KıbrısManşetSiyaset

Maraş bizim toprağımız madem TMK ne iştir?

Kapalı Maraş’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprağı olduğunu hatırlatan Mehmet Dana,  Kapalı Maraş bölgesinde KKTC Hükümeti tarafından atılmakta olan adımların uluslararası hukuk çerçevesinde yürütülmekte olduğunun da altını çizdi

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2020 yılı faaliyetlerine ilişkin raporunun ele alındığı BM Genel Kurulu’nun 11 Haziran 2021 tarihli oturumunda Kıbrıs Cumhuriyeti New York Temsilcisi Andreas Hadjichrysanthou’nun yapmış olduğu konuşmada ortaya koyduğu iddialar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti New York Temsilcisi Mehmet Dana tarafından BM Genel Sekreteri’ne gönderilen bir mektupla yanıtlandı.

KKTC New York Temsilcisi Mehmet Dana, BM Genel Sekreteri’ne gönderdiği mektupta, Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilcisinin BM kurumlarını bir kez daha suiistimal ettiğini vurguladı.  Dana, Kıbrıs konusunda bugüne kadar bir anlaşmaya varılamamış olmasının esas nedeninin, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafı ile güç ve zenginliği paylaşmayı topyekûn reddeden yaklaşımı olduğunu ifade etti. Temsilci Dana, 2004 yılında Kapsamlı Çözüm Planı’nın Kıbrıs Rum tarafınca reddedildiği, ayrıca, 2017 yılında Crans Montana’da gerçekleştirilen Kıbrıs görüşmelerinden bir sonuç alınamamasının nedeninin yine Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz tutumu olduğunu da belirtti.

KKTC New York Temsilcisi Mehmet Dânâ, mektubunda ayrıca, yıllardan bu yana statükonun bir simgesi haline gelen kapalı Maraş’ın kapalı kalmasının adadaki kimsenin çıkarına olmadığını ifade etti. Kapalı Maraş’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprağı olduğunu hatırlatan Mehmet Dana,  Kapalı Maraş bölgesinde KKTC Hükümeti tarafından atılmakta olan adımların uluslararası hukuk çerçevesinde yürütülmekte olduğunun da altını çizdi.

Açıkçası bu değerli diplomatımızın  uluslararası hukuku da dikkate alarak böyle bir mektup yazdığına inanmak istemiyorum. Zira bu tamamen duygulara hapsolmuş bir üslup ve ifade şeklidir. Dolayısıyla böyle bir yaklaşımın toplumsal bir katkı sağlamaktan çok uzak olduğunu söylemek mümkündür..

Maraş’ın kapalı kalması elbette Kıbrıs için kabul edilebilir bir durum değildir..

Uluslararası hukuktan santim sapmadan bir açılıma gidilmesi ise doğru olandır.

Bu da Maraş’ın BM parametreleri içinde yasal sahiplerine iadesini öngörmektedir.

Doğru olan budur..

Lakin bu gibi elle tutulur somut bir argümana dayandırılmayan ifadeler ise kendi içinde bile çelişki yaratmaktadır. Sayın temsilci diyor ki, Maraş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprağıdır.

Peki gerçekten öyle mi?

Eğer öyle ise nasıl olur da Maraş’taki mülk sahiplerine Mal Tazmin Komisyonunu adres olarak gösteriyoruz? Nasıl olur da malınızı, mülkünüzü bu komisyona müracaat ederek alabilirsiniz diyebiliyoruz?  Nasıl olur da Maraş’ta başlatılan açılım için uluslararası hukuka uygun işlem yapıyoruz vurgusu yapmaya ihtiyaç duyuyoruz?

Öyle ya Maraş KKTC toprağı ise bütün bunlara ne gerek var?

Ve fakat gerçek şu ki; bize ait olmayan, mal ve mülkler üstüne ahkam kesiyoruz, rol almaya çalışıyoruz.

Sayın temsilci diplomatik bir dil yerine bize ait olmayan  Maraş’ı 1974 de  aldık, araziler, binalar üstünden şimdi rant sağlıyoruz demeye getirmiş ama bunun farkında bile değil.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bu mektuba bir karşılığı olur mu bilmiyorum.

Fakat bu topraklar hem bizimdir deyip malı mülkü olan Rumlara TMK’ya  başvuru yapın demek kadar absürt bir yaklaşım olamaz. Bu yaklaşım bizi rezil rüsva ettiği gibi Kıbrıs’ın Kuzeyinde işgal argümanına da zemin kazandırıyor. Ve maalesef duyguların,ideolojik duruşların diplomasinin önüne geçtiği bir yaklaşım var hem Dışişleri

Bakanlığında hemde temsilci diye atanan diplomatlarda.. Ve bu temelsiz uluslararası hukukla bağdaşmayan yaklaşımı yeni siyaset diye önümüze koyuyorlar. Ve maalesef bu bizi toplum olarak çok müşkül bir duruma sokuyor..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu