Kıbrıs Türk Barolar Birliği, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ve Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, ortak açıklama yaparak, Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı Gürsel Benan’ın anma törenlerindeki “söz hakkının elinden alındığını” ve bunun ifade özgürlüğü açısından “kaygı uyandırıcı” olduğunu savundu.
Üç birlik tarafından yapılan ortak açıklamada, “İfade özgürlüğü, hemfikir olmasak da, insanların fikirlerini sansürsüz bir şekilde aktarabilme imkanının olmasıdır” denilerek, “Benan’ın dile getirdiği haklı eleştirileri duymak bile istemeyenler tarafından susturulması, ifade özgürlüğü açısından kaygı uyandırıcıdır” ifadeleri kullanıldı.
Kıbrıs Türk Barolar Birliği, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ve Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından konuya ilişkin yapılan ortak yazılı açıklama şöyle:
“Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı Gürsel Benan’ın anma törenlerindeki söz hakkı elinden alınmıştır. Son zamanlarda, özgürlükler üzerindeki baskının ve eleştiriye tahammülsüzlüğün dozu giderek artmaktadır. İfade özgürlüğü, hemfikir olmasak da, insanların fikirlerini sansürsüz bir şekilde aktarabilme imkanının olmasıdır. Benan’ın dile getirdiği haklı eleştirileri duymak bile istemeyenler tarafından susturulması, ifade özgürlüğü açısından kaygı uyandırıcıdır. O zaman onun yerine biz söylediklerini tekrar edelim:
‘Utanıyorum şehidim, utanıyorum. Sana sahip çıkmayan siyasilerden utanıyorum. Seni görmezden gelenlerden utanıyorum. KKTC’ni, sana şehit kabirlerini yapamayacak kadar fakirleştiren zihniyetlerden utanıyorum…
…Hele de devletin tepesindekiler, bulundukları makamları kullanarak şehitlerimiz üzerinden nutuk patlatanlar, tüm söylemlerinizin altı boş, birçoğu belki de kendi söylemlerine bile inanmıyor, birilerine yaranma derdine düşmüşler.
…Ey siyasiler, biliniz ki; vatan, millet, bayrak edebiyatınız bu ülkede artık prim yapmıyor…
…Zamanı çok israf ettik. 1984’te ne isek, bugün 2022’nin son günlerinde o olmaya devam etmenin vahim sonuçlarını yaşıyoruz…
Bolluk içinde yokluk yaşayan ve sınıflar arası uçurumun pahalılıkla derinleştiği bir toplumda eğer ricayla yaşama düzeni de halka kendini dayatmışsa sağlıklı bir demokratik gelişmeye ve onun doğuracağı siyasal istikrara imkan yoktur.’”
