KıbrısManşetYaşam

Özlemin azı çoğu olmaz

Atadan kök Lefkoşalıyız dedemizin, dedesinin, dedesinden bugünkü Ortaköy Eşrâfı’ndan. Lefkoşalı bir baba ve de anneden doğunca hâliyle Lefkoşa sokaklarında sürekli cirit atardık taa Cirit Meydanı’ndan Çarşı’ya kadar

Atadan kök Lefkoşalıyız dedemizin, dedesinin, dedesinden bugünkü Ortaköy Eşrâfı’ndan. Lefkoşalı bir baba ve de anneden doğunca hâliyle Lefkoşa sokaklarında sürekli cirit atardık taa Cirit Meydanı’ndan Çarşı’ya kadar.

Arasta’dan Bandabuliya’ya kadar olan bölgedeki Tahsin Usta’lı hasır iskemle, helva ve de kahve kokulu yılları hatırlarız; Kardeş Ocağı, Salim Aziz Hotel, Mükerrem Hanımın tiyatro salonu yanında berber Tevfik, KOP’taki temsilcimiz eczacı Memduh Asaf, kasap Naim Bey, ses sanatçıları Ahmet Becerikli, Nadide ve Altıparmak’ın “ruhunda hicranını söyletme hikâyesi’nin aktif olduğu yıllardı. Hayal ve de buna bağlı özlem bu ya, Dünya Şairi Nâzım bir’sohbette; “Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte” demiş. İşte, herkes gibi bizim de ağır özlemlerimiz var.

Neler mi? Şöyle ki; Kahve tadındaki Büyük Han’da salına salına sinsice yürümeyi özlemişiz; Çarşı’daki Bereket’ten pastırmalı yemeyi özlemişiz; Galadari’nin ayranına bitmişiz; Bakkal Naim Efendi’ye peder bey adına veresiye yazdırmayı özlemişiz; Kırsalda bülbül sesiyle bülbül’e ağ atmayı özlemişiz; Islak zeminli Kermiya Tepeleri’nde ATV’ye yan vermeyi özlemişiz; Motosikletimle Lefkoşa ara sokakları gezmeyi özlemişiz; Bisikletimle Güney Lefkoşa’yı turlamayı özlemişiz; Ağaç dallarına mikşa kurmayı çok özlemişiz; Çayırdan bozma alanlardaki mahalle maçlarını özlemişiz; Çağlayan’daki bayram yerini özlemişiz; Yine o bölgedeki açık hava sinemalarını özlemişim; Şevki Fidel Yoldaş’la dükkan önü acı bir kahve içmeyi özlemişiz; Minnoş’un çöreği ve ekmek kadayıfını özlemişiz; Bisiklet tamircisi Köse Dayı’yı özlemişiz; Anibal’ın şeftali kebabını özlemişiz; Ortaköy Fırını’nın taze fıstık içini özlemişiz; Asaf Dayı’nın kahvehanesinde Nazım dedemin adına veresiye yazdırmayı özlemişiz; Ciğerci Ahmet’te az kara, beyaz ve pencevüşlü ciğer yemeyi özlemişiz.

Başka? Budak’taki çilekli dondurmayı özlemişiz; Londra Pastanesi’ndeki şarlotu götürmeyi çok özlemişiz; Postane arkası humus çorbasını özlemişiz; Ortaköy’deki Akar Gazinosu’nu çok özlemişiz; Kardeşim Cevdet’le takıldığımız Kumsal Parkı’nı çok özlemişiz; Annemin mis kokan nevresimlerini özlemişiz; Oyna GG’li kupa finallerini özlemişiz; Kaptan Erbay, Ali Çetin, Tözün, Raif Hoca, Zihni Kalmaz Best, Arap Erdoğan, Hasan Hüda, Çakmak Kardeşler, Hüseyin Kayım, Kaptan Ozan gibi büyüklerimizi Yusuf Kaptan’da izlemeyi çok özlemişiz. En çok da özlediğimiz şu anda tanımlanamayan ‘forma aşkı’ ile futbol oynayan futbolcuları izlemeyi özlemişiz özetle.

Sonuç mu? Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu