KıbrısManşetSiyaset

Kıbrıs Türk toplumu var mıdır yok mudur?

Sürekli hayali ve hamasi filmlerle, günü idare edip, insan mutluluğu üzerine değil, insan gerginliği üzerine yatırım yapıyorlar

Kıbrıs’ta siyasi çözüm mü demiştiniz?

Veya bunun adına tek başına “çözüm” mü diyorsunuz?

-*-*-

Kıbrıs’ta çözüm çok kolaydır!

Mesela mevcut durum bile bir çözümdür!

Yeter ki, vatandaş mutlu olsun!

Peki vatandaş mutlu mu?

Kesinlikle değil!

Hatta vatandaş, “mutluluğu yakalamak için çözümü” arar haldedir!

-*-*-

Çözüm neden mi kolaydır?

İstenilirse olur da ondan!

Açıklamaya çalışayım!

-*-*-

Mesela Hong Kong?

İngiliz idaresindeyken mi daha mutluydu yoksa şimdi Çin’in idaresinde mi daha mutlu?

Vatandaşa sormak lazım!

Ama vatandaşa sormak bile yasak!

Neden?

Çin izin vermiyor!

Allah Allah!

Evet aynen öyle!

-*-*-

Kıbrıs’a bakalım!

İnsanlar ne zaman daha mutluydu?

Sormak lazım!

Bir geniş araştırma yapmak lazım!

İngiliz dönemi, Cumhuriyet dönemi, 1963 – 1974 arası dönem, 1974’ün hemen sonrası, 1980’ler, 1990’lar, 2000’ler ve şimdiki zaman.

-*-*-

E geçmişi bilmeyen nasıl karar verecek?

Geçmişi “doğru” bir şekilde anlatan resmi tarihimiz bile eksik!

Ve ayrıca ülkeye geçmişi yaşamamış insan nüfusu taşındığı gibi; yeni nesiller de bilmiyor!

-*-*-

Kıbrıs’ta çözüm kolaydır!

Çözüm nedir?

Çözüm, yukarıda da demiştik, insanların mutlu olmasıdır.

Nasıl mı?

Herkesin işi, sağlam bir geliri, başını sokacak bir evi, çocuklarının iyi okulları, sosyal güvenlik yani emeklilik falan!

Yılda bir kaç kez tatil…

Haftada bir kez dışarıda yemek yiyebilmek…

Mutfak ve gardırop maksatlı abartmadan alış veriş…

Sağlıklı beslenme…

Düzgün sağlık hizmeti…

Kaliteli bayındırlık ve ulaşım…

-*-*-

Peki bunları yapmak zor mu?

Bana sorarsanız “değil” derim!

Ama belli ki Kıbrıs’ta çözüm istemeyenlere göre “zor” ki bunu başaramıyorlar!

-*-*-

Sürekli yalan söylüyorlar.

Sürekli hayali ve hamasi filmlerle, günü idare edip, insan mutluluğu üzerine değil, insan gerginliği üzerine yatırım yapıyorlar.

-*-*-

Kıbrıs Türk toplumu…

Çözüm istiyor mu?

Nasıl bir çözüm istiyor?

Bu konuda örgütlenme bile son derece “bozuk”…

Ülkeyi çok seven, mutlu yaşamak istediğini söyleyen bir yığın insan, bir yığın farklı partide toplanmış durumda.

Gören duyan da sanıyor ki, memleket demokrasi panayırı!

Oysa değil!

Bu dağınıklık, çözümün önündeki en büyük engel.

Ve bir türlü bu dağınıklığın önüne geçilemiyor…

Çözüme en istekli görülen CTP’liler bölünebiliyor… Parti doğuruyor…

Onlar gibi olan TDP, yüzde 7’lik oy potansiyeline rağmen, paramparça olabiliyor.

-*-*-

Olmasın mı?

Olsun tabii ki ama nerede olsun?

Abi Finlandiya’da olsun, Danimarka’da, Norveç’te, Yeni Zelanda’da olsun!

Kıbrıs’ın Kuzey coğrafyasında olmasın!

Durum kritik ve acil!

Panda olsaydık keşke diyorum bazen!

Yani “yok olma”, “neslin tükenmesi” halinden söz ediyorum!

-*-*-

Her gün yazılarımı sanal medyada kendi Facebook ve Twitter sayfalarımda da paylaşırım.

Dünkü yazımın altına, “Kudret hoca ile Tufan hoca güçlerini birleştirmeli” diye bir yorum yazıldı…

İnanın, bu konuyu tartışmaya kalksanız, “ben de buna inanıyorum” demeye kalksanız, her iki partiden olanlar, olmayanlar ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getirir!

Oysa, bu ülkenin ihtiyacı olan şey budur!

Aksi takdirde; “Kıbrıs Türk toplumu” denen “kitle”; asla filmin ana kadrosunda rol alamaz.

Figüranlığına devam eder.

Ve kesinlikle “mutluluk” yüzü görmez.

Ve ne acıdır, Yeşilçam’ın figüranları gibi, bir köşede ölüp gider, belki ATV’ye 21 saniyelik haber olur.

-*-*-

Mutluluk, Türkiye ve Rum kesiminin insafına bırakılmış haldedir.

Şu anda durum tam da böyledir…

-*-*-

Federasyon yanlıları “Rumcu”; egemen eşit iki devlet yanlıları “Türkçü”…

Suçlayın bir birinizi!

Suçladıkça bölünme, bölündükçe yönetilme kader haline gelir!

-*-*-

Haaaa, şunu aklınızdan çıkarın; Türkiye ve Rum Tarafının savunduğu veya savunacağı “çözüm” ya da “çözüm modelleri”, Kıbrıs Türk toplumunu da kapsayan bir “insanlar topluluğu” için olmayacaktır.

Bu, doğanın kanununa aykırıdır.

Bunu bilmek lazım.

-*-*-

Rum tarafı çözüm istese, kendi toplumuna bizim toplumu eşit görmeyi öğretir, anlatır ve her şeyi paylaşır.

Ve Türkiye çözüm istese; KKTC’yi ihya etmesi, yukarıda saydığım gibi herkesin son derece kaliteli yaşama sahip olmasını sağlaması, sadece on dakikasını alır.

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Şimdi, alın bu yazıyı, “Serhat Türkiye’nin düşmanıdır” deyin ve vurun!

Hayır değilim!

Kimsenin düşmanı değilim!

Türkiye, kendince doğru olanı yapıyor ve saygı duyarım.

Güney Kıbrıs’ı yönetenler de kendince doğru yapıyor, yine saygı duyarım.

Ama mesele, Kıbrıs Türk toplumunun hiç bir şey yapmadığı, yapamadığıdır!

Ve anlatmaya çalıştığım da budur!

Yani Kıbrıs Türk toplumu var mıdır yok mudur?

Bu toplumun geleceğine, Rum tarafı veya Türkiye mi karar vermelidir?

Bu toplumun beyni, aklı, iradesi sıfır seviyesinde midir?

-*-*-

Şimdi biliyorum, bir taraf, “biz anavatanımızla etle tırnak gibiyiz” diyerek savunmaya geçebilir; öteki taraf ise “Kıbrıslılar kardeştir, Kıbrıs Kıbrıslılarındır” şiirlerini okumaya başlayabilir de, “Kıbrıs Türk toplumu” iki arada bir derededir, mutsuzdur, garibandır, bir aşısı bile yoktur; verdikleri kadar salınmaktadır!

-*-*-

Bu yazıya başlık atmak mı?

Ana fikrini bulmak mı?

Çok zor…

“Severek ayrılalım” olabilir mesela…

Veya, “Çözüm isteyen herkes safları sıklaştırsın” da diyebiliriz…

Bir önerim daha var; “gelin KKTC seçmenine nasıl bir çözüm istediğini soralım”…

“Federasyon mu egemen eşit iki devletli çözüm mü?”…

Haydi referanduma!…

-*-*-

“Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları KKTC seçmeninin ne istediğini açık bir şekilde göstermiştir” diyenler olabilir!

Yine saygı duyarım!

Ama yine de doğrudan demokrasi tipi bir yaklaşım bence şarttır.

Peki referandumda yüzde elli – elli çıkarsa ne yapacağız?

Çatışacak mıyız?

Elbette hayır!

O zaman ne yaparız biliyor musunuz?

?????

Ben bilmiyorum da!

Diğer Haberler

Başa dön tuşu