Ali Bizden’e öncelikle gecikmiş bir geçmiş olsun.
Ali’yi bilen bilir Kıbrıs’ta.
Herkese bir merhabası vardır.
Danışmanlık sonrası biraz sevmeyeni olmuştur ama normal.
Ancak hangi akla hizmeten deport?
Hangi eylemine göre sakıncalı?
Hangi bilgi ve ve belgeye göre?
Hangi mevzuata göre?
Soruları soran benim elbette.
Ancak, gereğini yapacak ben değilim.
Ya kim?
Devletin makamları.
Hani merak edip sormuşlar mıdır?
“Persona non grata” izahını almışlar mıdır?
******
Ali’nin bildiğim terör eylemi yok.
Teröriste yardım ve yataklığı da yok.
Son faaliyeti Akıncı’ya danışmanlıktı.
Peki, Akıncı’ya danışmanlık sakıncalı ise eğer.
Danışmanı işe alanın durumu ne olur?
Yani esas adamın.
Ki esas adam Akıncı.
Mesela Akıncı, İstanbul’a gitmek isterse ne olur?
6 ay önce kırmız halı varken, bugün olur?
Ercan’a deport edilir mi?
KKTC ofis, koruma ve çalışan verirken.
Türkiye için sakıncalı olur mu?
11 saat kilitte tutulup, telefon ve cüzdanına el konur mu?
******
Susurluk hikayesini hatırlayan var mı bilmem.
O dönemi protesto için bir slogan doğmuştu.
“Susma, sustukça sıra sana gelecek.”
Bugün Ali Bizden ve An.
Yarın?
Doğuş, Harmancı, hatta Baybars filan desem?
Yada kurultaydan çekilmezse Sucuoğlu veya Taçoy?
Veyahut danışmanı deport edilen Akıncı?
Mümkün müdür?
Ancak susanların unuttukları var.
Ya yarın sıra onlara gelirse?
Ya onlara sıra geldiğinde herkes susarsa!
Yani, bugün onların sustuğu gibi.
Hiç bunu düşünüldü mü?
Bence düşünmekte sonsuz yarar var.
Hem de herkesin.
7’den 70’e.
