KıbrısManşetSiyaset

Karşılıklı açıklamalar bölünmeyi işaret ediyor

Bugün iki ayrı devlet politikası bize ne kazandırdı? Hayal satmanın yalan vaatlerde bulunmanın dışında bunun için tek bir örnek verecek durumda değiliz. Oysa federasyon zeminini ortadan kaldırmaya yönelik politika ile bunca yılın artı diplomasi  çöpe atıldı

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın deneyimli özel temsilcisi Ergün Olgun Türkiye destekli Kıbrıs Türk Liderliğinin federasyondan uzaklaşan iki devletli çözüm politikası ile örtüşen açıklamasında, “Rum lider Nikos Anastasiadis’in 1955 yılından beri yaşananlar ve 50 yıldan fazladır sürdürülen başarısız müzakereler sonunda hala Kıbrıs Türk tarafının müktesep eşitliğini “siyasi eşitlik talebi” olarak sunmaya çalışması ve siyasi eşitliğin uygulanması halinde bunun siyasi eşitsizlik yaratacağını ileri sürmesi Kıbrıs’ta neden federal bir ortaklığın gerçekleştirilemeyeceğinin ve bunun sürdürülebilir olamayacağının kanıtıdır dedi.

Kime göre neye göre elbette tartışılır.

Ve fakat ben şunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Ergün Bey yıllardır bu diplomasi ağının içinde. Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da Özel Temsilciliğini yapan deneyimli bir diplomat. Yıllarca federasyon çatısını kurmaya çalışan ve savunan bir politikayı icra etti.

Bu anlamda kazanılan haklarımız oldu ki Ergün Bey bunu en iyi bilenlerden.

Şimdi yıllardır savunduğu politikaya karşı diplomasi yürütüyor Ergün Bey de!

Benim sorgulamaya çalıştığım şu.

Bugün iki ayrı devlet politikası bize ne kazandırdı? Hayal satmanın yalan vaatlerde bulunmanın dışında bunun için tek bir örnek verecek durumda değiliz. Oysa federasyon zeminini ortadan kaldırmaya yönelik politika ile bunca yılın artı diplomasi  çöpe atıldı.

Böyle bir akıbette Kıbrıslı Türk olan bir kişi her kim olursa olsun, nasıl  olur da kendinin de mensup olduğu bir toplumun menfaatlerini görmezden gelir ve yanlışta ısrar eder bunu bir türlü anlayamıyorum..

Geçtiğimiz hafta  Rum Lider Nikos Anastasiadis de “Türkiye, 25 Nisan 2021’de (Cenevre) açıkça ve ilk kez bölünme önerisini Genel Sekreterin önünde masaya getirdi. Bunu kabul etmek, AB içinde ‘Pandora’nın kutusunu’ açmak demektir. Çünkü orada da benzer siyasi sorunlar ve iddialar var.” demişti.

Anastasiadis aynı açıklamasının içinde ; “Kıbrıs, Türkiye’nin garantisi, etkisi ya da kontrolü altında olmayı asla kabul etmeyecek. 1950’lerden beri Türkiye’nin istediği şekilde devleti çökertecek, bizi bölecek ve Bosna ya da Lübnan’a çevirecek bir çözüme asla evet demeyeceklerinin de altını çizmişti. Karşılıklı olarak yapılan bu değerlendirmelere gerçekçi olarak baktığımız zaman Kıbrıs sorununun muhtemel bir çözümden çok kalıcı bir bölünmeye doğru eviriliyor olduğunu görebiliriz..

Dolayısıyla bu bölünmede tarafların güttüğü politikaların payı oldukça büyük. Nitekim Ada halklarının da bu anlamda ortaya koyacağı bir irade olmayınca mevcut durum daha güçlü temeller üzerinde inşa ediliyor. Burada çok açık ki Kıbrıs sorununa dolaylı dolaysız taraf olan uluslararası aktörlerin de var olan soruna karşı yeterli ilgisi olmayınca haliyle Kıbrıs sorunu kalıcı bir bölünmeye doğru hızla ilerliyor. Bu durumda BM’nin de etkisiz rolü ve umursamaz tavrı ile zamana oynaması süreci Kıbrıs’ın sorunlu coğrafya görünümünü kuvvetlendiriyor.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu