Bugün hemen hemen herkesin gözüyle gördüğü ve tanıklık edip rahatsızlık duyduğu konu ülkede çoğunlukta dışardan gelen nüfusun karıştığı ya da bire bir içinde bulunduğu adli suçlardaki tırmanışın bizim gibi küçük ölçekli bir ülkede ciddi tehlikeler yarattığıdır.
Dolayısıyla burada konuyla ilgili olarak geniş kapsamlı ve sürdürülebilir politikalara ihtiyaç vardır. Bu da başta muhaceret politikasının gözden geçirilmesi gerektiği hususudur. Zira mevcut politika ile ülke de giriş ve dahi çıkışların kontrol altında tutulması mümkün değildir. Bu sadece konunun bir ayağı, diğer ayağı kontrolsüz bir şekilde devam eden girişlerin önüne konan gerekçelerle ( mülk almak) gibi inşaat şirketlerinden de referans verdiği İran, Rus, Ukrayna vatandaşlarının rağbet gösterilmesiyle oluşan talep ticari maksatlar gözetilse de ileride ülke için ciddi ve olumsuz sonuçlar doğuracağını kestirebilmek için alim olmaya gerek yok.
Muhaceret politikası, elbette vatandaşlık politikası ile paralel ilerleyen bir mevzudur.
Ve fakat çağımız gereği güncel bir vatandaşlık yasasına ihtiyaç duyulduğu da gün gibi ortadadır. Çağdaş bir vatandaşlık yasası hazırlanıp, anlaşılır ve kafa karışıklığı yaratmayan net kriterler belirlenmediği sürece, Bakanlar Kurulu’ndan istisnai vatandaşlık yapma yetkisi alınmadığı sürece bu lakaytlığın önüne geçilemez. Bugün artık ülkede çığırından çıkmış bir yabancı nüfus artışı söz konusudur. Bu sermaye odağında ele alındığı zaman her şey güllük gülistanlık olarak görülüyor, 1+1 dairelerin bile 150 bin Pound ve üzeri fiyatlarla Rus, Ukrayna, İran ve hatta Çin yatırımcılar tarafından rağbet gördüğü bir sektör var. Bunun yanında kendi halkımızın 1+1 daireyi bile alamadığı buna gücünün yetmediği bir gerçek de önümüzde duruyor. Hakeza ülkede bulunan yabancı nüfusun satın alma gücü fevkalade yüksek iken, yerli halk TL’nin değer kaybı, enflasyon vs vs. gibi nedenlerle dibin dibini gördüğümüz bir yaşam kalitesizliği ile karşı karşıya kaldık.
