Maraş konusu gittikçe gulyabani hikayesine evriliyor.
Kimileri hamasetle bu pilavı kaşıklar sanıyor.
Oysa işin gerçeği hiç öyle değil.
Kimse uluslararası hukuktan koparak iş halledemez.
Kimse BM’den bağımsız yola çıkamaz.
Kimse Güvenlik Konseyi’ni taça atamaz.
******
Özellikle hamasete dayanan cepheye Erhürman iyi bir ders verdi.
Tufan Hoca demiş ki;
“Okey Maraş’ı açalım. Hatta doğru strateji ile açarsak bize katkı sağlar, güç verir”.
Ama diyor!
Ama “Maraş açılırken, AİHM’nin mülkiyet hakkı boyutu ile BMGK kararları boyutunu unutmayacaksınız” ha diyor.
Ha unutursan ne olur?
Şimdiki gibi olur ve uluslararası hukuk karşına dikilir.
BM kınar.
Rum’a da çözüm isteyen mağdur taraf hediyesini armağan edersin.
******
Başbakan ise, hissiyat evresinde ve hukusal boyutu görmezden geliyor.
Hamasetin dibine kadar saplanıp, 47 yıllık ezbere sığınmış.
Ne demiş Başbakan:
“BM, Kıbrıs gerçeklerini görmezden geliyor.”
“Güvenlik Konseyi Rum uzlaşmazlığını artırıcı yanlış tutumunu devam ettiriyor.”
3 jenerasyonun ezbere bildiği cümleler.
Tamamen hukuk süzgecinden yoksun ifadeler.
Ve tamamen hukuk dayanağı olmayan kalbi duygular.
******
Yani durumun özeti aslında şu.
Tufan Erhürman büyük harflerle “HUKUK” diyor.
Başbakan küçük harflerle “görmezden gelme ve yanlış tutum” diyor.
Allahınızı severseniz artık hayali edebiyatı bırakalım.
Görmezden gelmenin, görmezden gelinme olduğunu bilelim.
Hukuk Ey Başbakanım HUKUK.
Hukuk yoksa hukuk dışısınız.
Hukuk dışı iseniz kınanırsınız, dışlanırsınız.
Ve yok sayılırsınız.
Bu yüzden hatırlatmakta yarar görüyorum.
Hukuk olmazsa Maraş ancak guguk olur.
Ve elimizde patlar.
