bu anlamda kurallara bağlı olarak yetkili kılmıştı uluslararası anlaşmalar ile. Şimdi ise görülüyor ki 61 yıl sonra bu sistem Kıbrıs sorununu üzerinde sıkıntı yaratmaya başladı. Dolayısıyla BM’nin 5 daimi üyesi bunun güncellenmesi gereken bir konu olduğu fikrine sıcak bakıyor. Hatta şu sıralar BM Güvenlik Konseyinde bu konu üzerinde mevcut koşulların gerektirdiği alternatiflerin değerlendirildiği bilgisi de var..