ManşetSporToplumYaşam

“N’olacak bu memleketin hali”

Pandemi öncesi yüzümüze üfürmeyen anlı ve de şanlı beş yıldızlı hotellerimiz turizmci olduklarını hatırlayıp iç piyasa için de sürekli promosyon yapar oldular ki ne hoş

Pandemi öncesi yüzümüze üfürmeyen anlı ve de şanlı beş yıldızlı hotellerimiz turizmci olduklarını hatırlayıp iç piyasa için de sürekli promosyon yapar oldular ki ne hoş. Üstüne de devre mülk şeklinde Maldivler, Noyanlar, Karpaz filân da gayet güzel oldu bu kıtlıkta iyi ki haçana bir “No mor bets” falan. Hazır kur da patlamışken en azından bunu fırsata çevirecek güvenli bölge üzerinden bir turizm politikamız var mı? Allah bilir.

Buna karşılık yolu, suyu, aydınlatması, temizliği, ulaşımı ve de totalde de hiçbir yerinde standardı olmayan bir’yarım adaya kumarcı dışı kaliteli turist niye gelsin ki! Anca lahmacun ve de çiğ köfte yanında rakının dibine dibine çakmaca bizim turistler. Biraz kârhane, biraz da kumara dalmak isteyen zât-ı muhteremler sürekli olarak vur ve de kaç yapıyorlar bu garsoniyer ada’ya.

Yeşil Ada mı? Ölümüzün goca körüne çevirdik taş ocaklarıyla patlata patlata. Neyse, ötesini turizm bilim çalışan arkadaşlar getirsin. Bizim bugünkü konumuz spor turizmi.

Yine pandemi öncesi geleneksel son New York Maratonu ortalama 48 bin kişi üzerinden hafta sonunda New York City’e 300 milyon USD bırakmıştı. Aynı rakamlar gerek Chicago’da, gerek Boston’da, gerekse Londra Maratonu’nda da vûkû bulmakta. Sporun turizmi bu olsa Mağusa, Lefkoşa Maratonu veya Girne Maratonu’na daha çok yatırım yapılsa kadı günah yazar mı? Asla.

Meteroloji bilim çalışan arkadaşlar Hürriyet Gazetesi’ne demeç vermişti geçtiğimiz yıl. Neymiş? Kıbrıscığımız 300 gün güneşliymiş. Bir yandan dış politika, trafik, sağlık, eğitim, tarım, turizm ve istihdamdaki sorunlar; diğer bir yandan ise bu aralar sık sık kaleme aldığımız toplamdaki yaşam kalitemiz.

Büyüklerimiz sürekli olarak “N’olacak bu memleketin hali” diyor ya, vallahi bir bilen varsa yazsın da biz de öğrenelim. 10 ay boyunca güneş, bol oksijen ve müthiş doğa güzelliklerimiz var. İster dağ bisikleti, yelken kanat ve dağcılık yapın; ister yamaç paraşütü, treking veya diğer doğa sporlarını yapın. Aslında coğrafya güzelliklerimizi kullanan var ama devlet olarak bir plan ve stratejimiz var mı? Yok. Bu gidişle olacağı da yok. 80’li yıllarda turizm plajda çadır kurma ile eşdeğerdi. Bugün ise birçok alternatifimiz var. Unutmayın ki herşey bir rüyayla başlamıştı bu 300 gün güneş gören bu yarım adada. Bir Kuzey Kıbrıs Maratonu çok mu? Aksinde mi? Kaçamakların yapıldığı garsoniyer bir ada olmaya devam.

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu