Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, Kıbrıs Postası TV’de Gökhan Altıner’in sunduğu “Sabah Postası” programına konuk olarak, gündeme ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Dünkü Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda tartışılan “inanç turizmi” konusuna değinen Kudret Özersay, konuyla ilgili eleştirilere Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nun “şok” olmasına “şok olduklarını” ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü karar Bakanlar Kurulu’ndan geçti ve altında imzası var. ‘Yürürlüğe girecek bu konu, biz daha çalışıyoruz’ deyince, yürürlüğe zaten girdi denildi. Fikri Bey’in biraz afalladığını fark ettik. Bir bakan altına imza atarak Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe koyduğu tüzüğün içeriğini bilmesi gerekir. İnsan okumadığı bir şeye imza atar mı?”
“İÇİŞLERİ BAKANI’NIN AÇIKLAMASI, GARİP DURUMLARI ORTAYA KOYUYOR”
Söz konusu kararın her ne kadar muhaceretle ilgili olsa da, içinde turizme dair ifadelerin yer aldığını aktaran Özersay, “İçişleri Bakanı Kutlu Evren’in ‘karar belli bir dergahla ilgili’ demesi, garip durumlar ortaya çıkarıyor” şeklinde konuştu.
“İNANÇ TURİZMİ BU DEĞİL”
“Bir kere inanç turizmi bu değil” diyen Özersay, Lefke’deki dergahı ziyaret eden ve bir süre orada kalan kişilerin olduğunun yıllardır bilindiğini belirterek, söz konusu kişilerin bu zamana kadar, ikamet tüzüğü çerçevesindeki belli bazı izinlerle ülkeye geldiğini kaydetti.
“İSTİSMARA AÇIK”
“Şimdi bunu alıp bir tüzük maddesine dönüştürecekseniz, adını doğru koymak gerek” diyen Özersay, “Bu bir inanç turizmi değil. İstismara açık olmayacak şekilde olması gerek” ifadelerini kullandı.
“ERCANA’A GELİP, ‘FİLANCA TARİKAT İÇİN GELDİM’ DİYEN HERKES OTURMA İZNİ ALABİLECEK”
Sözünü ettiği ‘istismar’ noktasına değinen Özersay, “Birisi yarın Ercan’a geldi ve dedi ki filanca dergaha ya da tarikata geldim, bana bir sene oturma izni ver. Bu tüzük gereği, kapıdaki yetkili bu izni vermek zorunda kalacak. Bu nedenle bu karar, suiistimale imkan veren bir karar” şeklinde konuştu.
“BAKANLAR, BAKANLAR KURULU’NDAN GEÇEN KARARLARDAN HABERDAR DEĞİL”
Hükümetin kendi içinde bir uyuma sahip olmadığını vurgulayan Özersay, “Bakanlar, Bakanlar Kurulu’ndan geçen kararlardan haberdar değil ve bu durum bunu gösteren bir olay. Zaten böyle bir durumun olduğunu biliyorduk, itiraf etmiş oldular” dedi.
AD-HOC KOMİTE MESELESİNİN YARGIYA TAŞINMASI… “BİZİM DERDİMİZ SEÇİM DEĞİL”
İktidarın kendi istediği seçim tarihini belirlemek adına oluşturduğu ad-hoc komite konusuna değinen Özersay, “Bizim derdimiz seçim değil” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü hükümet bizimle bir tarih belirlemese de biz belirleyemesek de, yine seçim bir aşamada yapılacak. Bu hükümetin oturup bir seçim tarihi belirlemesine de gerek yok. Evet, siyaseten var. Ekim ayı dedi kendileri hükümeti kurulurken. Daha da erken yapmaya hazırım diyen bir yaklaşım da vardı. Sonra bunun altında kaldılar. Tarih belirlemeyebilir zaten hükümet. Nisana kadar hükümeti götürebilirse götürür. Seçim kararı almazsanız, ara seçim kararını Anayasaya göre almak zorunda kalırsınız. Bizim derdimiz seçim yapılsın diye mahkemeye gitmek değil. Mahkemede bu karar iptal edildiğinde, seçim bizim istediğimiz tarihte olmayacak, çoğunluğumuz yok. Hükümete filan tarih diye dikte ettiremeyiz, hükümet de bize dikte ettiremez. Hükümet kendi ömrü tükendiğinde seçime gidilir zaten. Bizim mahkemeye kararımız şununla ilgili; sen Anayasa ve içtüzükte yazan maddeye rağmen bildiğimi okurum dersen, bu antidemokratik adımların önünü açar. Ben bunu yorumla söylemiyorum.”
Başbakan Ersan Saner’in, “diğer komitelerdeki oranları da değişeceğiz” ifadesini kullandığını anımsatan Özersay, Meclis içtüzüğünün, herkesin kendi kafasına eseni yapmasına izin veren bir tüzük olmadığını kaydetti.
“HP’NİN 6 VEKİLİ VAR, 1 TEMSİLCİ HAKKI VERİLİYOR, YDP’NİN 1 MİLLETVEKİLİ VAR, 1 TEMSİLCİ HAKKI VERİLİYOR”
Anayasa’da, “Siyasi parti grupları Meclis’teki çalışmalarını sahip oldukları Milletvekili oranında yaparlar ve iç tüzük de buna uygun düzenlenir” dediğini anımsatan Özersay, “Anayasa’da bu oransal mesele var. HP’nin Meclis’te 6 Milletvekili varken, 1 temsilci hakkı veriliyor. YDP’nin şu an 1 Milletvekili var, ona da 1 temsilci veriliyor” şeklinde konuştu.
“SEÇİM GAİLESİYLE DEĞİL; DEMOKRASİ GAİLESİYLE YAPIYORUZ”
Mahkemenin bu konuya bakması halinde, ad-hoc komite kararını hukuka aykırı bulacağını ve kararı iptal edeceğini ifade eden Özersay, “Ancak mahkeme, önce yetkim var mı diye bakacak. Bu yüzden yargıya taşıyoruz. Bunu, seçim gailesiyle değil; demokrasi gailesiyle yapıyoruz. Hükümetin meramı anlaması için, azınlık hükümeti olduğunu anlaması için, normal bir hükümet olmadığını anlaması için buna gerek var” ifadelerini kullandı.
“BAŞBAKAN, TÜRKİYE İLE İMZALADIĞI PROTKOL ÇERÇEVESİNDE VERDİĞİ BİR YIĞIN SÖZÜ TUTMAK İÇİN KOMİTELERDE DEĞİŞİKLİĞE GİTMEK İSTİYOR”
Başbakan Saner’in, diğer komitelerdeki oranları da değişmek yönünde niyet belirttiğini yineleyen Özersay, “Bunu niye yapacak? Türkiye ile imzaladığı protokol çerçevesinde bir yığın söz verdi. Bet ofislerinden; sendikaların hak ve yetkilerine kadar bir yığın söz. Tüm bunları sorgulamadan Meclis’ten geçirmek için Komitelerdeki oranı değişmek istiyor” dedi.
“UBP KKTC’Yİ KURDUĞUNU SÖYLEYEREK ÖVÜNÜYOR AMA HUKUKU YOK SAYARAK DEVLETİ YERİN DİBİNE SOKUYOR”
UBP’nin, “Ben KKTC’yi kurdum, devleti kurdum” diyerek övündüğünü ancak şu an hukuku yok sayarak devleti yerin dibine soktuğunu vurgulayan Özersay, “Kurdun diye övünüyorsun ama tam tersini yaparak devleti itibarsızlaştırıyorsun. Meclisi’ne, Anayasasına saygısızlık yapıyorsun. Kendi içinde çelişkili bir durum ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE İLE EKONOMİK BAĞIMLILIĞIN NEDENİ DÜNYADIR”
Türkiye ile ilişkiler konusunda değerlendirmelerde bulunan Özersay, “Türkiye’ye bağımlılık meselesinin arkasında duran şey, dünyayla ilgilidir. Dünya bizi sadece Türkiye ile ilişki kurma noktasına sürüklüyor. Ekonomik olarak Türkiye’ye bağımlı olduğumuzu söylüyorlar. Sizin yüzünüzden bağımlıyız. Başka imkanlarım olsa durum bu şekilde olmazdı. Bundan ötürü kimse Kıbrıslı Türkleri suçlayamaz” ifadelerini kullandı.
“SİLİK BİR TAVIR VAR”
Türkiye ile kurulan ilişkinin siyasi anlamada bağımlılık haline dönüşmesinin de “duruş” ile ilgili olduğunu ifade eden Özersay, “Benim muhatabım, Türkiye Dışişleri bakanı ile bir araya geldiğimde hiç ezik bir tavır gördünüz mü? Şu anda silik bir tavır var. Atılacak olan adımların nasıl açıklandığına bir bakın. Bu nereden kaynaklanıyor? Başbakan’ın, Başbakan oluş sürecinden. Bu süreç ilişkiyi olumsuz yönde etkiledi. Koalisyonun kuruluş süreci de ilişkiyi olumsuz etkiledi. Eğreti ve yapaydır” şeklinde konuştu.
“HP, MEŞRUTİYETİNİ KIBRIS TÜRK SEÇMENİNDEN ALIR”
Halkın Partisi’nin meşrutiyetini Kıbrıs Türk seçmeninden aldığını aktaran Özersay, “Biz gücümüzü buradan alıyor, meşrutiyetimizi de buraya dayandırıyoruz” dedi.
“BİZ TÜRKİYE’YE ‘YANLIŞ YAPAN BE GARDAŞ” DİYEBİLEN BİR PARTİYİZ”
Türkiye’deki yetkililerin Kıbrıs Türk halkını doğru tanımadığı için bazen yanlış şeyler yapabildiğini aktaran Özersay, “İnsan sevdikleri yanlış yaptığında, ‘yanlış yapan be gardaş’ demez mi? Biz Türkiye yanlış yaptığında, ‘yanlış yaptığınız be gardaş’ diyebilen bir partiyiz. Çünkü Türkiye bizim gardaşımızdır. Ötekisi popülistliktir, yalancılıktır. Alkışlama, şakşakçılık, gardaşlık ilişkisi değildir” ifadelerini kullandı.