KıbrısManşetSiyaset

Ömrümüzü tükettiler olmadı olmadı

Bütün bunları önümüze koyduğumuz zaman ise görüyoruz ki Kıbrıs’ta çözümsüzlük çözüm perspektifi olarak lanse edilmektedir

Sürecin en başından bu yana federasyonun Kıbrıs’ta en iyi çözüm modeli olabileceğine dair inancımı hep korudum ve hala bunun en doğru çözüm modeli olduğuna inanıyorum.

Lakin bu bir şekilde hayat bulmadı.

Belli ki mevcut konjonktürde de pek mümkün değil..

Tarafların karşılıklı olarak muhtelif zamanlarda ortaya attığı istekler süreci bertaraf etmeye yetti.

Bugün de o muhtelif zamanlarda dediğim sürecin güncel kısmındayız. Ve çok net ki Kıbrıs’ta federasyon temelinde siyasi eşitliği olan iki parça devletin ortaya çıkmasından çok uzaklardayız.

Geçmişte Kıbrıs  Rum Liderliğinin birçok kez tıkadığı süreci şimdilerde de Crans Montana’da sıkıştığı bir anda durumu kurtarmak için Rum Lider Nikos Anastasiadis’in perde gerisinde garantör Türkiye’nin önüne koyduğu iki devletli çözüm modeli bugün Kıbrıs Türk Liderliği eli ile kullanılmakta ve süreci  tıkamaktadır. Ne hazindir ki bu yaklaşım Nikos Anastasiadis’i  ise federal çözümü arzulayan  taraf olarak göstermektedir..

Bundan da anlaşılacağı üzere Kıbrıs da Kıbrıslıları birleştirecek bir çözümden rahatsızlık duyanların bir şekilde ortak hareket ettikleri ve süreci sürekli bertaraf etmeye çalıştıkları görülüyor.

Bütün bunları önümüze koyduğumuz zaman ise görüyoruz ki Kıbrıs’ta çözümsüzlük çözüm perspektifi olarak lanse edilmektedir..

Bu çevrelere göre Kıbrıs’ta çözümsüzlük en iyi çözüm şeklidir.

Gelinen bu aşamada Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı ile birlikte başlayan süreç bizi Adada mevcut durumun kalıcılaşması ve Kuzey Kıbrıs’ın doğrudan Türkiye’nin tahakkümü altına girmesi, ki şu an bu halihazırda olan bir şey, ve/veyahut doğrudan bağlanması, yani taksimin gerçekleşmesine doğru götürüyor.

Peki ne yapılabilir?

Kıbrıs’ta federasyon veya benzeri alternatifler her şekilde hayata geçirilemiyorsa ve hatta bu olasılıktan çok uzaksak, ki bütün gelişmeler o yönde bir izlenim bırakıyor, o zaman da doğal olarak elimizde ne var ona bakmamız elzem hale geliyor.

Peki ne var elimizde?

Haklarımızın baki olduğu bir Kıbrıs Cumhuriyeti..

Uluslararası toplumun tanıdığı, her türlü işbirliği yaptığı bir devlet.

Dolayısıyla buna hayat vermek mümkün..

Nitekim madem federasyondan uzağız, madem yıllardır bundan bir sonuç alamıyoruz, madem taraflar karşılıklı olarak  her seferinde masayı dağıtmanın bir yolunu buluyorlar ve Kıbrıs’ta garantör Türkiye’nin Kıbrıs Türk liderliği eli ile masaya sürdüğü ve yeni politika olarak gösterilen iki eşit egemen devlet talebi de uluslararası anlaşmalara  ve BM kararlarına takılıyor.

Bundan da ötesi uluslararası toplumdan destek görmüyor ve kuvvetle muhtemel bundan sonra da görmeyecektir, o zaman Kıbrıs Cumhuriyeti zemininde düzenlenmesi gerekenler yeniden düzenlenir, güncel ve gerçekçi bir şekle sokulur ve tekrardan 1960 antlaşmasına hayat verilir..

Hepimiz de farkındayız ki bu şekilde artık devam edemeyiz. Mevcut durumun bizim açımızdan  hiçbir bakımdan sürdürülemez olduğu gün gibi ortadadır..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu