KıbrısManşet

Seçim kazanma arzumuzun Türkiye ile ilişkimizi bertaraf edecek noktada olması KKTC’yi Lübnan’a çevirir!

"Ekonomi” denen dersten, “hesap kitap” diye bilinen meseleden azıcık mürekkep koklamış herkes, durumumuzun hiç de iyi olmadığını görmek zorunda…

“İki seçeneğimiz var… Ya Kıbrıs’a giderken denizde boğulup öleceğiz, ya da Lübnan’da yavaş yavaş öleceğiz…”

The Sunday Telegraph’ta dün bu şekilde çevirebileceğimiz bir başlık vardı…

Lübnan’da işler hiç de iyi değil…

Ve çevrelerinde kaçabilecekleri tek bir ülke var; 100 mil uzaklıktaki Kıbrıs…

-*-*-

Bu ülkedeki Suriyelilerin durumu daha da vahim…

Onların da kaçabileceği en yakın, en uygun coğrafya, Kıbrıs!

-*-*-

Aslında sadece son günlerdeki müthiş patlama ve ekonomik sıkıntılardan dolayı değil, neredeyse çeyrek asırdan beri, Asya ve Orta Doğu’dan kaçarak Avrupa’ya gitmek isteyen önemli sayıda ekonomik ve siyasi göçmenin en önemli “yolu”, Lübnan – Kıbrıs yoludur…

Kıbrıs, Avrupa’nın arka kapısı olarak görülüyor ve çok ciddi bir göçmen destinasyonu olarak karşımıza çıkıyor.

-*-*-

KKTC’de son iki günde 22 kaçak göçmen yakalandı.

Sadrazamköy’de sahilde terkedilmiş bir tekne bulundu…

-*-*-

Lübnan’dan, Güney Kıbrıs’a ulaşmak asıl hedef…

Ancak Güney’e gitmeden önce Kuzey’e ulaşmayı daha kolay bulan kaçakçılar var…

-*-*-

Bu sene Temmuz ayı başından 14 Eylül’e kadar Lübnan’dan ayrılıp Kıbrıs’a ulaşmak isteyen ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından belirlenen göçmen teknesi sayısı 20…

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Eylül ayı başında 230 Suriyeli ve Lübnanlı’yı geri gönderdi…

Bu geri gönderilenlerden biri olan 37 yaşındaki Ghandour adlı baba, “çocuklarım ya ölecek ya da kurtulmak için sokaklarda suç işleyecek” diyor.

-*-*-

Durum gerçekten çok kötü.

İngiliz basınına konuşan Rum Polisi Genel Müdürü Stelios Papatheodorou, “İki devlet (Lübnan ve Kıbrıs) yetkilileri görüştü, 230 göçmen güvenli bir şekilde deniz yoluyla ülkelerine gönderildi. Bu insanlara kötü davranılmadı, teknelerine herhangi bir geri itme falan da uygulanmadı; kendi bütçemizden tümüne yiyecek ve su sağlandı, her türlü ihtiyaçları giderildi” dedi…

-*-*-

Bir de “Covid – 19” meselesi var!

İngiliz gazetelerine göre, Kıbrıslı yöneticiler (Rum Yönetimi) “salgının yayılmasından da korkuyor”…

Bu arada göçmenlere test de yapılıyor ve öyle gönderiliyorlar…

-*-*-

Reuters haber ajansına konuşan Ghandour isimli göçmen baba,  “Kıbrıs’ta bize köpekmişiz gibi davrandılar” diyor ki buna pek şaşırdığımı söyleyemem.

-*-*-

Lübnan vatandaşlarının siyasi sığınma talepleri kabul edilmiyor… Çünkü ülkelerinde savaş olmadığı söyleniyor…

Büyük patlamada, 200 civarında Lübnanlı ölmüştü.

Lübnan’da ekonomi içler acısı durumda…

Geçtiğimiz yıla kadar ortalama bir ailenin aylık geliri 350 Sterlin civarındaydı…

The Observer gazetesine göre şu anda 80 Sterlin’in altında…

Lübnan Doları çok ciddi değer kaybetmiş durumda…

-*-*-

İnsani açıdan bizi çok yakından ilgilendiren küresel bir sorundan söz ediyoruz…

Sakın, “başımıza gelmez” demeyin…

-*-*-

Neden mi?

Moral bozmak için söylemiyorum…

Felaket tellallığı yapmak istemiyorum…

Ama “ekonomi” denen dersten, “hesap kitap” diye bilinen meseleden azıcık mürekkep koklamış herkes, durumumuzun hiç de iyi olmadığını görmek zorunda…

-*-*-

Kıbrıs sorununun çözülmesi şart…

Bu sorunu Kıbrıslı Rumlarla çözmemiz gerekiyor…

Şu anda, Euro’nun TL karşısındaki aşırı gücü ve yükselişi; Güney’den Kıbrıslı Rumlar gelse, durumumuzun az da olsa idamesini sağlayacak.

Ancak hem salgın korkusu var, hem de Rum Yönetimi geçişlerin normal şekline dönmesini asla istemiyor!

Çünkü Güney’e göre Kuzey’de, Euro / TL durumundan dolayı çok ucuzlayan bir çok mal ve hizmet, Rumların yoğun ilgisini çekebilir, çeker ve Rum Yönetimi bunu asla işitmek dahi istemiyor.

-*-*-

Evet, Kıbrıs sorununun çözülmesi şart…

Ama nasıl?

Ve ne zaman?

-*-*-

Dolayısıyla iyisiyle kötüsüyle, doğrusuyla yanlışıyla Türkiye ile ilişkilerin önemi, bizim için hayatidir.

Son bir hafta içerisinde 117 milyon TL’lik “gelir” bu önemin basit göstergelerinden biridir.

-*-*-

Sadece bu yazı kapsamında üçüncü kez dile getiriyor olacağım ama gönül gerçekten Kıbrıs sorununun çözümünü arzu ediyor…

Ancak yakın bir gelecekte, bunun gerçekleşme olasılığı pek görülmüyor…

O zaman sorumuz gelsin:

“Türkiye ile ilişkilerimizin mükemmel olması gerektiği gerçeğine katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?”

-*-*-

Seçim ya da seçim kazanma arzumuzun bu ilişkiyi bertaraf edecek noktada olması eşittir Lübnan!

Bilmem anlatabildim mi?

Bizim tekneyle kaçacak yerimiz de yok!

Pasaportlar mı?

Avrupa mı?

Bilemem…

Gerçekten hiç bilemem…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu