Dünyadaki bütün gelişmelere baktığımız zaman bize küresel bir ekonomik krizin tetiklenebileceğini gösteriyor. Enflasyon yükseliyor, tüketici güven endeksi düşüyor, tedarik zincirleri kırılıyor, jeopolitik riskler çok yüksek, üretim sekteye uğramış vaziyette.. Ve daha sıralayabileceğim bir çok etken var ekonominin olumsuz seyrine dair. Malumunuz ki başımızda bu kadar sorun varken hükümet kur, hükümet boz, olmadı bir daha kur, bir daha boz gibi kaosların içine çekiliyoruz.
Açıkçası bir an önce beklentimiz istikrarı yakalayan bir hükümet modelinin ortaya çıkmasıdır. Aksi hiçbir gelişme ülkenin yaralarını sarmaya yetmeyecek.
Bayrama herkesin ama istisnasız herkesin çeşitli sebeplerden mütevellit buruk girdiğini sanırım bilmeyen yok.
Ha belli bir kesim var ki ülke olarak ne yaşarsak yaşayalım onlar hep kazananlar oluyor. Lakin biliyorum ki o kesim de kaygılı.
Zira ilerisini göremiyorlar.
Umut kırıntılarını da tüketiyorlar.
Hoş bugün derdimiz onlar değil zaten.
Neden değil?
Sistemin çarkları ve yaşanan pandemi süreci, derken savaş dar gelirli insanları dibe iterken, bu kesim daha az etkilenen ve büyük oranda satın alma gücünü kaybetmeyen kesimdir. Dolayısıyla ülke olarak odaklanılması gereken alım gücünü yitiren dar gelirli insanların satın alma gücünü dengede tutacak girişimlerin bir bir hayata geçirilmesidir.
Adil bir vergi sistemi, fırsat eşitliğini yeniden tesis etmek, enflasyonun darbe üzerine darbe vurduğu bu sınıfların elini rahatlatacak girişimler yapılmalıdır.
Ve elbette ipin ucu kaçırılan gelişi güzel, plansız programsız artan yabancı nüfusun kontrol altına alınması gerekiyor.
Bütün dünya bunu kontrol altında tutup planlamalarını nüfus oranlarını baz alarak yaparken maalesef biz bunu da beceremedik. Bugün Türkiye ‘de nüfusun yüzde 5’ini bulan yabancı göç sorunu gündemi meşgul eden önemli
sorunlardan birisi. Türkiye halkları bu konudan oldukça rahatsız. Ve bunun bu şekilde devam etmesi halinde sorunun ikiye katlanarak daha büyük sorunları etkileyebileceğini düşünüyor birçok insan. siyasetçisi, gazetecisi her kesimden insan buna muhalefet ediyor.
Dolayısıyla artan nüfusun kontrolden çıktığı bir coğrafyada hiçbir alanda planlama yapmanız mümkün değildir.
