Ölümüzün goca körü
“İmaj; Kısaca başkalarının zihinde yaratılan izlenimdir”. İşte, bu izlenim belası sayesinde hiç sevmediğimiz kimselerle, hiç sevmediğimiz mekânlarda, hiç sevmediğimiz yemeklerde takıldık. İmaj önemli mi? E tabiî ki de önemli. Önemli olmasa tonlarca para kazanan ve bu yolda, bu belayı yöneten uzmanlar olmazdı.

“İmaj; Kısaca başkalarının zihinde yaratılan izlenimdir”. İşte, bu izlenim belası sayesinde hiç sevmediğimiz kimselerle, hiç sevmediğimiz mekânlarda, hiç sevmediğimiz yemeklerde takıldık. İmaj önemli mi? E tabiî ki de önemli. Önemli olmasa tonlarca para kazanan ve bu yolda, bu belayı yöneten uzmanlar olmazdı.
İlgili imaj yaratıcı ve yöneticileri endüstriyel spor dünyasında da var. E neden olmasın ki! Spor, yeryüzündeki 8 Milyar insanın aktif veya pasif olarak ilgilendiği en önde gelen faaliyeti. İster öğretmen, mimar, mühendis olsun isterse temizlik görevlisi, garson, su tesisatçısı olsun ilgi açısından spordan başka ilginin ötesi yok. İçerisinde barındırdığı sosyal, ekonomik ve psikolojik faktörler sayesinde medyanın ilgi odağı olmuş ve sürekli olarak kitleye enformasyon bombardımanı yapılmış. Şirketlerin genel amaçları; ürettiklerini pazarlayıp uzun vadede yaşamak değil mi? İşte, bu süreçte de sosyal sorumluluk kapsamı içerisindeki kamu yararına faaliyetler sayesinde markalarını markalaştırıyorlar. Devlet elinin uzanamadığı noktalarda hükümetler, vergi yasalarında yaptıkları tadilatlarla sponsorluk organizasyonlarını tüzük haline getirmişler ve bu durumdan hazinelerine de katma değer yaratmışlardır. Kıbrıslı Türkler de maşallah Pepsi, Coca Cola, Efes Pilsen içiyor; Ülker ve Eti ürünlerini tüketiyor; İşbankası ve Garanti Bankası’ndan para satın alıyor; Digiturk’ten maç satın alıyor; Nike ve Adidas giyiyor; Mercedes sürüyor, Türk Hava Yolları ile uçuyor.
Yukarıda belirtilen tüm markalar bu Türkiye Futbol Federasyonu’na sponsor olmuş veya halen sponsorluğu devam eden markalar. Bu markaların birçoğunun sporumuza ‘üç kuruşluk’ faydaları yok. Neden? Cevabı çok basit. Sponsorluk konusu bir devlet politikamız haline gelmiştir. Sonuç mu? Hep temenni, hep gabak, hep sususzluk, hep imaj peşindeyiz bildik. Ölümüzün goca körü.






































