Planlı bir anlayışın ürünü olarak içimizdeki makam sevdalılarının da işbirliği sayesinde hatta onların eliyle toplum olma yetimiz zayıflatıldı. Artık hemen hemen hiçbir alanda etki sahibi değiliz. Kıbrıs Türkü bu bilinçli anlayışın yaygın hale gelmesiyle birlikte mücadele azmini de yetisini de kaybetti.
Kaç kişi farkındadır bilmem lakin bugün Kıbrıs’ın Kuzey yarısında gerici anlayışın sistematik bir teşvik ile örgütlenerek bu anlayışı destekleyen eğitim faaliyetleri içinde olması çağdaş ve ilerici bir toplum olma becerisini törpülüyor. Bu elbette hepimiz için büyük bir tehlike. Nitekim iddiaya göre Süleymancılar tarikatına bağlı Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği kanunsuz ve denetimsiz bir takım yurtlar açtığı bilgileri Türkiye’de faaliyet gösteren medya kurumu BirGün’e kadar yansıdı. BirGün’e konuşan uzmanlar, Kıbrıs’ın Kuzey yarısında bilinçli bir politikanın sonucu dini kuşatmanın yaşandığına dikkat çekiyorlar.
Elbette bu sürpriz bir gelişme değil..
Nitekim bunu destekleyen haberleri yerel basında da zaman zaman görüyoruz.
Din istismarı üzerinden yürütülen bu örgütlenme içinde daha çok dar gelirli insanların potansiyel kitle olarak görüldüğü anlaşılıyor. Bu durum bu ülkede yaşayan herkesin kaygı duymasını gerektiren bir gelişmedir. Bunları yazıp çizen irdeleyen, irdelemeye kalkan herkesi ötekileştiriyorlar. Din kültürü başka bir şeydir, dini kullanarak örgütlenmek suretiyle tarikatlar yaratıp illegal alanlar oluşturmak başka bir şeydir…
Nitekim bu yapılanmaların önü alınmaz ve kontrol yitirilirse, ki o yöne doğru bir gidiş var, çok vahim sorunlarla karşı karşıya kalacağımız bir süreç bizi bekliyor olacak. Burada ise hakkını teslim etmek isterim ki siyaset kurumu bu gericiliğe bir şekilde zemin yaratıp bilerek veyahut bilmeyerek destek verirken, Kıbrıs Türkleri olarak güvendiğimiz tek dayanak laik eğitim anlayışından milim kaymayan ve asla taviz vermeyen öğretmenlerimizdir…
