KıbrısManşet

Samimi, temiz ve gerçek değiliz!

Hangi yeni hükümet, hangi cumhurbaşkanı bizim yalnızlığımızı, itibarsızlığımızı, çürümemizi, çözülmemizi, ümitsizliğimizi, güvensizliğimizi, çaresizliğimizi ve çöküşümüzü değiştirebilecek?

Şu sıralar nefes alamaz gibiyim… Bu duyguyu yitireli uzun zaman olmuştu… Ve bunun sebebi koronavirüs salgını değil… Hatta “Şu hastalığa yakalansam da günlerce kimsenin yüzünü görmesem” dediğim karamsar günlerdeyim… Neden mi? Çünkü ortalık leş kokuyor…

İnsanların karakterlerinden, sözde duruşlarından pis kokular yükseliyor… Artık sağımda solumda, ‘Bu dönem de domuzdan kıl koparsam kardır’ diyerek yaşayanları görmek istemiyorum… Görgüsüz, kimliksiz, menfaat uğruna her değeri feda eden yandaşları, yanaşmaları, diğer tarafta bunlarla yarışan, bunların yerine geçmek isteyen soysuzları da…

Saltanat ihtirasını, popülizmi, partizanlığı, adam kayırmacılığı bilmek de istemiyorum… Haysiyeti olmayanları, rotasını her daim çıkarı yönüne çevirenleri, bu ülkeye tek bir faydası olmayan, ilerlemenin önündeki engelleri tanımak da… Çıkarları için her türlü rezaleti yapanlara susanları da… Prensipleri olmayan, başkasının kopya hayatlarını yaşayanları, hayata bir bakış açısı olmayanları, küçülenleri, bencil olanları, akılsızları, dalkavukları, kuklaları, ikiyüzlüleri, onursuzları, siyasi amigoları, palyaçoları, maskaraları, madrabazları ve aşırmacıları da… Küçük ve kolay lokma olanları, hayattaki iradesine öncülük edemeyenleri, her şeye duyarsız kalan ama iş kendi garantisine geldiğinde canavarlaşanları, avantacıları,  üç kuruşluk çıkar için geleceğini görmezlikten gelenleri de hiç görmek istemiyorum… Sendikacılık oynayanları da, Türkiye karşıtı gibi davranan ancak maaşı üç gün yatmasa bös bös böğürenleri de… Emekçi gibi görünen hırsızları da, milliyetçi geçinen satılıkları da… Yandaş ve satılık meslektaşlarımı da hiç bilmek istemiyorum…

Bu ülkenin karakteri her geçen gün daha da bozuluyor… Aslında felaketi yaşıyoruz ancak küçük dünyalarının yıkılmasından korkan çoğunluk bunu görmezden geliyor ya da göremeyecek kadar kendini kaybetmiş halde…. Felaketin bizi tamamen yok edeceği zamanlar çok uzak değil… Bu ülkede yaşayıp da akıl sağlığı yerinde olan herkes bu tabloyu görebilir… Bu gidişin sonunun felaketin de ötesinde olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmak gerekmiyor.

Ama biz hiç samimi, temiz ve gerçek değiliz…

İşte bendeki umudunu yitirmek duygusu da bu herhalde… Hangi yeni hükümet, hangi cumhurbaşkanı bizim yalnızlığımızı, itibarsızlığımızı, çürümemizi, çözülmemizi, ümitsizliğimizi, güvensizliğimizi, çaresizliğimizi ve çöküşümüzü değiştirebilecek? Ne umutsuz bir yazı değil mi? Ama öyle…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu