GenelKıbrısManşet

KKTC’de yaşanan pahalılık ve enflasyon, toplumsal sorun haline geldi.

İthalatçı, toptancı ve perakendeci üçgeninde.

Döviz kurları, lojistik maliyetleri, elektrik fiyatları ve asgari ücret bahanesi, sağlanan yüksek kârları örtemiyor.

Ekonomistler, denetimlerin yetersiz olduğu ekonomilerde fırsatçılığın oldukça yaygın olduğuna işaret ediyor.

ÖZEL HABER,

PAHALILIK TOPLUMSAL SORUN

KKTC’de yaşanan pahalılık ve enflasyonun son durumu, pek çok farklı etkenin bir araya gelmesiyle ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiş durumda. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, özellikle TL’nin değer kaybı, ithal ürünlerin fiyatlarını artırarak enflasyonu tetikliyor. Elektrik, akaryakıt ve temel ihtiyaç maddelerindeki zamlar da bu durumu daha da ağırlaştırıyor. Ekim ayı itibarıyla yıllık enflasyon %65.6; 2024 yılı enflasyonu da %50.5 olarak açıklanırken, yıllık enflasyon oranları temel gıdada %55’e, sağlık hizmetlerinde %99’a eğitimde ise %105’e çıktı. Bu oranlar, Türkiye ile karşılaştırıldığında KKTC’nin enflasyon seviyesinin çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.

 

OKLAR KİMLERİ İŞARET EDİYOR?

Piyasalarda fiyatların “keyfi” olarak belirlenmesi; ithalatçılar, toptancılar ve perakendecilerin “aşırı yüksek kâr marjları” ile çalıştığına dair izlenimler güçlendiriyor. Tüm dünyada olduğu gibi yüksek kar marjları, KKTC’de de pahalılık üzerinde belirleyici bir etkiye sahip. Ticaret kesimi ve hizmet sunucular ise pahalılığa karşı; döviz kurundaki dalgalanmaları, lojistik maliyetleri, elektrik/enerji fiyatlarındaki artışı ve son olarak da asgari ücreti bahane olarak gösteriyor. Ancak, ekonomi çevrelerine göre bu savunma, küçük ve sınırlı rekabete sahip ekonomide, az sayıda büyük firmanın fiyatları belirleyip, yüksek kârlar sağladığı gerçeğini pek örtemiyor.

 

FIRSATÇILIK VE DENETİM EKSİKLİĞİ

Ekonomistlere göre denetimlerin yetersiz olduğu ekonomilerde fırsatçılık oldukça yaygın olarak görülüyor. Bu durum KKTC’de de gözlemleniyor; fiyatların keyfi belirlenmesi ve denetim eksikliği pahalılığı artırıyor​. 2008 finansal krizi sırasında birçok ülke, fiyatların spekülatif olarak artırılmasını önlemek için fiyat kontrolleri ve denetim mekanizmalarını güçlendirdi, KKTC’de ise bu konu sadece siyasilerin dilinde kaldı, birkaç başarısız örnek haricinde hayata hiçbir şekilde geçirilmedi. Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs arasındaki fiyat farkını detaylandıran örnekler dahi yönetici siyasetçiler üzerinde etki yaratmadı.

 

 

 

 

 

 

 

 

Diğer Haberler

Göz Atın
Kapalı