KıbrısManşetSiyasetToplumYaşam

Mutsuz insanlar ülkesi olduk

Bahar’ın her hali ile geldiği bir dönemde insanların yüzüne yansıyan mutsuzluk ülkedeki enerjiyi düşürüyor. Bu güzel havalarda yollar sokaklar cıvıl cıvıl olması gerekirken, restoran ya da kafe bar gibi mekanlarda yaşanması gereken coşkunun bir tarafı eksik kalıyor

Bahar’ın her hali ile geldiği bir dönemde insanların yüzüne yansıyan mutsuzluk ülkedeki enerjiyi düşürüyor. Bu güzel havalarda yollar sokaklar cıvıl cıvıl olması gerekirken, restoran ya da kafe bar gibi mekanlarda yaşanması gereken coşkunun bir tarafı eksik kalıyor.

İnsanlar mutsuz.

Hem de 7’den 70’e.

Bu güzel havalarda kafeleri doldurması gereken gençleri mumla arasanız göremezsiniz. Kafeler yine dolu.

Ve fakat bu doluluğu sağlayan çoğunluk Kıbrıs’ın güney yarısından gelenlerin oluşturduğu insanlardan oluşuyor.

Neden?

Kıbrıs’ın kuzey yarısında fakirleşme var.

TL’nin değer kaybı bu kaybın getirisi olarak sürekli artan fiyatlar  ve buna bağlı olarak düşen bir alım gücü var.

Dolayısıyla bu insanların yaşam kalitesini de gözle görülür şekilde aşağıya çekiyor. Nitekim iki arkadaş hoşbeş sohbet etmek için bir restoran veyahut kafede bir şeyler yiyip içmeye kalksa ödeyecekleri meblağlar onları korkutuyor. Hal böyle olunca da daha öncelik haline gelen ihtiyaçlarında bu harcamayı yapmayı tercih ediyorlar.

Dolayısıyla bir restoranda oturup arkadaşı ile yemek yemek, ya da bir başka mekanda kahve içip sohbet etmek lüks geliyor toplumun büyük bir kesimine.

Peki nasıl bu hale getirildik?

Pandemi ile başlayan daralma halihazırda var olan ekonomik daralmayı ikiye katladı.

Üstüne gelen Rusya-Ukrayna savaşı da bunu daha da derinleştirdi.

Kendi kendine yeten bir ekonomik yapıyı da tesis edemediğimizden mütevellit, elimizdeki enstrümanları ve kaynakları  da doğru kullanamayınca bugünkü krizi olması gerektiğinden daha derin bir noktaya sürükledik.Şimdi ise çırpınıp duruyoruz.

Ülkede ekonomik bir kriz var.

Özellikle son 30 yılın en büyük krizlerinden birini yaşadığımızı söylemek mümkün.

Dolayısıyla her şeyden önce bunu görmek ve kabullenmek gerekiyor.

Halk bunun farkında.

Zira iliklerimize kadar bu derin krizi hissedebiliyoruz. Ülkeyi yönetenlerin de bir an önce bunu görüp idraki içinde olmaları şart. Aksi takdirde hiçbir şey yokmuş, hiçbir şey yaşanmamış gibi üç maymunu oynamaya devam ederlerse ve hiçbir tedbir almadan bu sürecin geçip gideceğini sanıyorlarsa,  bu sorun daha da büyüyerek içinden çıkılamaz bir noktaya gelecek. Ki hiç arzu etmesek bile bu sürecin toplumsal patlamalara sebebiyet vereceğini öngörmemek mümkün değil.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu