DünyaManşetSpor

Livorno

“Bazıları kazandıkları milyonlarla kendilerine Ferrari ya da bir yat alır, ben ise kazandığım paramla Livorno forması alıyorum”. İşte, gerçek forma aşkı bu. Gerisi laga’luga

1921’de İtalyan Komünist İşçi Partisi’nin kurulduğu şehir olan Livorno, 16’ncı yüzyılda yazılan ve anayasasında bulunan şu metin ile onu özgürlükçü bir bölge haline gelmiştir; “Hepiniz, hangi ulustan olursanız olun. Doğulular, Batılılar, İspanyollar, Portekizliler, Yunanlar, Almanlar, İtalyanlar, Türkler, Ermeniler, Persler veya diğerleri size temin ederiz ki bu topraklara tamamen özgür ve her türlü kovuşturmadan uzakta bir şekilde gelmenize, kalmanıza, aileleriniz ile geçiş yapmanıza ve yaşamanıza, geriye dönme zorunluluğu olmaksızın oturmanıza, istediğiniz zaman dönerek Livorno topraklarında yaşamanıza izin veriyoruz” diye belirtilerek yabancılara yönelik yerleşimi açıkça anayasal hak olarak vermişlerdir. İşte, Toskana bölgesinde yer alan Livorno Kulübü de bu deklereyi her müsabakada tekrarlıyor.

Livorno; İtalya’nın kuzeyinde bir liman şehri. 1915’te kurulmuş A.S. Livorno Calcio (Associazione Sportiva Livorno Calcio) adlı futbol takımı da ağırlıklı olarak liman işçilerinin takımı olma özelliğinde. Uzun yıllardır İtalya Serie B’de mücadele eden Livorno, komünistlerin ve işçi hareketinin kalesi olma özelliğinde olduğundan, bir futbol kulübü olmaktan ziyade ‘ideolojik bir siyasi parti’ gibi çalışmakta. Öyle ki, her kutlamalarda neofaşist parti bürosunu tahrip eden Livorno taraftarları, bütün maçlarda çekiçli ve oraklı bayraklar açmaktadırlar. Ayrıca Milan ve Lazio kulüpleri ile olan maçlar için ‘3 puan ya da bir lig maçı’ olmaktan ziyâde bir ideoloji savaşıymış gibi önem kazanmaktadır.

Kimilerinde sporun bir’siyaseti var, kimilerinde siyasetin bir’sporu var, kimileri de sporu siyasetin arka bahçesine çevirmiş tıpkı bizim gibi. Sporun siyaset tarihi boyunca topluma mal’olduğu apaçık ortada. Bizler spora sırf sportif değerler çerçevesinde mal mal bakarken, kimileri de onu siyaseten hem sağmaya, hem de satmaya devam ediyor.

“Spor barış ve kardeşliktir” klişe sözü artık kütüpanelerimizin tozlu rafları arasındaki kalın kitaplarda kaldı. Spor artık maalesef ‘kardeşlik’ değil, ‘kalleşlik’ oldu bildik. İşin ucunda siyaset de olunca spor büsbütün siyasal bir araç oldu. Spor bilimcilere naçizane bir önerimiz var; Sporun siyaseti olur ama siyasetin sporu bal gibi olur artık günümüz spor dünyasında. Örneğin Rahmetli İtalyan Playboy (Başbakan) Silvio Berlusconi; “Forza Milan” yerine “Forza İtalya” diyordu seçimler arifesindeki Bunga Bunga eğlencelerinde. Niye mi? Çünkü kendini ifâde etmenin en etkili yolu futboldur da ondan. Ülkemizde de tarih boyunca durum aynıydı.

Yazımızı Livorno’nun efsane kaptanı Cristiano Lucarelli’nin sözleriyle bitirelim; “Bazıları kazandıkları milyonlarla kendilerine Ferrari ya da bir yat alır, ben ise kazandığım paramla Livorno forması alıyorum”. İşte, gerçek forma aşkı bu. Gerisi laga’luga.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu