Cennet mekân Türkiye Hentbol Millî Takım Antrenörü Prof Dr. Yaşar Sevim Hocamız bir sohbette: “A gençler; Genellikle salona antrenman için indiğim zaman yüzümü sertleştirip maalesef asık suratlı biri olmak zorunda kalıyorum. Eğer ben suratımı asıp işi ciddiye aldığım mesajını vermezsem bizim adamlar işlerini savsaklıyorlar. Ne zaman ki asık suratla dolaşıyorum, o zaman işler daha iyi olmaya başlıyor ne garip hâller” demişti toprağı bol olsun. Kıssadan hisse ailede terbiye (eğitim) işleriyle spor eğitimi de paralel zeminde devam etmekte.
Osmanlı’nın Tanzimat Çağı yazarlarından Ziya Bey (Abdülhamid Ziyaeddin) bir beyitte; “Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir; Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” demişti muhterem ki üstümüzeden uzak. Bunun Kıbrıs meali ise “Laga luga yapanı önce ikaz et, olmazsa bas genne dayağı” cinsinden bir şeyler gibi durmakta.
E başka? Takım içi şiddet bağlamında takım içi forma savaşı mı? Ona da spor yazarı dostum Çelen Oben’in ‘Terfi ettirmede adam kayırma’ anlamında yakın geçmişte aktardığı bir Osmanlı deyişiyle ifâde etmekte fayda var; “Devlet-i ahâlide terfiyi temâyuz ilim irfan ile olmaz. Terfide ya olacak kuvvetli iltimas, ya olacak madeni haz, ya da olacak ten ile temas”. Türkçe meâli ise “Terfide; torpil, para veya tensel temas geçerli”dir. İşte, sporda da bu ‘derin anlamlar’ var artık.
Sonuç mu? Sporda teknik insanlık da, sporculuk da, yöneticilik de misyon ve geleceğe ilişkin vizyon ve de onun somut hâli olan stratejik planlamadır. Tabiî gerçek değişim zihinde başlar. Bunun önünde kas ve de kemikten oluşan bir yapı duramaz.
Tabiî bunlardan daha önce de ‘insanlık’ gelir. Özetle sporcuyu veya sporcuları bu yolda kim yönetir? Lider mi, yoksa yönetici mi? E lider ile yönetici arasındaki fark ne? Yönetici grubunu arkadan takip eder, lider ise grubun önüne geçip kılıcını çeker ve Albay Maksimus gibi; “Beni seven arkamdan gelsin” der. Günümüz spor dünyasında ise artık lider-yöneticiler ön planda.
Mesela futbolda Pep veya Klopp gibi tipi karizmatik tip ile demokratik tip lider arasında gel-gitler yapan ve de gerektiğinde parmağı kesen şeriat temsilcisi bi’zebani gibi sporcuların karşısında dik duruşla onlara posta koyup racon kesen bu zat-ı muhteremler ha’bire sporcuların ensesinde yumurta pişirmece. Sporcular mı? Onlar da sanaldaki FIFA Manager oyunu içerisindeki maskeli balo kahramanları ve de müşterek bahisçilerin satın aldığı bedenleriyle ha’bire demeçler, ha’bire sızlanmalar ve de ağlamalar. Transfer sezonu da geldi mi cukka’lar mâdeni haz filân.
