KıbrısManşetSiyasetSürmanşet

Kıralp: Üçlü koalisyon sadece ideolojik birliktelik

Kurulan üçlü koalisyonun Cumhurbaşkanı Tatar’ın siyasal vizyonuyla örtüştüğünü belirten Siyaset Bilimci Kıralp, "Dolayısıyla üçlü koalisyon toplumun öz iradesini, çözüm vizyonunu ve çağdaş-demokratik değerlerini ön planda tutan bir yapı değil de ‘milliyetçi-muhafazakâr’ kodlarla hareket etmeyi içselleştiren ideolojik bir birlikteliktir" dedi

Siyaset Bilimci Doç. Dr. Şevki Kıralp, yaklaşık olarak 2 ayın ardından kurulan yeni hükümeti GIYNIK için değerlendirdi. Kıralp, ülkemizin bugünkü koşullarına baktıkça, çok sayıda insanın yaşam kalitesini mahveden ekonomik bunalımı ve bu bunalımın daha da derinleşmesine sebep olan yapısal kangrenleri gördükçe, yakın gelecek için hiç iyimser olamadığını dile getirdi.

Küçük esnafın belini doğrultmasının zor olacağını ve bunun için de, büyük ölçüde esnafın çöküşünü engelleyecek politikalara bağlı olduğunu ifade eden Kıralp, ülkemizde büyük bir nüfus dilimini oluşturan özel sektör çalışanlarının ve işsizlerin sesinin, siyaset kurumunda hiçbir şekilde duyulmadığından yakındı.

“Siyaset kurumu, üzerimize yığılan enkazı kaldırabilecek bir dinamizmi taşımamaktadır” diyen Kıralp, yasama ve yürütmenin içerisinden yıllardır çıkamadığı kısırlığın, toplumun büyük bir kısmını aynı olayların sürekli olarak tekrarlanıp durduğu bir yaşama, bugüne dair ağır bir yüke ve geleceğe dair keskin bir belirsizliğe mahkûm ettiğini kaydetti.

Öte yandan Kıralp, 20-40 yaş grubundaki genç ve nitelikli nüfusun ciddi bir bölümünün yurt dışına göç etme ihtimalinin de giderek artmakta olduğunu söyleyerek, bu şartlarda yakın geleceğe dair çok büyük bir umut görmediğini, ancak var olan umudu da bugün için hükümetten çok muhalefette gördüğünü belirtti.

“MİLLİYETÇİ-MUHAFAZAKÂR KODLARLA HAREKET ETMEYİ İÇSELLEŞTİREN İDEOLOJİK BİR BİRLİKTELİK”

Yeni hükümeti değerlendiren Kıralp, UBP-DP-YDP koalisyonunun kuruluşuna giden süreçte Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın seçimlerimizde kimden taraf olduğunu net olarak gösterdiğini aktardı.

“Mustafa Akıncı görevinde kalmış olsaydı, toplumun öz iradesini temel alan siyaset, çözüm vizyonu ve çağdaş-demokratik değerler güç kazanmış olacaktı, ancak Ersin Tatar’ın siyasal vizyonu bundan oldukça farklı” diyen Kıralp, kurulan üçlü koalisyonun Cumhurbaşkanı Tatar’ın siyasal vizyonuyla örtüştüğünü belirterek, dolayısıyla üçlü koalisyon toplumun öz iradesini, çözüm vizyonunu ve çağdaş-demokratik değerlerini ön planda tutan bir yapı değil de ‘milliyetçi-muhafazakâr’ kodlarla hareket etmeyi içselleştiren ideolojik bir birliktelik olduğunu aktardı.

Bu ideolojik birlikteliğin üç partisinin de bu çatıyı oluşturan süreçte önemli kayıplar verdiklerini hatırlatan Kıralp, “UBP kurultayını yapamadı, hükümetin ve partinin başında kimin olacağına UBP’liler karar veremedi. DP ve YDP ise bu ortaklığa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi tabanlarının UBP’ye kaydırılmasını sineye çekerek girdiler. Dolayısıyla, üçlü koalisyon hükümeti ideolojik bir birliktelik olsa da üç siyasi partinin kendi iç dinamiklerinde bir takım huzursuzlukların mevcut olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

“TOPLUMUN BİRLİKTELİĞE İHTİYACI VAR”

Bugün muhalefetteki aktörlere bakıldığında, CTP ve TDP’nin meclis dışındaki siyasi partiler ve sendikalarla bir araya gelerek ‘Bu Memleket Bizim Platformu’nu yeniden kurduklarını anımsatan Kıralp, bu birlikteliğin toplumun ihtiyaç duyduğu bir yapılanma olduğunu ifade etti.

Kıralp, muhalefetin hükümet üzerinde ‘Kıbrıs Sorunu’nun çözüm sürecinin canlı kalması ve toplumun öz iradesinin dikkate alınması yönünde baskı kurmaya çalışmasının hem siyasete denge getirebilecek bir yaklaşım olduğunu hem de yakın gelecekte demokratik-çağdaş değerlere dair önemli bir umut olduğunu vurguladı.

Bununla birlikte, muhalefetin hükümet üzerinde ülkedeki sosyo-ekonomik yapıyı küçük esnaf, özel sektör çalışanları, işsizler ve sosyal yardıma muhtaç insanlar lehine, sürdürülebilir bir sosyal refah ve sosyal adalet temelinde dönüştürebilecek bir baskı kurması gerektiğini düşüncesinde olduğunu belirten Kıralp, muhalefetin bir diğer aktörü olan Kudret Özersay’ın ise, önümüzdeki süreçte sol hareketlerle sınırlı da olsa iş birliği geliştirmesini zaruri olduğunu aktardı.

“KEMER SIKMAK, GENÇLERİ İSTİHDAM ETMEMEK DEMEKTİR”

Uzun yıllardır hem hükümetlerden hem de belediyelerden “Kemeri sıkacağız” sözünün işitildiğini anımsatan Kıralp, “Kemer sıkmaktan kasıtları da genellikle gençleri istihdam etmemek oluyor fakat hem hükümetlerin hem de belediyelerin çoğunun bugün buna rağmen borç batağında olduğunu görüyoruz” dedi.

Ayrıca Kıralp, hükümetler ve belediyelerin kendi partililerini istihdam etmelerinin de, kendi partililerine ihale vermenin de bir yolunu mutlaka bulduklarını ileri sürerek, küçük bir kesimin, çağdaş ülkelerde ödemek zorunda kalacağı vergi oranının çok daha azını ödeyerek servetlerini büyüttüklerine değindi.

Küçük esnafın, ciddi bir girdabın içindeyken özel sektör çalışanları lehine çalışma yaşamının temel hukuk kurallarının dahi uygulanmadığını söyleyen Kıralp, “Asgari ücret halen daha yaşam standartlarının gerçeklerine göre değil, asgari ücretlilerin içinde bile yer almadıkları bir ‘Pazarlık”’ süreciyle belirleniyor” dedi.

“DEVLET, YAŞAMIN HİÇBİR YERİNDE DENETLEYİCİ-DÜZENLEYİCİ BİR ROL OYNAMIYOR”

Kıralp, devletin yaşamın hiçbir yerinde denetleyici-düzenleyici bir rol oynamadığını ifade ederek, bu yapıdaki değişim gücünün hükümetler olacağını düşünmediğini ve gerekçesinin de göreve gelen her hükümetin “Maaşları ve teşvikleri ödeyeyim, biraz da partililerimi memnun edeyim yeter” şiarıyla hareket ettiklerini savundu.

Muhalefetin tam da bu noktada devreye girip “Hayır yetmez” demesi gerektiğini ancak muhalefetin niteliğinin de “Sen git ben geleyim” anlayışıyla sınırlı kalmaması gerektiğini dile getiren Kıralp, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Toplumsal sorunlara ‘kalıcı, çağdaş ve adil’ çözümler bulunması için muhalefet hükümetleri tüm gücüyle denetlemeli. Kısacası, bence önümüzdeki dönemde muhalefete hükümetten çok daha fazla görev düşecektir ve tüm solun muhalefette birleşmesi bunun için bir nevi fırsattır.”  

Diğer Haberler